Eyüp Mahkemesi 182 Numaralı Sicil (H. 1154-1161 / M. 1741-1748) cilt: 72, sayfa: 211 Hüküm no: 267 Orijinal metin no: [29a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İstanbul’da dilencilik yapanlara mani olunması
Sâil hakkında olan fermân-ı âlî sûretidir.
Düstûr-ı mukerrem müşîr-i mufahham nizamü’l-âlem müdebbirü’l-umûrü’l-cumhûr bi’l-fikri’s-sâkıb mütemmimi mehâmi’l-enâm bi’r-re’yi’s-sâib mümehhidü bünyânü’d-devleti ve’l-ikbâl müşeyyidü erkânü’s-saʻâdeti ve’l-iclâl el-mahfûf bi sunûfi avâtıfi’l-Meliki’l-a‘lâ deryâ kapudanı olan vezîrim ( ) paşa −edâmallâhu teʻâlâ iclâlehu− ve akzâ kuzâti’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn maʻdenü’l-fazl ve’l-yakīn râfiʻa-yi âʻlâmü’ş-şerîʻati ve’d-dîn vârise-yi ulûmi’l-enbiyâ-i ve’l-mürselîn el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Muʻîn mevlânâ İstanbul ve Galata kadıları −zîdet fezâʼilühümâ− ve iftihâru’l-ümerâ ve’l-ekâbir müstecmaʻu cemîʻi’l-maʻâlî ve’l-mefâhir el muhtass bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Kādir dergâh-ı muʻallâm yeniçeri ağası ( ) ağa −dâme ulüvvühu− ve mefâhirü’l-emâcid ve’l-ekârim, cevâmiʻi’l-mehâmid ve’l-mekârim el-muhtassûn bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’d-dâʼim bostancıbaşı ve cebecibaşı ve Galata voyvodası ( ) −dâme mecdühûm− ve kıdvetü’n-nüvvâbi’l-müteşerriʻîn Üsküdar ve Haslar nâibleri −zîde ilmuhumâ − ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-âʻyân topçubaşı −zîde mecduhu− tevkīʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki; biraz müddetden beri ricâl ve nisvân ve emred ve mürâhik ve bâliğ hükmünde olan gulâmlardan ekseri tammü’l-aʻzâ ve sâlimü’l-ebdân ve kuvvet-i bedeniyeleri zâhir ve nümâyân iken tahsîl-i maaş ve kesb-i mübâyiʼe-i? intiʻâşdan rû-gerdân ve izhâr-ı fakr u fâka eyleyerek serserî geşt ü güzâr ve halîʻu’l-ağrâr suʼûlü ictisâr ile ibâdullahı taʻcîz ve tekdîrden hâlî olmadıkları cihetten ol makūleler menʻ u defʻ olunup taht-ı zâbıtaya ifrâğı mühim ve muktezî olmağın imdi ricâlden olup kuvvet-i bedeniyeleri zâhir ve kisb ü kâra iktidârları bâhir taşra vilâyetli olanlar vilâyetlerine irsâl ve emred ve mürâhik ve bâliğ hükmünde olan gulâmlardan dahi tahsîl-i sanʻat ve kisb ü ticâret içün Akdeniz ve Karadeniz’e zihâb ve iyâb eden sefâyin rüʼesâsına gemiciler kethüdâsı maʻrifetiyle tevzîʻ olunmak bâbında bundan akdem İstanbul gümrüğü emînine ve asesbaşı ve subaşıya hitâben sâdır olan fermân-ı âlîşânım mûcebince ceste ceste nefer ve gümrüğe nakl ve rüesâ-yı sefâyine ekserî tevzîʻ ve baʻzıları dahi vilâyetlerine irsâl olunmuşlar iken mezbûrûn külhân gürûhundan olup cerr ve suâl ve envâʻ-ı luʻb ve kumarbâzlık ve sâriklik ve sâir eşnaʻ ve ahbes olan aʻmâl-i fazîhayı irtikâb ile meʼlûf olduklarından nâşî bir vechile terbiye kabûl etmeyip cümlesi birer takrîb ile sefînelerden vilâyetlerine irsâl olanlar dahi yollardan firâr ve zamân-ı kalîlde yine geri gelip Âsitâne-i saʻâdetimden firâr ve ke’l-evvel cerr ve suâli ictisâr ve bî-mekân serserî geşt ü güzâr ve gecelerde hamam külhânlarında ve baʻzı koltuk hânları ve dükkân köşeleri ve bekâr odaları ve imâret ve dârü’ş-şifâlar ve tabhhânelerde ve bahçıvan peykelerinde mihmân ve istikrâr etmeleriyle fî-mâ baʻd bu makūle külhânları sâir gecelerde mesken ve meʼvâ ittihâz eyleyip beytûtet eyledikleri hamam külhânlarına ve mahallât aralarında koltuk hânlarında ve ahurlara ve dükkân köşelerine ve bekâr odalarına ve imâret ve dârü’ş-şifâ ve tabhhânelere ve bahçıvan, ve bağbân peykelerine bir vechile vazʻ ve iskân etdirilmemek içün siz ki vezîr-i müşâr ve sâir-i mûmâ-ileyhimsiz tersâne-i âmirem kethüdâsına ve mahallât imamlarına ve kolluk çorbacılarına ve hadâyık-ı hümâyûn ustalarına ve subaşılarına ve çarşı ve bahçıvân ve iskeleler ve hamamcılar ve hamallar kethüdâlarına ve sâir tenbîhi lâzım gelenlere tenbîh-i ekîd ile Tâife-i mezbûreden bu vechile tazyîk olunup gecelerde bî-mesken kaldıkları hâlde kendilere kemâl-i havf ü haşyet târî olmağla bazıları ahz ü habs ve vilâyetlerine nefy ve takrîb ve bazıları dahi kâr ü kisbe sülûk etmelerine sebep olacak yer muʻayyen olup lâkin mukaddemâ Ağakapısı tarafından bâ-fermân-ı âlî tahrîr olunup kefîlleri ahz olunan hammâlân ve rençberân ve sâir fukarâ bu bahâne ile taʻcîz ve tağrîm ve müdâhale olunmayıp fakat zikr olunan külhâniyân haklarında mezkûr olan keyfiyât ve tenbîhât icrâ ve infâz olunmak ve baʻde’t-tenbîh husûs-ı mezkûr sırren ve alenen tecessüs ve tefahhus olunup hilâfına cesâret ederler olurlar ise bi-eyy-i hâlin ahz ve isim ve resimleri ile huzûra ihzâr eyleyip hilâfından ittikā ve mücânebet olunmak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki; ( ) vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâʻ ve lâzimü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâʻat-makrûnuyla âmil olasız şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız.
Fî Evâsıt-ı Rebîʻülevvel sene 1160
Be-makām-ı Kostantıniyye
Seyyidü’l-hac Ahmed Efendi, yazıcı-i yeniçeriyân
|