|
Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 74 Numaralı Sicil (H. 1072 - 1073 / M. 1661 - 1662) cilt: 28, sayfa: 307 Hüküm no: 315 Orijinal metin no: [69b-2] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Fâtıma bt. Ahmed Çavuş’un ölmeden önce câriyesi Çâker’i âzat ettiği
Tahakkuk-ı özr-i şer‘î ile husûs-ı âti’z-zikrin mahallinde ketb ve tahrîri için bi’t-taleb irsâl olunan mevlânâ Sâlih Mehmed Efendi, ol dahi zeyl-i vesîkada muharrerü’l-esâmî olan müslimîn ile Havâss-ı Aliyye kazâsı tevâbi‘inden kasaba-i Hasköy’de Pîrî Paşa semtinde sâkine iken bundan akdem civâr-ı Hayy-i Kadîr’e intikāl eden Fâtıma Hâtun bt. Ahmed Çavuş menziline varıp akd-i meclis-i şer‘-i kavîm eylediğinde merhûme-i mûmâ-ileyhânın verâseti zevci fahrü’l-emâsil ve’l-e‘âzim hamlacı Mehmed Ağa b. Abdülmennân ile sadriye kebîre kızı umdetü’l-muhadderât zübdetü’l-muvakkarât Ayşe Hâtun bt. Mehmed’e münhasıra olduğu şer‘an zâhir ve müte‘ayyin oldukdan sonra mezbûr Mehmed Ağa asâleten ve müşârün-ileyhâ Ayşe Hâtun’un zevci ve cemî‘-i umûruna kıbel-i mûmâ-ileyhâdan vekîl-i şer‘-i müsecceli olan umdetü erbâbi’t-tahrîr ve’l-kalem zübdetü ashâbi’t-tastîr ve’r-rakam Ali Efendi b. el-Hâc Hüdâverdi vekâleten meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda, merhûme-i mezbûreye rıkk-ı sâbıkını mu‘terife uzun boylu elâ gözlü kara kaşlı Rûsiyyetü’l-asl müslimiyyetü’l-mille sâhibetü’l-kitâb Çâker bt. Abdullah nâm câriye-i memlûkesi mahzarında her biri bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î kılıp merhûme-i mûmâ-ileyhâ maraz-ı mevt ile marîza olduğu hâlde câriye-i memlûkesi mevsûfe-i mezbûreyi hasbeten lillâhi’l-azîm ve hereben min ikābihi’l-elîm, yevme lâ-yenfa‘u mâlün ve lâ benûne illâ men etallâhe bi kalbin selîm ve amelen bimâ kāle’n-nebiyyü -sallallâhu aleyhi ve sellem- men a‘taka rakabeten mü’mineten a‘takallâhu te‘âlâ bi külli uzvin minhâ uzven minhu mine’n-nâr, malından âzâd ve zümre-i harâir-i asliyyâta idrâc ve ilhâk edip üzerinde hakk-ı velâdan gayrı hakkım kalmadı deyip hâlâ fevt olmağın câriye-i merkūme sülüs malından âzâd olup el-hâletü hâzihî müteveffât-ı müşârün-ileyhânın muhallefâtını alâ mâ farazallâhu te‘âlâ beynimizde tevzî‘ ve taksîm ve hesâb ve kitâb eylediğimizde câriye-i mezkûrenin kıymetine bâliğan mâ belağ sülüs vefâ etmeğin mevsûfe-i mezkûrede kat‘an alâkamız kalmamışdır ba‘de’l-yevm mersûme Çâker sâir harâir-i asliyyât gibi hürre oldu dediklerinde vâki‘ü’l-hâli mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr, ba‘dehû meclis-i şer‘a gelip alâ vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeğin hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb hazretleri kıbelinden ıtk-ı mezkûrun sıhhatine hüküm birle mâ hüve’l-vâki‘ kayd şüd. Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ min Zilka‘deti’ş-şerîfe li seneti isneteyn ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Mehmed Ağa b. Pîrî, Bayram Ağa b. Ali, Hüseyin Efendi b. Ahmed, es-Seyyid Bayram Ağa b. es-Seyyid Abdurrahman, Ali Efendi imâm-ı Turşucu, Mehmed Çelebi b. Hüseyin, Ahmed Ağa b. Zünnun, Ahmed Ağa b. Ali, Mehmed Çelebi b. Hasan, Ali Çelebi b. Hızır, Receb Bey Kethüdâ, Hasan b. Abdullah, Hüseyin muhzır ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
|