.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 90 Numaralı Sicil (H. 1090 - 1091 / M. 1679 - 1680)
cilt: 31, sayfa: 508
Hüküm no: 628
Orijinal metin no: [96b-2]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Vefat eden Hasan b. Bayram’ın daha önce evini hanımları Hatice bt. Hüseyin ile Nazenin bt. Abdullah’a paylaştırıp bağışladığı

Husûs-ı âti’l-beyânın mahallinde ketb ve tahrîri iltimâs olunmağın savb-ı şer‘den mevlânâ Mustafa Efendi b. İsmail irsâl olunup ol dahi zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî müslimîn ile Havâss-ı Aliyye kazâsına tâbi‘ Birinci nâm karyede zikri âtî menzile varıp akd-i meclis-i şer‘-i şerîf eyledikde yine karye-i mezbûrede sâkin iken bundan akdem vefât eden Hasan b. Bayram’ın zevce-i metrûkeleri işbu bâ‘iseteyi’l-vesîka Hatice bt. Hüseyin ve Nâzenin bt. Abdullah nâm hâtunlar meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda her biri takrîr-i kelâm ve bast-ı merâm edip zevcimiz müteveffâ-yı mezbûr Hasan hâl-i hayâtında karye-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı es-Seyyid Abdurrahman mülkü ve bir tarafı Ahmed Ağa mülkü ve bir tarafı Süleyman Ağa mülkü ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd iki bâb tahtânî oda ve fırın ve bi’r-i mâ ve havlu ve kenîf ve bir mikdâr bahçeyi müştemil mülk menzilini bi cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık ba‘de’t-tahliyyeti’ş-şer‘iyye ifrâz edip bi tarîki’l-münâsafa her birimize hibe ve temlîk ve teslîm edip biz dahi meclis-i hibede her birimiz ber vech-i muharrer ittihâb ve tesellüm ve temellük ve kabûl eyledikden sonra yine müteveffâ-yı mezbûr hâl-i hayâtında menzil-i mezkûru ve arsasını ifrâz ettiğini kendi yediyle alâmet-i fâsıla vaz‘ u ta‘yîn etmiş idi hâlâ menzil-i mahdûd-ı mezkûr ba‘de’l-mu‘âyene ve’l-müşâhede tecdîd-i alâmât-ı fâsıladan sonra husûs-ı mezkûra vukūfu olup yine karye-i mezbûre sükkânından olan hâzırûn bi’l-meclis Mustafa Halîfe b. Ali ve Halil Bey b. el-Hâc Davud ve Ali Çelebi b. Mehmed ve diğer Ali Çelebi b. Mustafa ve Solak Mehmed Çelebi nâm kimesnelerden vâki‘ hâl istintâk olunup takrîrleri tahrîr olunmak matlûbumdur dediklerinde menzil-i mezkûrda vâki‘ kiraz ağacı dibinden tûlen ve arzen bi hesâb-ı terbî‘î beş yüz yirmi sekiz zirâ‘ arsa ve üzerinde mebnî bir bâb tahtânî oda ifrâz ve merkūme Nâzenin hissesine ta‘yîn olunup ve yine menzil-i mezkûrda vâki‘ fırın dibinden kezâlik tûlen ve arzen bi hesâb-ı mezbûr beş yüz yirmi sekiz zirâ‘ arsa ve üzerinde mebnî bir bâb tahtânî oda ifrâz ve mersûme Hatice’nin hissesine ta‘yîn olundukdan sonra merkūmetân Nâzenin ve Hatice dahi her biri bi’t-terâzî kabz ve kabûl ve zikr olunan bi’r-i mâ beynlerinde müşterek kalıp tecdîd-i alâmât-ı fâsıla ettiklerinden sonra merkūmûn Mustafa Halîfe ve Halil Bey ve Ali Çelebi ve diğer Ali Çelebi ve Solak Mehmed Çelebi dahi istintâk olundukda her biri cevâbında fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr Hasan hâl-i hayâtında menzil-i mahdûd-ı mezkûru ba‘de’l-ifrâz ve nasb-ı alâmâti’l-fâsıla mersûmetân Nâzenin ve Hatice’ye hibe ve temlîk ve teslîm ettiğinden ber vech-i muharrer ifrâz ve teslîm etmiş idi deyû her biri alâ tarîki’ş-şehâde haber verdiklerini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr ba‘dehû ma‘an irsâl olunan çukadâr Hüseyin Beşe b. Receb ve Mehmed b. Eyüb ile meclis-i şer‘a gelip her biri alâ vukū‘ihi inhâ ve takrîr etmeleriyle mâ cerâ bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’s-sâlis ve’l-ışrîn min şehri Ramazâni’l-mübârek li sene ihdâ ve tis‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Halil Bey b. Davud, Ömer b. Abdullah, Ali b. Mustafa, Mehmed b. Çukadâr, Receb Efendi Türbedâr, Ali b. İslâm, Mehmed b. Eyüb.