Galata Mahkemesi 259 Numaralı Sicil (H. 1137-1138 / 1724-1725) cilt: 63, sayfa: 230 Hüküm no: 231 Orijinal metin no: [33a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hadice bt. Mevlevi Şeyh Gavsi Ahmed Efendi’nin vakfiyesi
Mâ fîhi mine’l-vakf ve’ş-şurût cerâ küllühû ledeyye ve vaka‘a cemî‘uhû beyne yedeyye ve ve innî hakemtü bi’s-sıhhati ve’l-lüzûmi fi’l-husûs ve’l-umûm âlimen bi’l-hilâfi’l-cârî beyne’l-eimmeti’l-eslâf ve ene abdü’l-fakīr ilellâhi’l-meliki’l-kadîr es-Seyyid Yahya b. es-Seyyid Mehmed el-hasbî el-müvellâ el-hilâfetü Galata el-mahrûsa -gufira lehümâ-.
El-hamdülillâhi’l-meliki’l-cevâd ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ-resûli’l-hâdî ve ilâ-tarîki’r-reşâd ve alâ-âlihi’z-zehâd ve ashâbihi’l-emcâd ve men tebi‘ahüm bi-ihsân ilâ yevmi’t-tenâd ammâ ba‘d işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîr ve imlâsına sebeb ve dâ‘î ve tasvîb-i inşâsına bâdî oldur ki mahrûse-i Galata hâricinde Şahkulu mahallesinde sâkine sâhibetü’l-hayrât ve râgıbetü’s-sadakât ve’l-meberrât Hadice bt. el-merhûm eş-Şeyh Gavsî Ahmed Efendi el-Mevlevî b. Mahmud nâm hâtun tarafından vakf-ı âti’z-zikri ikrâr ve da‘vâ ve rücû‘a vekîl olduğu zât-ı mezbûreyi ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân mahalle-i mezbûrede vâki‘ Mevlevihâne fukarâsından Derviş Naim b. el-Hâc Ahmed ve Derviş es-Seyyid Abdülkādir b. es-Seyyid İbrahim şehâdetleriyle mahzar-ı hasm-ı câhidde şer‘an sâbit ve vekâletine hükm-i şer‘î lâhik olan Derviş Hüseyin b. Mehmed meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmih ve mahfel-i dîn-i münîf-i râsihi’l-evtâdda vakf-ı âti’z-zikri li-ecli’t-tescîl ve li-emri’l-itmâm ve’t-tekmîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Derviş Mehmed b. Abdullah mahzarında bi’l-vekâle ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î edip müvekkilem mezbûre Hadice Hâtun vakf-ı âtî sudûruna değin silk-i mülkünde münselik olup mahmiye-i İstanbul’da Sultan Bayezid-i Cedîd mahallesinde vâki‘ bir tarafdan Çavuşzâde Mustafa Efendi mülkü ve bir tarafdan Zeyneb Hâtun tasarrufunda olan vakıf menzil ve bir tarafdan müvekkilem mezbûre Hadice Hâtun’un tasarrufunda olan Haremeyni’ş-şerîfeyn Vakfı’ndan menzil ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd tûlen ve arzan bi-hesâb-ı terbî‘i sekiz yüz kırk zirâ‘ arsa ve üzerinde mevcûd fevkānî iki bâb harâb oda ve sofa ve eşcâr-ı müsmire ve gayr-i müsmireli bahçe ve bi’r-i mâyı müştemil mülk menzilini hasbeten lillâhi’l-meliki’l-aliyyi’l-ahad ve hasbeten li-rûhi resûli’l-emced vakf-ı sahîh-i mü’ebbed ve habs-i sarîh-i muhalled ile vakf ve habs edip şöyle şart eyledi ki menzil-i mezbûr icâre-i mu‘accele-i ma‘lûme ve yevmî dört buçuk akçe icâre-i mü’eccele ile îcâr olunup hâsıl olan icâresine hayâtda oldukca kendi mutasarrıfa olup ve ba‘de vefâtihâ zükûr ve inâsı ale’s-seviyye olmak üzere evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı mutasarrıf olalar ve vakf-ı mezbûrun tevliyetini dahi kezâlik hayâtında oldukca kendüye ve ba‘de vefâtihâ ile’l-inkirâz evlâd-ı evlâd-ı evlâdının ekber ve erşedine meşrûta ola ve ba‘de’l-inkirâzi’l-evlâd vakf-ı mezbûra sâbıku’z-zikr Galata Mevlevihânesi’nde şeyh olanlar mütevellî olup cihet-i tevliyet yevmî buçuk akçe vazîfe verile ve yevmî üç akçesiyle ravgan-ı