.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 74 Numaralı Sicil (H. 1072 - 1073 / M. 1661 - 1662)
cilt: 28, sayfa: 378
Hüküm no: 398
Orijinal metin no: [86b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kiremitçi Ahmed Çelebi evlâtlarının muallimhâne vakfiyesi

Elhamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ cemî‘i’l-enbiyâ ve’l-mürselîn, husûsan alâ seyyidinâ Muhammed ve âlihî ve sahbihî ecma‘în ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat-nisâb ve sedâd-intisâbın tahrîr ve inşâsına bâ‘is [ve] bâdî budur ki Havâss-ı Aliyye kazâsına tâbi‘ kasaba-i Hasköy’de câmi‘-i şerîfi olan Kiremitçi Ahmed Çelebi merhûmun evlâdı evlâdından işbu hayr [u] hasenâtın ashâbı Abdi Çelebi b. Derviş asâleten ve Kerime Hâtun bt. Derviş kıbelinden vakf-ı âti’z-zikri ikrâr, ba‘dehû rücû‘a vekîl olup vekâleti zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan Mehmed Efendi b. Mustafa ve Mehmed Çavuş b. Ebûbekir şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan dâmâdı Mehmed Çelebi b. Hasan vekâleten ve Aynî Hâtun tarafından kezâlik evvelen ikrâr ba‘dehû rücû‘a vekîl-i şer‘-i müsecceli olan sadrî kebîr oğlu es-Seyyid Mehmed Çelebi b. es-Seyyid Mustafa vekâleten ve Neslihan Hâtun kıbelinden dahi evvelen ikrâr ba‘dehû rücû‘a vekîl-i şer‘-i müsecceli olan sadrî kebîr oğlu Mehmed Çavuş b. Ebûbekir vekâleten meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde vakf-ı âti’z-zikre li ecli’t-tescîl ve’t-tekmîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eyledikleri Ali Çelebi b. Mehmed nâm hallâk mahzarında her biri bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip benim ve müvekkilelerimiz mezbûrânın ceddi merhûm-ı mezbûr kasaba-i mezbûrede binâ eylediği câmi‘-i şerîf mukābelesinde hasbeten lillâhi te‘âlâ binâ eylediği mu‘allimhânesinin mu‘allimliğini câmi‘-i mezbûr imâmına şart ve ta‘yîn edip lâkin vazîfesi şey’-i kalîl ve ta‘lîm-i sıbyâna i‘ânet için mu‘ayyen halîfesi olmamağla mu‘allimhâne-i mezkûre nice müddet hâlî ve mu‘attal kalmışken ve vâkıf-ı mezbûr vakfının gallâtının mesârif-i mu‘ayyeneden fazlası li’z-zekeri mislü hazzi’l-ünseyeyn evlâdına ve evlâd-ı evlâdına şart ve ta‘yîn ve vakfiye-i ma‘mûlün-bihâsında tansîs ve tahrîr ettirmekle târih-i kitâbdan bir sene mukaddem vakf-ı mezbûr musakkafâtından olup mahlûl olmağla iki yüz elli bin akçe icâre-i mu‘accele ve ücret-i müeccele-i ma‘lûme ile Süleyman Paşa’ya îcâr olunan kiremithâne hissesi icâresinden ba‘de’l-harc ve’l-mes[â]rif şart-ı vâkıf üzre bana ve müvekkilât-ı mezbûrâta isâbet ve intikāl eden meblağ-ı ma‘lûmü’l-mikdârdan yirmi iki bin fıddî nakd-i râyic fi’l-vakt akçeyi ifrâz ve hasbeten lillâhi’l-ferdi’s-Samed vakf-ı sahîh-i müebbed ve haps-i sarîh-i muhalled ile vakf ve haps edip şöyle şart ve ta‘yîn eylediğimizde vakf-ı mezbûr yed-i