.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 3 Numaralı Sicil (H. 1077 / M. 1666 - 1667)
cilt: 17, sayfa: 790
Hüküm no: 1034
Orijinal metin no: [122b-3]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Mâhımünir bt. Abdullah’ın evini vakfettiği

Hamd u sipâs ve şükr-i bî-kıyâs ol vâkıf-ı umûr-ı cumhûr olan rabbü’l-erbâb ve mâlikü’r-rikâb Dergâh-ı akdes ve bârgâh-ı mukaddeslerine maksûd ve salât u selâm mârretü’d-duhûr ve kerretü’l-a‘vâm ol seyyid-i enâm ve sened-i hâss u âm Habîb-i Hudâ Muhammed Mustafa -aleyhi ve alâ âlihi’t-tahiyyât ezkâhâ ve mine’t-teslîmât enmâhâ- hazretlerinin merkad-i mu‘attar ve meşhed-i münevverlerine mahsûr kılındıkdan sonra işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîrine bâ‘is [ve] bâdî ve bu hitâb-ı müşgîn-nikābın tenmîkine sebeb ve dâ‘î oldur ki Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Kostantıniyye el-mahmiyye mahallâtından Akseki mahallesi sâkinelerinden sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgıbetü’s-sadakāt ve’l-meberrât Mâhımünir Hâtun bt. Abdullah tarafından vakf-ı âti’l-beyânı ikrâra ve da‘vâ-yı rücû‘ ve istirdâda vekîl olup zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân mahalle-i mezbûre ahâlîsinden Ali Bey b. Abdünnebi ve Mehmed Çelebi b. Rıdvan nâm kimesneler şehâdetleri ile şer‘an vekâleti sâbite olan fahrü’l-eşbâh Süleyman Efendi b. Emrullah nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîf-i Ahmedî ve mahfil-i dîn-i münîf-i Muhammedî’de vakf-ı âti’l-beyâna li ecli’t-tescîl ve’l-itmâm …? cezîl mütevellî nasb ve ta‘yîn olunan fahrü’l-akrân Mehmed Çelebi b. Ali nâm kimesne mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müvekkile-i mezbûre vaktâ ki bu dâr-ı dünyâ bî-sebât ve bî-bekā olup ni‘amı zıll-ı zâil ve mukīmi dayf-ı râhil vücûduna adem lâzım ve sıhhatine sakam mülâzım olup âhir-i kâr dâr-ı âhirete intikāl ve irtihâl vâzıh ve âşikâr olduğuna câzim olup li yevmi’l-mîkād ve iddihâr-ı zâd murâd edinip vakf-ı câi’z-zikrin sudûruna değin yedinde mülkü ve hakkı olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan mahalle-i mezbûre müezzinine meşrûta Belkıs nâm hâtun tasarrufunda olan vakıf menzil ve bir tarafdan Çukacızâde hâtunu İsmihan Hâtun mülkü ve bir tarafdan mahalle-i mezbûre avârızına meşrûta Hâcce Hâtun tasarrufunda olan vakıf menzil ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd hâriciyyesinde fevkānî bir kebîr oda ve altında bir sagīr hizmetkâr odası ve bir kenîf ve dâhiliyyesinde fevkānî yan yana iki oda ve bir kebîr sofa ve tahtânî bir oda ve bir sofa ve bir matbah ve bir su kuyusu ve havlu ve bir kenîfi müştemil menzilini hasbeten lillâhi te‘âlâ ve taleben li merzâti’r-Rabbi’l-a‘lâ vakf-ı sahîh-i müebbed ve haps-i sarîh-i muhalled ile vakf ve haps edip şöyle şart eyledi ki mâdâmki hayâtda ola menzil-i mezkûrda kendi sâkine ve mutasarrıfe ola ba‘de vefâtihâ zevci Mustafa Beşe b. Mehmed sâkin ve mutasarrıf ola ba‘de vefâtihî ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâdları ve evlâd-ı evlâdları ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdları sâkinler ve mutasarrıflar olalar ve ba‘de’l-inkırâz hâriciyyesinin mecmû‘unda müvekkile-i merkūmenin mu‘takası Nihal bt. Abdullah ve dâhiliyyesinin