|
Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 49 Numaralı Sicil (H. 1054 / M. 1644) cilt: 26, sayfa: 207 Hüküm no: 223 Orijinal metin no: [43a-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hatice Hâtun’un evini vakf ettiğine dâir vakfiyesi
[Derkenâr:] Vakıfnâme-i menzil-i Hatice Hâtun Hamd ü sipâs ve şükr-i bî-kıyâs ol mübdi‘-i ukūl ve havâs ve hâlik-i ins ü inâs ve vâkıf-ı ahvâl ü etvâr ve dânâ-yı zamâir-i esrâr olan Rabbü’l-erbâb ve mâlikü’r-rikâb hazretlerinin dergâh-ı âlîlerine maksûr ve bârgâh-ı mu‘allâlarına mahsûrdur. Ve vürûd-ı sa‘âdet dürûd-ı salavât-ı izzet-nümûd ol habîb-i Rabb-i Vedûd, Nebiyy-i kerîm-i mes‘ûd Hazret-i Muhammed Mustafa ve alâ âlihî mine’t-tahiyyâti ezkâhâ ve mine’s-salavâti erkāhâ Âsitâne-i sa‘âdet-âşiyâna îsâr ve mensûr kılındıkdan sonra evân-ı itâ‘atde tâ‘at ve zamân-ı istitâ‘atte hayrât ve hasenât ile âhiret tedârükün görüp dünyâ maksad-ı aslî ve matlab-ı hakīkī olmamağla sadakāt-ı câriye ve derecât-ı âliye neyline edlâ olduğuna binâen işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîrine bâ‘is ve bâdî budur ki: Havâss-ı Aliyye -humiyet ani’l-âfât ve’l-beliyye-’de Süleyman Fahûrî mahallesinde sâkine sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgibetü’s-sadakāt ve’l-meberrât fahrü’l-muhadderât zahrü’l-muvakkarât tâcü’l-mestûrât safiyyetü’z-zât melekiyyetü’s-sıfât Hatice Hâtun bt. el-merhûm Hanîfî taraf-ı karînü’ş-şereflerinden vakf-ı âti’l-beyânı ikrâra vekîl olup hasm-ı şer‘î-i câhid mahzarında mezbûrenin zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan Ömer Bey b. Mustafa el-Cündî ve Hüseyin Bey b. Mehmed el-Cündî şehâdetleri ile şer‘an vekâleti sâbite olan zahrü’l-emâsil ve’l-akrân Ahmed Ağa b. Ali el-Cündî meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâdda vakf-ı câi’z-zikre li ecli’t-tescîl mütevellî nasb eylediği Receb Efendi b. Abdi mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müvekkilem müşârün-ileyhâ Hatice Hâtun’un silk-i mülkünde münselik ve münharit olan emlâkinden mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan merhûm İbrahim Ağa vakfı’na ve bir tarafdan Medîne-i Münevvere -şerrefehallâhü te‘âlâ- fukarâsına vakf olan menzile ve bir tarafdan meşrûtiyyet üzre Berberzâde Mehmed Efendi mutasarrıf olduğu vakıf menzile ve bir tarafdan tarîk-i âma müntehî üç bâb fevkānî odaları ve sofayı ve tahta-pûşu ve iki bâb tahtânî odaları ve bi’r-i mâyı ve kenîfi ve cüneyneyi ve muhavvatayı müştemil olan mülk menzilini cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ve âmme-i menâfi‘ ve merâfıkı ile hasbeten lillâhi te‘âlâ ve taleben li merzâti Rabbihi’l-aliyyi’l-a‘lâ vakf ve habs edip şöyle şart eyledi ki hayâtda oldukça kendi sâkine ola. Vefâtından sonra utekāsından Yusuf b. Abdullah sâkin ola, muhavvata-i hâriciyyesinde vâki‘ altında ahırı müştemil fevkānî odada atîkasından Kadem bt. Abdullah sâkine ola, ba‘de vefâtihâ yine mezkûr Yusuf sâkin ola. Ba‘de vefâtihî evlâdı ve evlâd ve evlâd ve evlâdı ile’l-inkırâz sâkin olalar ve ba‘de’l-inkırâz -el-iyâzü billâh min gadabi’l-feyyâz- Haremeyn-i şerîfeyn mütevellîsi menzil-i mezbûru ecr-i misli ile icâreye verip icâreden hâsıl olan meblağ her sene Medîne-i Münevvere fukarâsına irsâl oluna deyû menzil-i mezbûru mütevellî-i merkūma teslîm edip ol dahi tesellüm ve sâir evkāf mütevellîleri gibi tasarruf eyledi dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î vekîl-i mezbûr i‘âde-i kelâm edip vakf-ı akār eğerçi eimme-i kibâr ve müctehidînü’l-ahyâr katlarında sahîhdir İmâm-ı A‘zam hümâm-ı akdem sirâc-ı millet pîşvâ-yı ümmet Ebû Hanîfe el-Kûfî -cûziye hayre’l-cezâ ve kûfiye- hazretlerinin katında lâzım olmayıp ve vâkıf menâfi‘-i vakfı kendiye şart etmekle İmâm Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî hazretleri katında bâtıl dahi olmağın vakf-ı mezbûrdan rücû‘ edip menzil-i mezbûru kemâkân müvekkile-i mezbûrenin mülküne dâhil olmak üzre istirdâd ederin dedikde gıbbe’l-istintâk mütevvellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-savâba tasaddî edip fi’l-hakīka vakf-ı akār İmâm-ı muhtâr Ebû Hanîfe hazretleri katında lâzım değildir ve vâkıf menâfi‘-i vakfı kendi nefsine şart ve ta‘yîn edicek İmâm Muhammed hazretleri katında bâtıldır lâkin İmâm-ı sânî Ebû Yusuf hazretleri katında şart-ı mezkûr ile vakıf câiz ve sıhhat-i lüzûmuna hüküm taleb ederim deyip redden imtinâ‘ ve vekîl-i merkūm muhâsama ve nizâ‘ ettikde sadr-ı kitâb-ı müstetâbı tevkī‘-i refî‘i ile muvakki‘ olan hâkim-i hâsım cenâbları ba‘de’t-te’emmül ve’t-teharrî cânib-i vakfı evlâ ve ahrâ görmeğin alâ men yerâhü vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuna hükm ve tescîl edip min ba‘d vakf-ı mezbûru ibtâl mümteni‘ü’l-ihtimâl olundu “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’l-lezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm” ve ücretü’l-vâkıfeti ale’l-hayyi’l-kadîm. Cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’r-râbi‘ aşer min Cumâdelûlâ li sene erba‘a ve hamsîn ve elf min hicreti men temme lehü’l-izzü ve’ş-şeref.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-a‘yân el-Hâc Mustafa Ağa el-Müteferrika, Mustafa Ağa b. Hüseyin el-Cündî, el-Hâc Davud Halîfe b. Mehmed el-Müezzin, el-Hâc Mustafa b. ( ) bezistânî, Mehmed Bey b. Mustafa, Siyavuş Bey b. Abdullah, Veli Bey b. ( ) el-Cündî, Receb Bey b. ( ) el-Cündî, Hüseyin Bey el-Cündî ve gayruhüm
|