.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Galata Mahkemesi 32 Numaralı Sicil (H. 1015 - 1016 / M. 1606 - 1607)
cilt: 36, sayfa: 141
Hüküm no: 156
Orijinal metin no: [38a-1, Arapça]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kefilin Akçeli Bey Vakfı’na kefaleti gereği yaptığı ödemeyi borçlunun muhallefâtından talebi

A‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn ve efdalü’l-fuzalâi’l-müteverri‘în menba‘ü’l-fazli ve’l-yakīn hüccetü’l-hakkı ale’l-halkı ecma‘în el-hâkimü’l-âdil el-fâsıl beyne’l-hakkı ve’l-bâtıl, hâlen mahmiye-i Bursa kadısı Mustafa Efendi b. merhûm-i mebrûr Mehmed Efendi’nin imzâsıyla mümzâ, mührüyle memhûr, ünvânıyla mu‘anven ve 1016 senesi evâhir-i Muharremi’l-harâm târihiyle müverrah kadı-yı mezbûr mahkemesinden verilen nakl-i şehâdet vârid olduğunda mazmûnunda udûlden mahrûse-i Bursa kalesi mahallâtından Satı Fakīh mahallesinden Mehmed b. Hüseyin b. Abdullah ve Bâb-ı Zemîn mahallesinden Ali b. Bâli b. Abdullah nâm kimesneler, yine mahrûse-i merkūmede vâki‘ Maksem mahallesinden bâ‘is-i kitâb el-Hâc İbrahim b. Mustafa b. Cihan’dan sâdır olan da‘vâ-yı sahîha-i şer‘iyyede gıbbe’l-istişhâd şöyle şehâdet ettiler ki, vilâyet-i Rumeli’nde Prevadi kasabasında nâib iken vefât eden ve muhallefâtının bir kısmı mahmiye-i Galata’da Hoca Ali mahallesinde sâkin veresesi tarafından zabt edilen kadı mevlânâ Yusuf Efendi b. Abdülaziz’in zimmetinde mahrûse-i mezbûrede vâki‘ Akçeli Bey vakfı’na âid yedi bin akçesi karz-ı şer‘îden ve sene tamâmına müeccel olan yedi yüz akçesi çuka bahâsından borç bulunmakta idi. Da‘vâcı el-Hâc İbrahim de borcun tamâmına îcâb ve kabûlü hâvî kefâletle kefîl olmuş idi. Mezkûr el-Hâc İbrahim sonra vakf-ı mezbûrun mütevellîsinin talebiyle asıl borç olan yedi bin akçeyi kefâleti mûcebince tâm ve kâmil olarak ödemiş idi. Bu durumda müdde‘î-yi mezbûrun, müteveffâ-yı merkūmun muhallefâtından ödediği mikdârın tamâmını taleb hakkı mevcûddurur. Müdde‘î-yi mezbûra meblağ-ı mezbûru müteveffâ-yı mastûrdan veya vekîlinden kısmen veya tamâmen almadığına, bağışlamadığına, alacağı başkasına nakl etmediğine ve bi vechin mine’l-vücûh zimmetini ibrâ etmediğine dâir yemîn billâh teklîf olundukda şehâdetleri ba‘de şerâiti’l-kabûl inde’ş-şer‘ mu‘teber ve makbûl oldu. Müdde‘î-i mezbûr sonra işbu kitâbü’l-hükmîyi nakl eden sulbî oğlu yaya Mustafa’yı, meblağ-ı mezbûrun tamâmını merhûmun muhallefâtından taleb, kabz ve îsâle ve vakt-i hâcetde mahkeme huzûrunda muhâsama ve mürâfa‘a etmesine vekîl eyledi. O da vekâlet-i merkūmeyi kabûl edip, müteveffâ-yı mezbûrun zevcesi ve vârisi Sâliha Hâtun bt. el-Hâc Hasan nâm hâtun kıbelinden inkâra vekâleti nehc-i şer‘î ile sâbit olan vekîl Ferruh Bey b. Abdullah nâm kimesneyi ve yine merhûm-ı mezbûrun ana-baba bir kız karındaşı ve mîrasçısı olan Kerime Hâtun adlı kadın kıbelinden inkâra vekâleti nehc-i şer‘î ile sâbit vekîl Osman Çelebi b. Abdülaziz nâm kimesneyi meclis-i şer‘a ihzâr etti. İki vekîl vekâleten kitâbü’l-hükmînin müşârün-ileyh kadıdan vârid olduğunu inkâr ettiler. Bunun üzerine isimleri zeyl-i kitâbda mastûr Süleyman b. Kasım ve Mehmed b. Mustafa ve Mehmed b. Süleyman el-Fâris nâm kimesneler meclis-i şer‘de hâzırûn olup kitâb-ı mezkûrun mevlânâ-yı müşârün-ileyh tarafından vârid olduğuna, zeyilde vâki‘ mührün de onun mührü olduğuna şehâdet ettiler. Hâkim de şehâdetleri mûcebince hükm etti. Cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’s-sâdis aşere min Saferi’l-muzaffer sene sitte aşere ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Mehmed Efendi b. Mustafa el-Kâtib, Abdülkerim Çelebi b. Mehmed Efendi, Mustafa b. Mehmed, Mehmed b. Yusuf