Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 61 Numaralı Sicil (H. 1065- 1066 / M. 1655) cilt: 27, sayfa: 187 Hüküm no: 198 Orijinal metin no: [39b(1)-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Vefat eden Abdurrahman Çelebi b. Ali’nin evinin mehir ve sâir alacakları karşılığında mirasçıları arasında taksîm edildiği
Medîne-i Hazret-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî -âmelehu’llâhu te‘âlâ bi lütfihi’l-Bârî-de Câmi‘-i kebîr mahallesi sâkinlerinden olup bundan akdem fevt olan Abdurrahman Çelebi b. Ali’nin verâseti zevce-i metrûkesi Hatice Hâtun bt. Hasan ile babası mezbûr Ali Dede’ye ve vâlidesi Eğlence Hâtun bt. Abdülmennân’a ve sulbî sagīr oğlu Mustafa’ya ve sulbiye sagīre kızları Âişe ve Fâtıma’ya münhasıra olup kable’l-kısme merkūme Fâtıma dahi vefât edip verâseti vâlidesi mersûme Hatice Hâtun ile cedd-i sahîhi mezbûr Ali Dede’ye münhasıra olup ba‘dehû kable’l-kısme mezbûr Mustafa dahi fevt olup verâseti kezâlik vâlidesi mersûme Hatice Hâtun ile ceddi merkūm Ali Dede’ye münhasıra olup ba‘dehû kable’l-kısme merkūme Âişe dahi vefât edip verâseti vâlidesi merkūme Hatice Hâtun ile ceddi merkūm Ali Dede’ye münhasıra olduğu ve merkūmûnun tashîh-i mes’eleleri bi hükmi’l-[mü]nâsahati’ş-şer‘iyye iki yüz seksen sekiz sehimden farz olunup sihâm-ı merkūmeden yüz altmış beş sehmi mezbûr Ali Dede’ye ve yetmiş beş sehmi mersûme Hatice Hâtun’a ve kırk sekiz sehmi merkūme Eğlence Hâtun’a isâbet ve intikāl eylediği hâkim-i muvakkı‘-ı kitâb -tûbâ lehû ve hüsnü me’âb- huzûrunda şer‘an zâhir ve müte‘ayyin oldukdan sonra merkūme Eğlence Hâtun asâleten ve merkūm Ali Dede kıbelinden husûs-ı câ’i’z-zikre vekîl olup hasm-ı câhid-i şer‘î mahzarında Mustafa Çelebi b. Veli ve Hasan Çelebi b. Ali şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan Ömer Çelebi b. Mehmed vekâleten meclis-i şer‘-i şerîf-i lâzımü’t-teşrîfde işbu hâmiletü’l-vesîka merkūme Hatice Hâtun’un li ebeveyn er karındaşı ve husûs-ı câ’i’z-zikre vekîli olup merkūmenin zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan Ahmed b. Mehmed ve Ebûbekir Dede b. Hasan şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan Ali Çelebi nâm kimesne muvâcehesinde her biri bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûr Abdurrahman Çelebi’nin muhallefâtından olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ iki tarafdan umdetü’l-meşâyihi’l-kirâm eş-Şeyh Nasrullâh Efendi b. Ömer Efendi tasarrufunda olan menzil ve bir tarafdan Yusuf Halîfe b. Abdullah mülkü ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd iki bâb fevkānî odaları ve bir tahtânî odayı ve bir sofa odayı ve bir su kuyusunu ve bir ahırı ve kenîfi müştemil olan menzil bundan akdem alâ tarîki’l-münâsahati’l-ma‘hûde beynimizde iktisâm olundukda yüz altmış beş sehmi mezbûr Ali Dede’ye ve yetmiş beş sehmi merkūme Hatice Hâtun’a ve kırk sekiz sehmi bana isâbet ve intikāl etmişidi lâkin müteveffâ-yı mezbûr Abdurrahman’ın merkūme Hatice Hâtun’a zimmetinde mütekarrir olan on bin cedîd akçe mehr-i müecceli ve cihet-i şer‘îden dört bin akçe ki cem‘an on dört bin cedîd akçe deyni olup ve bana dahi cihet-i deyn-i şer‘îden sekiz bin beş yüz cedîd akçe deyni olup ve babası mezbûr Ali Dede’ye dahi beş bin akçe deyni olmağla cümlesi yirmi yedi bin beş yüz akçe deyni olmağın rızâlarımız ile menzil-i mezbûrun müşârun-ileyh eş-Şeyh Nasrullâh Efendi tarafında vâki‘ tûlen yirmi dört arzan yedi zirâ‘ bi hesâb-ı satrancî yüz altmış sekiz zirâ‘ arsa üzerinde mebnî olan bir bâb fevkānî oda ve sofa ve ahır ve su kuyusu müşterek olup nısfı olmak üzre müteveffâ-yı mezbûrun zevcesi merkūme Hatice Hâtun’un hakkı olan meblağ-ı mezbûr on dört bin akçe ile bi hükmi’l-münâsaha hisse-i ma‘hûdesi mukābelesinde menzil-i mezbûrun zikr olunan nısfını ba‘de’l-ikrâr kabz ve kabûl eyleyip ve nısf-ı âharı olup kezâlik bi hesâb-ı satrancî yüz altmış sekiz zirâ‘ arsa üzerinde mebnî fevkānî ve tahtânî iki bâb oda ve bir sofa ve su kuyusu müşterek olmak üzre on üç bin beş yüz akçe hakkımız ile hisse-i ma‘hûde-i mu‘ayyenemiz mukābelesinde biz dahi ba‘de’l-ikrâr kabz ve kabûl eylediğimizden sonra her birimiz âharın zimmetini mîrâsa ve deyne müte‘allik cemî‘ da‘vâdan ibrâ ve iskāt eyledik ba‘de’l-yevm biribirimiz ile deyn ve mîrâsa müte‘allik da‘vâ ve nizâ‘ımız yokdur sudûr dahi ederse lede’l-hükkâmi’l-kirâm makbûle ve mesmû‘a olmaya dediklerinde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘iyyi’l-vicâhî mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’r-râbi‘ ve’l-ışrîn min Zilka‘deti’ş-şerîfe min şuhûri sene hamsin ve sittîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm Abdüllatîf Efendi necl-i eş-Şeyh Nasrullâh Efendi, Mustafa Çelebi b. Ali, muharrirü’l-vesîka Mustafa Efendi b. Hasan Efendi, Mehmed Halîfe b. Yusuf, Hüseyin Çelebi b. İsa, Mehmed Efendi b. Nasuh, Ali b. Mustafa, Hüseyin b. Mehmed, Bayram b. Mehmed, Mustafa Beşe b. Mehmed ve gayruhüm mine’l-hâzırîn
|