|
Galata Mahkemesi 37 Numaralı Sicil (H. 1022 - 1024 / M. 1613 - 1615) cilt: 37, sayfa: 50 Hüküm no: 22 Orijinal metin no: [8a-1, Arapça] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ali Reis b. Kasım’ın para vakfı tesisi
[Tasdîk:] Aşağıdaki vakıf ve şürût, indimde sâdır olmuşdur. Sıhhat ve lüzûm husûsunda eimme-i eşrâf beynindeki ihtilâfı da bilerek vakfın sıhhatine ve lüzûmuna hükm ettim. Ben fakīr ileyhi sübhânehû te‘âlâ mahmiye-i Galata kassâm-ı askerîsi Numan’ım. Elhamdü lillâhi’llezî halaka’l-arda ve’s-semâvâti ve vakafe ibâdehü’l-müminîn ile’l-hayrât ve ce‘ale’l-vakfe sebeben li’n-necât ve mûciben li neyli a‘le’d-derecât ve’s-salâtü ve’s-selâmu alâ eşrefi’l-mahlûkāt ve efdali’l-mevcûdât Muhammed el-hâdî ümmetehu ile’t-tâ‘ât ve’l-ibâdât ve şefâhüm yevme’l-haşr ve’l-arasât ve alâ âlihî ellezîne bezelü cehdehüm ilâ iktisâbi’l-mesûbât ve ashâbihî’llezîne sarafû emvâlehüm fi’s-sıhhati ve’l-marazı ilâ ..? envâ‘i’l-meberrât mâ-tesaddeka ehlü’s-sadakāt ve cûziye fâ‘ilü’l-haseneti bi aşri emsâlihâ mine’l-hasenât [8b] ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh şer‘î bir hüccet ve sarîh mer‘î bir vesîkadır. Kıdvetü ashâbi’l-hayrât ve’l-hasenât sâhibü ezyâli’l-meberrât ve’l-ihsân mefharü’r-rüesâ Ali Reis b. Kasım, dünyâ-yı deniyye ve me’vâ-i beliyyenin fânî ve bâkī olan âhiret için mezra‘a olduğunu, akıl sâhiblerinin âhiret için burada ektiklerini âhirette biçtiklerini, tasadduk ettiklerine nâil olduklarını, yaptıklarının karşılığını âhirette alacaklarını, yediklerinin onu ölüme götürdüğünü, giydiklerinin onu eskittiğini, tasadduk ettiklerinin ise onu bâkī kıldığını ve âkibetinde faydalı olanın tasadduk etmek olduğunu idrâk ettiğinde meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmihü’l-imâd ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihü’l-evtâdda -sânehallâhü te‘âlâ ani’t-tağyîr ve’t-tahrîf- âti’z-zikr vakfı tescîl maksadıyla mütevellî nasb ettiği fahrü’l-eşbâh el-Hâc Ali b. Hüseyin nâm kimesne ile birlikte hâzır olup mezbûr el-Hâc Ali’nin mahzarında, niyet-i hâlise-i sâfiyye ve taviyye-i sâdıka-i vâfiye ile hasbeten lillâhi te‘âlâ ve taleben li merzâtihî yevme yestazıllü’l-mer’u tahte zılli sadakātihî, hâlis-i malından ve etyab-i menâlinden ifrâz ettiği râyicü’l-vakt otuz bin akçe-i Osmânîyi vakf edip haps ettiğini ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î ile ikrâr ve i‘tirâf etti. Vâkıf-ı mezbûr, meblağ-ı merkūmun istiğlâl-i şer‘î-i mu‘tâd ve cemî‘-i bilâdda cârî istirbâh-ı mer‘î ile senede eksiksiz fazlasız ona on bir ve çeyrek akçe ribh üzre ve rehn-i kavî ve kefîl-i melî-i bi’l-mâl ile veya haseb-i iktizâ-i hâl ikisinden birisi ile istiğlâl ve istirbâh edilmesini şart etti. Mu‘âmelenin zenginlerle ve tüccâr ile yapılmasını, asker tâifesi ve fukarâ ile yapılmamasını şart etti. Meblağ-ı mevkūf-ı mezbûrun ribhinden, ehl-i Kur’ân-ı azîm ve furkān-ı kerîm olan üç kimesnenin her birine Cum‘a günü hariç her gün kuşluk vaktinde medîne-i mahmiye-i Galata’da vâki‘ Câmi‘-i Kebîr’de kemâl-i intizâm ve tertîl üzre birer cüz okumaları ve sevâbını vâkıf-ı mezbûrun rûhuna hediye etmeleri şartıyla yevmî iki akçe ta‘yîn etti. Kārîler şu kimesnelerdir: Mahmiye-i mezbûre müzâfâtından Tophâne mahallâtından Sefer Kethüdâ mahallesinde sâkin olan el-Hâc Yusuf b. Abdullah ve mahmiye-i merkūmede vâki‘ Emekyemez mahallesinde sâkin olan Mahmud b. Hızır ve mahmiye-i merkūmede vâki‘ Câmi‘-i mezbûr