mütevellî ile onu on bir hesâbı üzre rehn-i kavî ve kefîl-i melî yâhûd ikisinden biri ile alâ vechi’l-helâl istirbâh ve istiğlâl olunup bi fazlillâhi te‘âlâ hâsıl olan murâbaha mu‘allimhâne-i mezkûre halîfesine vazîfe olup re’y-i hâkimü’ş-şer‘le bir sâlih [ve] mütedeyyin kimesne mu‘allimhâne-i mezkûreye halîfe nasb ve ta‘yîn oluna ve ahâlî-i mahalle-i mezbûre vakf-ı mezbûra hasbî nâzır ola deyû fâriğan ani’ş-şevâgil, târih-i kitâbdan bir sene mukaddem zikr olunan yirmi iki bin akçeyi mütevellî-i mezbûre def‘ ve teslîm, ol dahi vakfiyyet üzre kabz ve tesellüm ve tasarruf eyledi dediklerinde gıbbe’t-tasdîki’l-mu‘teber vâkıf-ı mezbûr ve vekîlûn-ı mezbûrûn meclis-i mezbûrda vakf-ı mezbûrdan bi’l-asâle ve bi’l-vekâle rücû‘ edip vakf-ı nukūd eimme-i selâse katlarında câiz ve râci‘i emr-i şer‘den gayrı mütecâviz olmağın vakf-ı mezbûr[dan] bi’l-asâle ve bi’l-vekâle rücû‘ eyledik nukūd-ı merkūmeyi teslîme mütevellî-i mezbûra tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde mütevellî-i mezbûr hazret-i Ensârî rivâyeti üzre İmâm Züfer katında vakf-ı nukūd câiz ve meşrû‘ ve nâfizdir deyû sadr-ı kitâbda tevkī‘-i vâki‘ olan hâkim-i hâsim-ı âlim-i fâzıl hazretlerine mürâfa‘a-i şer‘ edip hüküm taleb ettikde hâkim-i mûmâ-ileyh cânib-i vakfı evlâ görmeğin vakf-ı mezbûrun sıhhatine imâm-ı müşârün-ileyh kavli üzre hükm ettikde vâkıf-ı mezbûr Abdi Çelebi [ve] vekîlûn-ı mezbûrûn semt-i âhara sâlik olup vakf-ı nukūd imâm-ı ma‘hûd katında gerçi sahîh ve meşrû‘dur, lâkin gayr-ı lâzımdır bunun ile bâb-ı rücû‘ münsed olmaz deyû istircâ‘ ve istirdâd eylediklerinde mütevellî-i mezbûr [cevâbında] imâm-ı mesfûr kavli üzre gerçi lüzûmdan mu‘arrâdır, lâkin hükm-i hâkim fasl-ı müctehedün-fîhde olmağla rücû‘dan mu‘arrâ olur deyû lüzûm-ı vakf-ı mezbûra dahi hüküm taleb ettikde hâkim-i mûmâ-ileyh cânib-i vakfı îsâr ve devâm ve sebâtı ihtiyâr edip eimmetü’l-allâm beyninde cârî olan hilâfı âlim olduğu hâletle zikr olunan yirmi iki bin akçenin lüzûmuna ve vakf-ı mezbûrun husûs ve umûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ile hükm edip mahkûmun-bih olmağla mücma‘un-aleyh olup min ba‘d nakz ve nakzına mecâl muhâl ve tağyîr ve tebdîline imkân mümteni‘ü’l-ihtimâl olduğu mukarrer oldu. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-hayyi’l-kerîm cerâ zâlik ve hurrire, fi’l-yevmi’s-sâlis min Muharremi’l-harâm li sene selâse ve seb‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Receb Efendi, fahrü’l-eimme Mehmed Efendi b. Mustafa, Abdülbâkī Çelebi el-Müezzin, Mehmed Çavuş Fetvâcı, Kalender b. Mehmed Ağa el-Cündî, Mustafa Ağa b. Sinan, Şaban Ağa el-Cündî, Mehmed Çelebi b. Abdullah, Mustafa Çelebi b. İbrahim, İbrahim b. Abdullah, Şaban b. Mehmed, Mehmed Beşe b. Musli, Mehmed el-Muhzır, Hüseyin el-Muhzır ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.