|
Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 74 Numaralı Sicil (H. 1072 - 1073 / M. 1661 - 1662) cilt: 28, sayfa: 214 Hüküm no: 215 Orijinal metin no: [46b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hacı Mahmud Bey b. Mirza’nın Mülk arsasını vakf etmesi
Yâ Fettâh Elhamdü li veliyyihî ve’s-salâtü alâ nebiyyihî Muhammedin ve âlihî ecma‘în ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat nisâbın tahrîr ve inşâsına bâ‘is ve bâdî budur ki vaktâ ki a‘mâl-i bî-ihmâl ukelâ-yı mâziyyeyi ve ehvâl-i ahvâl-i ukūbât-ı âtiyyeyi yâd edip ashâb-ı fitnat ve zekânın zamîr-i münîrlerinde zümre-i mümkünât için bu dâr-ı isti‘âr-ı hâkdânda temekkün-i eydî mümteni‘ ve cümle-i mümkünât için bu güzergâh-ı cihânda ikāmet-i sermedî mürtefi‘ idiğini pûşîde ve mektûm ve hükm-i vefât ile her bir hâkim ve mahkûm ale’s-seviyye mahkûm edip ki mahfî ve nâ-ma‘lûm olmağın ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke emrinde gāyet-i tenbîh ile mütenebbih ve nihâyet-i intibâhla mütenebbih oldukda, medîne-i Hazret-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî -dâme fî rıdvâni’l-Bârî-’de Kiremitçi Süleyman Çelebi mahallesi sâkinlerinden umdetü ashâbi’l-hayrât zübdetü erbâbi’l-meberrât el-Hâc Mahmud Bey b. Mirza meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîr-i râsihü’l-evtâdda vakf-ı âti’l-beyânı tescîl ve tekmîl için mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Mehmed Çelebi b. Ahmed nâm bevvâbü’s-sultânî mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip vakf-ı âti’z-zikrin sudûruna değin silk-i mülk-i sahîhimde ve semt-i zabt ve tasarrufumda münselik ve münharıt olan emlâkimden Havâss-ı Aliyye kazâsına tâbi‘ kasaba-i Hasköy’de Keçeci mahallesinde vâki‘ bir tarafdan kendi mülküm ve bir tarafdan Ayşe Hâtun mülkü ve iki tarafdan tarîk-i âm ile ve tarîk-i hâs ile mahdûd mülk arsa-i hâliyemi cemî‘ tevâbi‘ ve levâhıkı ve âmme-i menâfi‘ ve merâfıkı ile hasbeten lillâhi’s-Samed vakf-ı sahîh-i muhalled ve haps-i sarîh-i müebbed ile vakf ve hasb edip tevliyyet-i hasbiyyesini mahalle-i mezbûre imâmına ve nezâret-i hasbiyyesini ahâlî-i mahalle-i mezbûreye meşrûta kıldığımdan sonra şöyle şart ve ta‘yîn eyledim ki arsa-i mezbûre üç bin fıddî râyic fi’l-vakt akçe icâre-i mu‘accele ve beher şehr yirmişer akçe müeccele ile îcâr olunup mu‘accelesinden hâsıl olan üç bin akçeye kendi malımdan zam ve vakf eylediğim bin akçe ki dört bin akçe yed-i mütevellî ile istirbâh ve istiğlâl olunup her sene hâsıl-ı murâbahasına ve ayda yirmi beşer akçe arsa-i mezkûrenin müeccelesine mahalle-i mezbûre imâmı mutasarrıf olup ba‘de vefâtihî yine minvâl-i sâbık üzre mahalle-i mezbûra imâm olanlar mutasarrıf olalar ve mürûr-ı eyyâm ile şürûta ri‘âyet mümkün olmaz ise mutlak vakf-ı fukarâ-i müslimîn ola deyû fâriğan ani’ş-şevâgil arsa-i mezkûreyi târih-i kitâbdan altı ay mukaddem mütevellî-i mezbûra teslîm, ol dahi vakfiyyet üzre kabz ve tesellüm edip sâir mütevellîler evkāfda tasarruf eyledikleri gibi tasarruf eyledi dedikde gıbbe’t-tasdîki’l-mu‘teber vâkıf-ı mezbûr mütevellî-i merkūm mahzarında takrîr-i da‘vâ edip vakf-ı akār eimme-i kibârdan İmâm Ebû Hanîfe-i Kûfî Numan b. Sâbit hazretleri katında gayr-ı lâzım olmağla vakf-ı merkūmdan rücû‘ meşrû‘ olmağın vakf-ı mezbûrdan rücû‘ ile mütevellî-i mezbûrun kasr-ı yedine ve arsa-i mezkûreyi bana teslîme tenbîh olunmak matlûbumdur deyicek mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ sevâba mütesaddî olup vakf-ı akār İmâm-ı muhtâr hazretleri katında gayr-ı lâzım idiği ma‘lûm, lâkin İmâm-ı Sânî Ebû Yusuf âlim-i Rabbânî hazretleri indinde vâkıf mücerred vakaftü demekle ve İmâm Muhammed b. eş-Şeybânî mezhebi üzre teslîm ile’l-mütevellî olmak ile lüzûm ârız olmağla re’y-i imâmeyn üzre vakf-ı mezbûrdan rücû‘ gayr-ı meşrû‘dur deyû teslîmden imtinâ‘ ve hâkim-i câsim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü me’âb hazretleri katında müterâfi‘ân olduklarında, hâkim-i mûmâ-ileyh tarafeynin kelâmını ısgā ve ba‘de’t-tefekküri’d-dakīk cânib-i vakfı evlâ ve ahrâ görüp âlimen bi’l-hilâf ve mürâ‘iyyen bimâ yecîbü ri‘âyetühü fi’l-hükmi bi’l-evkāf re’y-i imâmeyn üzre vakf-ı merkūmun lüzûmuna ve şürût-ı mezkûrenin husûs ve umûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i mer‘î-i mübrem-i mer‘î ile hükm ve kazâ etmeğin ba‘dehû arsa-i mezkûre vakf-ı sahîh lâzım ve hapis mütehattim oldu. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfi ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-hayyi’l-kerîm. Cerâ zâlik ve hurrire fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min Şevvâli’l-mükerrem li sene isneteyn ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Mehmed b. Himmet, Musa b. Mehmed, Halil b. Abdünnebî, Mustafa b. Yakub, Mustafa b. Veli, Hasan b. Mustafa, Yusuf b. Mustafa, Mehmed b. Mustafa, İbrahim b. Ali, İbrahim b. Şükrullah, Mustafa b. Bayram, Mehmed b. Ahmed, İbrahim b. Abdünnebî, Hüseyin b. Mustafa ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
|