mahallesinde sâkin olan Bâli b. Mehmed [9a] kārîlerden birinin vefâtı halinde evsâf-ı mezkûre ile muttasıf bir kārî, hayâtta olduğum sürece benim tarafımdan, vefâtımdan sonra âti’l-beyân mütevellî tarafından, mütevellî-i mezbûrun vefâtı halinde ise hâkim-i vakt ma‘rifetiyle ta‘yîn edilecektir. Vâkıf-ı mezbûr ilâveten, ribh-i meblağ-ı mezbûrdan bir akçeyi, mescid-i mezbûrda eczâ-i şerîfeyi hıfz ve zabt edip vakt-i tilâvette kārîlere vermesi ve tilâvetten sonra tekrâr hıfz etmesi şartıyla noktacı ta‘bîr edilen sulehâdan bir kimesneye ta‘yîn etti. Tevliyyeyi, müddet-i hayâtınca mezbûr Ali’ye şart etti. Mütevellî-i mezbûr vefât edip rabbine kavuştuğunda hâkim, tevliyyeyi, mahalle-i câmi‘-i mezbûr ahâlîsinden, emânet ve diyânetle muttasıf olan ve gadr ve hıyânetden uzak bulunan sâlih bir kimesneye tevcîh edecektir. Vâkıf-ı mezbûr ilâveten vakf-ı mezbûra mütevellî olacak kimesnelere tevliyyet cihetinden yevmî üç akçe ta‘yîn etti. Nezâret-i hasbiyyeyi mahalle-i câmi‘-i mezkûr ahâlîsine şart etti. Tebdîl ve tağyîri keyfe mâ yeşâ’ müddet-i hayâtınca kendisine şart etti ve meblağ-ı mevkūf-ı mezbûru mütevellî-i mersûma teslîm etti. O dahi tesellüm ve kabz edip mütevellîler sâir evkāfda tasarruf ettikleri gibi tasarruf eyledi. Mukırr-ı mezbûru, mezkûr el-Hâc Ali b. Hüseyin bi’l-muvâcehe tasdîk etti. Hâl bu minvâl üzre iken vâkıf-ı mezbûr, eimme-i selâsemiz indinde vakf-ı dirhem ve denânirin adem-i sıhhatine binâen meblağ-ı mezbûrun vakfiyetinden rücû‘a şürû‘ edip kemâ-kâne tekrâr mülküne i‘âdesini taleb etti. Mütevellî-i merkūm, İmâm Züfer’den İmâm Ensârî rivâyeti üzre vakfın sıhhatine istinâden redden imtinâ‘ etti. Muhâsama ve münâza‘a edip hâkimin huzûrunda mürâfa‘a olunduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh kelâm-ı cânibeyni te’emmül edip vakıf cânibini haklı bulup imâm-ı mersûm kavli üzre meblağ-ı mezbûrun vakfiyetine ve şerâitinin şer‘iyyetine vech-i mezbûr üzre hükm etti. [9b] Vâkıf-ı mezbûr sonra İmâm Züfer katında nakid vakfı sahîh ise de sıhhat lüzûmu istilzâm etmez ve mezkûr sıhhate hüküm, lüzûmu îcâb eylemez; İmâm-ı A‘zam katında asıl maksad budur diye meblağ-ı mezbûru taleb edince mezkûr mütevellî, sıhhat-i vakıf imâm-ı mersûm katında lüzûmdan ârî ise de sıhhate hükm olunmak ile mücma‘un-aleyh olunca imâmeyn-i mezbûreyn re’ylerinde dahi sahîh olmuş oldu İmâm-ı sânî Ebû Yusuf ve İmâm Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî re’ylerinde hod sıhhat lüzûmdan müfârakat olunmaz diyerek lüzûmuna dahi hüküm taleb edince hâkim-i mûmâ-ileyh mesâil-i evkāf husûsunda eimme-i eslâf beyninde cârî ihtilâfı da bilerek meblağ-ı mezkûrun vakfının lüzûmuna dahi hükm edip tescîl etti. Bu sûretle meblağ-ı mezbûr, sahîh, lâzım, müseccel olarak ve min ba‘d nakz ve nakzına mecâl muhâl olacak şekilde vakıf oldu. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’l-lezîne yübeddilûnehu inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’llâhi’l-kerîm.“ Cerâ zâlike ve hurrire fî evâhiri şehri Şa‘bân min şühûri sene semân aşere ve elf mine’l-hicreti’n-nebeviyye.
Şuhûdü’l-hâl: Ahmed b. Hüseyin, el-Hâc Hasan b. Mahmud, el-Hâc Hüseyin b. Hasan, diğer Ahmed b. Hüseyin, Hüseyin b. Osman, el-Hâc Ramazan b. Abdullah, Yusuf b. Osman, Ömer b. Osman, Nebi b. Ramazan, diğer Ahmed b. Hüseyin, Kâtib İbrahim b. Abdullah, el-Hâc İsa b. et-Tâcir, el-Hâc Habib b. et-Tâcir, Reis-i sultânî Yakub Reis ve gayruhüm mine’l-hâzırîn
|