.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Galata Mahkemesi 32 Numaralı Sicil (H. 1015 - 1016 / M. 1606 - 1607)
cilt: 36, sayfa: 109
Hüküm no: 103
Orijinal metin no: [26a-1, Arapça]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kamer Hâtun bt. Cihan’ın, malının üçte birinin hayır ve hasenâta harcanması yönündeki vasiyeti

el-Hamdü li men ce‘ale’l-vasiyyete li ibâdihî hayra’z-zâd ve sayyerahâ zahra’l-yevmi’l-mî‘âd ve’s-salâtü alâ men beyyine li ümmetihî minhâci’s-sedâd Muhammed ellezî evsânâ bi’l-birri ve hedânâ ilâ sebîli’r-reşâd ve alâ âlihî ve ashâbihi’l-emcâd. Ammâ ba‘d; işbu sahîh ve şer‘î bir hüccet ve sarîh ve mer‘î bir vesîkadır. Udûlden Kurd b. Ali ve Ahmed b. Abdullah nâm kimesneler meclis-i şer‘-i şerîf ve mahfil-i dîn-i münîfde, -el-masûn ani’t-tağyîr ve’t-tahrîf- vilâyet-i Rumeli’nde Çorlu tevâbi‘inden Çandarlı karyesinde bundan akdem vefât eden merhûme Kamer Hâtun bt. Cihan’ın kızı ve vârisi olan fahrü’l-muhadderât Fâtıma Hâtun bt. merhûm Edâyî kıbelinden husûs-i âti’l-beyânı inkâra vekâleti zevcesi kıdvetü’z-zu‘amâ Memi Ağa b. Abdülmennân ve Mustafa b. Abdullah nâm kimesnelerin şehâdetleri ile sâbit olan bevvâb-ı sultânî vekîl Hasan Bey b. Abdullah nâm hasm-ı câhid mahzarında ve ayrıca merhûme Kamer Hâtun’un kızı ve vârisi olan zahrü’l-muvakkarât Hatice Hâtun bt. Edâyî kıbelinden yine husûs-i âti’l-beyânı inkâra vekâleti Hüseyin Efendi b. Hasan ve Mustafa Çelebi b. Ahmed nâm kimesnelerin şehâdetleri ile sâbit olan vekîl Ahmed Bey b. Abdüllatif nâm hasm-ı câhid mahzarında, hâmil-i hâze’l-kitâb Hasan b. Abdullah b. Ahmed’den sâdır olan da‘vâ-yı sahîha-i şer‘iyyede gıbbe’l-istişhâd şöyle şehâdet ettiler ki, merhûme-i mesfûre Kamer Hâtun dünyânın fânî olduğunu, evler ve sarayların değil kabirlerin geride kaldığını anladığında sülüs-i mâlının tamâmını hayır ve hasenâta harcamayı istedi ve hâl-i hayâtında sülüs-i mâlının tamâmının hâkim ma‘rifetiyle ayrılıp yirmi bir bin altı yüz akçesi ile ona on bir olmak üzre mu‘âmele ve murâbaha edilmesini vasiyyet etti. Ribhden yevmî iki akçenin Allah’ın kelâmından her gün bir cüz’ okuyup sevâbını kendisine hediye etmek üzre ehl-i kurrâdan sâlih bir kimesneye verilmesini vasiyyet etti. Ribhden yevmî iki akçenin Kur’ân-ı kerîmden her gün bir cüz’ okuyup sevâbını annesinin rûhuna hediye etmek üzre ehl-i kurrâdan diğer sâlih bir kimesneye verilmesini vasiyyet etti. Ribhden yevmî iki akçenin Allah’ın kelâmından her gün bir cüz’ okuyup sevâbını mukaddemâ vefât eden Âişe nâm kızının kızına hediye etmek üzre ehl-i kurrâdan diğer sâlih bir kimesneye verilmesini vasiyyet etti. Sülüs-i mâldan artan diğer kısmın ise hâkimin re’yi alınarak hayır ve hasenâta harcanmasını vasiyyet etti. Ve lehine şâhidlik yapılan kimesneyi de vasiyyetinin vech-i meşrûh üzre tenfîzi için vasî seçdi. Merhûme bu vasiyyeti üzerine vefât etti ve sağlığında vasiyyetinden dönmedi. Şehâdetleri ba‘de şerâiti’l-kabûl inde’ş-şer‘ mu‘teber ve makbûl olmağın hâkim şehâdetleri mûcebince hükm etti. Vasiyyetden dönülmedikçe ölümle birlikte vasiyyetin kesinleşip, lâzım olması onun hükmündendir. Cerâ zâlike ve hurrire fî evâhiri Zilka‘de sene hamse aşere ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-mülâzımîn Mustafa Efendi b. Mehmed, Yusuf Halîfe b. Musa el-İmâm, fahrü’l-eşbâh Davud Çavuş b. Abdullah, Veli b. Ömer el-Müezzin, Yusuf b. Ahmed, Seyyid Yahya [b.] Hamza, Nasuh b. Mahmud, Mustafa Reis b. Yusuf, Mehmed b. Yusuf muhzır, Mustafa b. Mehmed muhzır