|
Galata Mahkemesi 114 Numaralı Sicil (H. 1083-1085 / M. 1672-1674) cilt: 54, sayfa: 113 Hüküm no: 48 Orijinal metin no: [10a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hüseyin Ağa’nın terekesinin vasiyeti üzerine varislere taksimine, Mustafa Ağa’nın tayin edildiği
Husûs-ı âtiˈl-beyânın mahâllinde istimâ‘ ve tahrîrine biˈl-iltimâs kıbel-i şer‘den me’zûn olan Mevlânâ el-Hâc Mehmed Efendi b. Hasan Efendi irsâl olunup ol dahi mahrûse-i Galata a‘mâlinden Kal‘a-i Boğazkesen mahallâtından el-Hâc Kemâl mahallesinde sâkine iken bundan akdem vefât eden Hüseyin Ağa b. Abdullahˈın menziline varıp zeyl-i vesîkada isimleri muharrer olan Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i şerîf eyledikde kal‘a-i mezkûre kethudâsı olan fahrüˈl-eşbâh Mustafa Ağa b. Hüseyin meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda müteveffâ-yı mezbûrun verâseti zevce-i metrûkesi Emetullah bt. Hızır ile li-ebeveyn kız karındaşı Âişeˈye ve li-ebeveyn karındaşı oğulları İsmail ve gāyib Mehmedˈe münhasıra olduğu şer‘an zâhir ve müte‘ayyin oldukdan sonra mezbûretân Emetullah ve Âişe ile merkūm İsmail mahzarlarında üzerlerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûr hâl-i hayat ve kemâl-i akl-ı sıhhatinde tasarrufât-ı şer‘iyesi nâfize olduğu hâlde bi-emrillâhi te‘âlâ vefâtımdan sonra cümle muhallefâtımın sülüsü ifrâz olunup içinden mu‘takam Yaseminˈe yirmi beş esedî guruş verilip ve ba‘de mukaddemâ yine kal‘a-i mezbûrede vâki‘ Torlak Ali Mescid-i şerîfiˈnin kanâdîl yağına ve muvakkitine ve mütevellîsine vakf edip hâlâ yedimde olan otuz yedi buçuk esedî dahi ifrâz olunup mâ‘adâsı vücûh-ı hayrâta sarf oluna deyü huzûr-ı Müslimînˈde vasiyet ve ikrâr ve Müslimînˈi işhâd dahi ettikden sonra bu vesâyâsı[nı] tenfîze beni vasî-i muhtâr nasb ve ta‘yîn ben dahiba‘deˈl-kabûl musırratan alâ-ikrârihî fevt olup muhallefâtının sülüsü dahi vesâyâ-yı mezkûresine müsâ‘id iken hâlâ mezbûretân Emetullah ve Âişe ve merkūm İsmail tereke-i müteveffâ-yı mezbûrun sülüsünü bana vermedi ta‘allül ederler suâl olunsun dedikde gıbbeˈs-suâl veˈl-inkâr vasî-i merkūmdan müdde‘âsını mübeyyine beyyine taleb olundukda mahalle-i mezbûrede sâkin el-Hâc Ali Efendi b. Hüseyin ve Süleyman Çelebi b. Yusuf ve Abdullah Bey b. Süleyman ve Mehmed Çelebi b. Mustafa nâm kimesneler li-ecliˈş-şehâde meclis-i ma‘kūd-ı mezbûra hâzırûn olup isreˈl-istişhâd fiˈl-hakīka müteveffâ-yı mezbûr hâl-i hayat ve kemâl-i akl-ı sıhhatinde tasarrufât-ı şer‘iyesi nâfiz olduğu hâlde bizim huzûrumuzda bi-emrillâh vefâtımdan sonra cümle muhallefâtı[n] sülüsü ifrâz olunup içinden mu‘takam Yaseminˈe yirmi beş esedî guruş verilip ve ba‘dehû mukaddemâ Torlak Ali Mescidiˈnin kanâdîl yağına ve muvakkidine ve mütevellîsine vakf edip [10b] hâlâ yedimde olan otuz yedi buçuk esedî guruş ifrâz olunup mâ‘adâsı vücûh-ı hayrâta sarf oluna deyü vasiyet ve ifrâz ve tenfîze mezbûr Mustafa Ağaˈyı vasî-i muhtâr nasb ve ta‘yîn ol dahi ba‘deˈl-kabûl musırrân alâ ikrârihî vefât edip ve terekesinin sülüsü dahi vesâyâ-yı mezkûresine müsâ‘iddir biz bu husûsa şahîdleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde ba‘deˈt-ta‘dîl veˈt-tezkiye şehâdetleri makbûle olduğunu mevlânâ-yı mezbûr mahâllinde tahrîr ba‘dehû ma‘an irsâl olunan Hüseyin Çelebi b. Osman ve Ahmed Beşe ile meclis-i şer‘a gelip vukû‘ üzre inhâ ve takdîr etmeğin mûcebiyle ba‘deˈl-hükm mâ vaka‘a biˈt-taleb ketb olundu.
Fiˈs-sâmin min-Muharremiˈl-harâm li-sene erba‘a ve semânîn ve elf.
Şuhûdüˈl-hâl: Mustafa Çelebi b. Ahmed, Hüseyin Çelebi b. Ahmed, Mustafa Beşe b. İskender, Pîrî Kapudan b. Hızır, Halil b. Hasan, İbrahim Çelebi b. Halil, Mehmed Çelebi b. Sefer
|