|
Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 49 Numaralı Sicil (H. 1054 / M. 1644) cilt: 26, sayfa: 188 Hüküm no: 199 Orijinal metin no: [38b-3] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Âişe Hâtun bt. Hasan’ın vakfiyesi
Elhamdü li veliyyihî ve’s-salâtü alâ nebiyyihî işbu bâ‘ise-i tastîr-i vesîka ve sebeb-i tahrîr-i nemîka ve enîka mahmiye-i Kostantıniyye -humiyet ani’l-âfât ve’l-beliyye- mahallâtından Sarıgerz mahallesinde sâkine fahrü’l-muhadderât Âişe Hâtun bt. Hasan meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde vakf-ı âti’z-zikre li ecli’t-tescîl mütevellî nasb eylediği fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Receb Efendi b. Abdi mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip medîne-i Ebâ Eyyûb-i Ensârî -radiye anhu Rabbühü’l-Bârî-’de İslâm Bey mahallesinde vâki‘ üç tarafı yine benim mülküme ve bir tarafı Mustafa Ağa tarlasına müntehî tûlen ve arzan bi-hesâb-ı şatrancî iki yüz seksen sekiz zirâ‘ arsa üzerinde magrûs eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmireyi hâvî silk-i mülkümde muntazam olan bahçemi bi-cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık ve kâffe-i menâfi‘ ve merâfık hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf ve habs edip şöyle şart eyledim ki mahmiye-i mezbûrede Davud Paşa Câmi‘-i şerîfinde hatîb olan mefharü’l-hutebâ Ali Efendi b. Mehmed mutasarrıf olup rûhum için kendi huzûrunda bir Yâsin-i şerîf tilâvet ve ba‘de vefâtihî evlâdı ve evlâd ve evlâd[ı] mutasarrıf olup huzûrlarında kezâlik bir Yâsin-i şerîf tilâvet edip sevâbını rûhuma ihdâ ve hibe edeler ve ba‘de’l-inkırâz -el-iyâzü billâh min kahri’l-feyyâz- Medîne-i Münevvere -şerrefehallâhü te‘âlâ- fukarâsı evkāfına ilhâk oluna câmi‘-i mezbûrda hatîb olan kimesneler hasbî nâzır olalar ve ahâlî-i mahalle-i mezbûre dahi vakf-ı mezbûra hasbî nâzır olalar deyip bu vech bast-ı kelâm ettikden sonra zikr olunan bahçeyi mütevellî-i merkūm Receb Efendi’ye teslîm ve ol dahi minvâl-i muharrer üzre kabz ve tesellüm edip sâir evkāf mütevellîleri gibi zabt ve tasarruf eyledikden sonra vâkıfe-i mezbûre mârrü’z-zikr bahçenin vakfiyyetinden rücû‘ edip İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı akdem katında mücerred vakaftü demekle vakıf lâzım olmaz deyip yine [39a ] mülküne istirdâd murâd eyledikde mütevellî-i merkūm mu‘âraza edip fi’l-vâki‘ imâm-ı müşârün-ileyh katında vakıf lâzım olmaz, lâkin imâmeyn-i hümâmeyn ferihayn-ı kamkahayndan? İmâm Ebû Yusuf katında vakf-ı akār mücerred vakaftü demekle ve İmâm Muhammed katında teslîm ile’l-mütevellî olunmağla vakfa lüzûm olduğundan mâ‘adâ imâmeyn-i mezbûreyn katlarında sıhhat lüzûmdan müfârık olmadığına binâen sıhhatine ve lüzûmuna hüküm taleb ederim dedikde a‘lâ-yı kitâbı tevkī‘-i müstetâbı ile muvakki‘ olan hâkim huzûrunda mürâfa‘a olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh cânib-i vakfı evlâ görüp mârrü’z-zikr bahçenin [vakfiyyetinin] sıhhat-i lüzûmuna hükm eyleyip min ba‘d naks-ı nakzına mecâl muhâl oldu “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’l-lezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfeti ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm. Cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’r-râbi‘ min Cumâdelûlâ li sene erba‘a ve hamsîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-kuzât Hidâyetullah b. Kasım el-Kâtib, Fahrü’l-kuzât el-Hâc Ali Efendi b. Hüseyin, Himmet Efendi b. Veli el-Kâtib, Mustafa Dede, Mustafa b. Müstakīm, Ahmed b. Mehmed, Receb b. Mustafa, Ali b. Halil, Saka Bâli, Saka Ali, Ahmed b. Ali el-Börkçü, Hasan b. Ömer, İbrahim Çelebi b. Mustafa ve gayruhüm
|