fevkānîsinde mu‘taka-i uhrâsı Sâliha bt. Abdullah ve tahtânîsinde Kırım demekle ma‘rûfe mu‘taka-i uhrâsı İsmihan bt. Abdullah nâm hâtunlar sâkine ve mutasarrıfeler ve ba‘de vefâtihinne her birinin hissesinde ile’l-inkırâz evlâdı ve evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı sâkin ve mutasarrıflar olup ba‘de’l-inkırâzi’l-kül Medîne-i Münevvere alâ münevverihâ efdalü’s-salâti ve ekmelü’t-tahiyye mütevellîsi yediyle îcâr olunup bi fazlillâhi’l-meliki’l-müte‘âl icâresinden hâsıla olan gılâl beher sâl Medîne-i Münevvere fukarâsına irsâl oluna ve eğer mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı a‘vâm ile şurût-ı mezkûresine ri‘âyet müte‘azzire olursa mutlaka fukarâ-yı müslimîne verile deyû menzil-i mezkûru fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûra teslîm ol dahi kabz ve tesellüm eyledi dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î vekîl-i mezbûr vakf-ı mezkûrdan bi’l-vekâle rücû‘ ve ibtâl-i vakf mukaddemâtına şürû‘ edip vakf-ı akār eğerçi İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı efham Ebû Hanîfe-i Kûfî -cûziye hayre’l-cezâ ve kûfiye- hazretleri katında sahîh olur ve lâkin lâzım olmayıp kābil-i rücû‘ [ve] mülküne istirdâd meşrû‘ olur husûsan vâkıf menfa‘at-i vakfı kendi nefsine şart eylese İmâm Muhammed -aleyhi’r-rahmetü- katında vakıf bâtıl olur pes binâen alâ zâlik vakf-ı mezkûrdan bi’l-vekâle rücû‘ eyledim menzil-i mezkûru müvekkilem mezbûrenin mülküne red ve idhâl murâdımdır dedikde mütevellî-i reşîd mütesaddî-i cevâb-ı sedîd olup eğerçi İmâm-ı A‘zam -aleyhi’r-rahmetü- katında vakf-ı akār sahîh ve gayr-ı lâzımdır ammâ İmâm Muhammed -aleyhi’r-rahmetü- katında teslîm ile’l-mütevellî bulunmağla İmâm Ebû Yusuf -aleyhi’r-rahmetü- katında vâkıf menfa‘at-i vakfı kendi nefsine şart eylediği sûretde dahi mücerred vakaftü demekle sahîh ve lâzım olduğu emr-i mukarrerdir deyû redden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb tûbâ-leh ve hüsnü me’âb huzûrunda müterâfi‘ân ve fasl ve hasma tâlibân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağallâhu te‘âlâ ni‘amehû aleyhi- dahi taraf-ı tenfîz-i vakfı tercîh edip âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eslâf fî mesâ’ili’l-evkāf alâ kavli men yerâhü mine’l-eimmeti’l-eşrâf evvelâ vakf-ı mezbûrun sıhhatine binâen sâniyen lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î [131a] ve kazâ-i sarîh-i mer‘î olmağla vakf-ı mezbûr bi’l-ittifâk sahîh ve lâzım ve devâm ve te’bîdi müstelzim olup min ba‘d nakz ve nakzına mecâl muhâl ve ibtâl ve ta‘tîli adîmü’l-ihtimâl oldu. Femen beddelehû [ba‘de] mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-Hayyi’l-Cevâdi’l-Kerîm.


Cerâ zâlik ve hurrire fi’l-yevmi’t-tâsi‘ min Şevvâli’l-mükerrem li sene seb‘a ve seb‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-akrân ve’l-ekfâ Hasan Ağa Bölükbaşı Teberdâr-ı saray-ı atîk, umdetü’l-a‘yân Ağababası Hüseyin Ağa b. Hasan, Süleyman Çelebi b.( ) Kâtib-i saray-ı atîk, el-Hâc Hüseyin Ağa Teberdâr, Abdi Bey el-Bevvâb, Receb Bey el-Bevvâb, Hüseyin Bey el-Bevvâb, es-Seyyid Halil Çelebi b. Ahmed, Yusuf Efendi el-İmâm, Mehmed Çelebi b. Yusuf Efendi, el-Hâc İsmail Ağa, Hasan Çelebi b. Mahmud, Hasan Çelebi b. Mustafa, Ali Beşe b. Hüseyin.