zeyt iştirâ olunup her gece sabaha değin pederi merhûm-ı mezbûr eş-Şeyh Gavsî Ahmed Efendi’nin türbesinde îkād oluna ve türbe-i mezbûrenin türbedârı olup îkād-ı kanâdîl edene yevmî bir akçe verile ve mürûr-ı eyyâm ile şurût-ı mezkûreye ri‘âyet müte‘azzir olursa galle-i vakf-ı mezbûr mutlaka fukarâ-i Müslimîne sarf oluna deyü müvekkilem mezbûre Hadice Hâtun menzil-i mahdûd-ı mezkûru mütevellî-i mezbûra teslîm edip ol dahi sâir evkāf mütevellîleri gibi zabt ve tasarruf eyledi dedikde mütevellî-i mezbûr dahi vekîl-i mezbûru ikrâr-ı meşrûhasında ba‘de’t-tasdîk vekîl-i mezbûr cânib-i vifâkdan semt-i şikāka teveccüh edip eğer ki vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı efham Ebû Hanîfetü’n-Nu‘mân b. Sabit hazretleri indinde sahîhdir lâkin mürûr-ı eyyâm ve dühûr ve kürûr-ı a‘vâm ve şühûr ile vakfa fütûr ve gallâtına kusûr gelmek ihtimâli akreb olduğu ecilden sıhhat lüzûmu müstelzim olmayıp ve imâm-ı samedânî Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî hazretleri indinde vâkıf menâfi‘-i vakfı nefsine şart eylese vakıf bâtıl olmağın menzil-i mezbûrun vakfiyyetinden rücû‘ ve kemâ fi’l-evvel müvekkilem mezbûrenin mülküne ircâ‘a şurû‘ eyledim suâl olunup menzil-i mezbûru bana red ve teslîme mütevellî-i mezbûra tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde mütevellî-i mezbûr dahi cevâb-ı bâ-sevâba tasaddî edip eğer ki hâl bast olunan minvâl üzeredir lâkin imâmeyn-i hümâmeyn ındlerinde sıhhat lüzûmu müstelzime olup ve fâzıl-ı samedânî İmâm Ebû Yusuf eş-şehîr bi’l-imâmi’s-sânî indinde vakf-ı şart-ı mezkûra mukārin olursa dahi vâkıf-ı mutlak vakaftü demekle vakıf sahîh ve lâzım olmağın onların re’y-i şerîfleri üzere vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuna hüküm taleb ederim deyü teslîmden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakkı‘-ı a‘le’l-kitâb huzûrunda müterâfi‘ân ve her biri mübtegāsınca fasl u hükme tâlibân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh esbagallâhu ni‘amahû aleyh dahi cânib-i vakfa nazar ve mübtıl-i hayr olmakdan hazer edip evvelen İmâm-ı A‘zam hazretlerinin re’y-i şerîfleri üzere vakf-ı mezbûrun sıhhatine ve sâniyen imâmeyn-i hümâmeyn hazretlerinin mezheb-i şerîfleri üzere lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î etmeğin vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım olup min-ba‘d nakz ve nakzına mecâl muhâl ve ibtâl ve ihlâli mümteni‘u’l-ihtimâl oldu fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’l-lezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm cerâ zâlike.
Ve hurrire fi’l-yevmi’t-tâsi‘ ve’l-ışrîn min- Şevvâli’l-mükerrem li-sene seb‘a ve selâsîn ve mi’e ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: İsmail Çavuş Ağa b. Piri, Derviş İsmail Halife b. Halil, Süleyman Çelebi b. Turfandazâde el-Hâc Mehmed, Derviş İsmail b. Abdullah, Derviş Mehmed Küçük b. Ahmed, Derviş Mehmed Küçük b. Mehmed, Derviş Abdulbâki b. Osman Efendi, Derviş Ahmed b. Mustafa, Derviş es-Seyyid Mustafa b. Ali, Derviş İbrahim b. Mehmed, Hıfzı Mehmed Çelebi b. Mustafa, İbrahim Çelebi b. Mustafa, Ahmed Çelebi b. el-Hâc Emrullah, Derviş İsmail b. Mehmed, Derviş Ahmed b. Naim, Derviş Ahmed b. Mehmed, İbrahim Çelebi b. Muharrem, Halil Çelebi b. Mustafa, İbrahim b. Mustafa, Mustafa b. Ahmed.
|