.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Galata Mahkemesi 114 Numaralı Sicil (H. 1083-1085 / M. 1672-1674)
cilt: 54, sayfa: 144
Hüküm no: 65
Orijinal metin no: [15a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Merhume Ayşe bt. Hasan Ağa’nın vasiyetine vasî olan Rasûl Efendi’nin kendisine vasiyet edilen işleri yapmak için ayrılan malın üçte birini Ayşe’nin kocası Mustafa Ağa’dan talep ettiği

Galata a‘mâlinden Fındıklıˈda vâki‘ merhûm Molla Çelebi Câmi‘-i şerîfiˈnde hâlâ imâm olup vasiyyet-iâtiˈz-zikrin tenfîzi içün vesâyet iddi‘â eden râfi‘-i hâzeˈl-kitâb Rasûl Efendi meclis-i şer‘-i hatîrde câmi‘-i mezkûr mahallesinde sâkine iken bundan akdem vefât eden Âişe bt. Hasan Ağaˈnın muhallefâtına biˈl-verâse vâzi‘uˈl-yed olan zevc-i metrûku Mustafa Ağa b. Hüseyin mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip müteveffiye-i mezbûre Âişe Hatun hayatında marîza ve kâmilüˈl-akl olduğu hâlde bi-emrillahi te‘âlâ vefâtımdan sonra cemî‘ mâlımın sülüsünden techîz ve tekfînim vesâir levâzım-ı kabrim ve eyyâm-ı mu‘tâdede li-vechiˈllâhi te‘âlâ fukarâya tabh-ı ta‘âm içün üç yüz kırk esedî guruş ve üzerime farz olan haccım içün dahi beş yüz esedî guruş ifrâz ve tenfîzi içün seni vasî nasb ve ihtiyâr eyledim ba‘deˈt-tenfîz sana dahi mukābelesinde meblağ-ı merkūmdan elli esedî verile deyü vasiyet ve tenfîzine [15b] beni vasî nasb ve ihtiyâr ve ben dahi kabûl etmişdim hâlâ musîye-i mezbûre Âişe musırratan vefât edip meblağ-ı mûsâ-bih-i merkūmu muhallefât-ı vâkı‘asından taleb eylediğimde mezbûr Mustafa Ağa vermeden imtinâ‘ eder suâl olunup ihkāk olunmak murâdımdır dedikde gıbbeˈs-suâl mezbûr Mustafa Ağa muhallefât-ı mezbûreye vaz‘-ı yedini ikrâr vasiyyet-i mezkûreyi inkâr edicek isreˈl-işhâd udûl-ı Müslimînˈden ve sikāt-ı muvahhidînden Aydın Bey b. Durak ve Osman Çelebi b. Ahmed nâm kimesneler li-ecliˈş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup fiˈl-hakīka müteveffiye-i mezkûre Âişe Hatun hayatında marîze ve kâmilüˈl-akl olduğu hâlde bi-emrillâhi te‘âlâ vefâtımdan sonra cemî‘ mâlımın sülüsünden techîz ve tekfînim vesâir lüzûm-ı kabrim ve eyyâm-ı mu‘tâdede li-vechi’llâh fukarâya tabh-ı ta‘âm içün üç yüz kırk esedî ve haccım içün dahi beş yüz esedî ifrâz ve tenfîzi içün seni vasî-i muhtâr eyledim ba‘deˈt-tenfîz meblağ-ı mezbûrumdan sana dahi elli guruş verile deyü huzûrumuzda vasiyet ve bizi işhâd ve musırratan vefât eyledi biz bu husûsa şâhidiz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde gıbbe ri‘âyeti merâsimiˈl-kabûl şehâdetleri makbûle olmağın mûcebiyle ba‘deˈl-hükm mâ vaka‘a biˈt-taleb ketb olundu.

Fî-evâil-i şehri’l-Muharremiˈl-harâm li-sene erba‘a ve semânîn ve elf.

Şuhûdüˈl-hâl: Mustafa Efendi b. Hüseyin, Mehmed Efendi b. Ali, Hacı Hasan b. Beşir, el-Hâc Süleyman b. Mustafa, Ahmed Ağa b. Osman, Halil Bey b. Osman, Mehmed Efendi b. Ferruh, Rıdvan Halîfe b. Abdullah, Fahrüˈl-emâcid veˈl-ekârim İbrahim b. el-merhûm Ahmed, Hüseyin b. Ali