.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 11 Numaralı Sicil (H. 1081 / M. 1670-1671)
cilt: 53, sayfa: 134
Hüküm no: 101
Orijinal metin no: [21a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Zamane Hatun’un menzil vakfiyesi

<>

Vakfiye

Hamdü nâ-mahdûd ve şükrü nâ-ma‘dûd ol vâcibü’l-vücûd hazretlerine ki nüsha-i insânı kim ademden îdâ‘ ve imlâ ve ahsen-i takvîm üzere ihtirâ‘ ve inşâ edip mesâlik-i ma‘âşı ta‘lîm ve menâhic-i me‘âdı tefhîm eyledi ve sad-hezâr-ı dürer-i salât ve selâm-ı huceste nizâm ol medîne-i ilm ve tekmîn ve gencîne ve hayyü Rabbü’l-âlemîn hazretlerinin ravza-i mutahharalarına nisâr olunur ki sâlik-i râh-ı hidâyet olan sâhib-i himmeti makāsıd-ı âmâline îsâl ile hoşhâl eyler ve tahiyyât-ı ferâvân cümle âl-i kirâm ve ashâb-ı fihâm üzerlerine ki her biri zümre-i ehl-i İslâma sâbık-ı hayrât ve hasenât ve reh-nümâ-yı ravza-i rıdvân oldular -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în ve alâ men-tebi‘ahüm bi-ihsânin ilâ-yevmi’d-dîn- ammâ ba‘d sebeb-i tahrîr-i risâle-i sahîha ve mûceb-i tastîr-i makāle-i sarîha oldur ki Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Kostantıniyyetü’l-mahmiye’de Haraçcı Muhyiddin mahallesinde sâkine sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât Zamane Hatun bt. Abdullah meclis-i şer‘-i hatîr-ı lâzımü’t-tevkīrde vakf-ı âti’z-zikirde li-ecli’t-tescîl mütevellî nasb u ta‘yîn eylediği Şa‘bân Çelebi b. Mehmed mahzarında bi-tav‘ihâ ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î kılıp sadrî kebîr oğlum olup diyâr-ı Mısriye’de İskenderiye kazâsından munfasıl mahrûse-i Mısr-ı Kāhire’de vefât eden Mehmed Efendi’den irsen intikāl etmekle zikri âti vakfın sudûruna değin silk-i mülkümde ve taht-ı yedimde olup mahalle-i mezkûrede vâki‘ bir tarafdan el-Hâc Ahmed mülkü ve bir tarafdan Hamâyî Ahmed Ağa mülkü ve [bir] tarafdan ba‘zan Helalzâde Ahmed Çelebi mülkü ve ba‘zan Beynûnîzâde zevcesi Ümmühani Hatun mülkü ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd dâhiliyesi bir bâb fevkānî ve bir bâb tahtânî odaları ve dehlizi ve bir tahtânî sofayı ve iki kenîfi ve bir su kuyusunu ve zât-ı eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmire bağçeyi ve hâriciyesi tabaka-i ulyâda iki bâb oda ve önünde bir sofa ve tabaka-i vüstâda iki bâb oda ve tabaka-i süflâda bir matbah ve ahuru ve iki kenîfi ve cüneyneyi müştemil menzilimi niyet-i sâfiye ve taviyyet-i vâfiye ile hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf-ı sahîh-i müeyyed ve habs-i sarîh-i muhalled eyleyip şöyle şart eyledim ki libâsı hayâtı lâbise olduğumda menzil-i mahdûd-ı mezkûrede sâkine ve mutasarrıfe olup vefâtımdan sonra oğlum müteveffâ-yı mezbûrun (…) Şahin Bey b. Abdullah ile atîkātım ale’s-seviye ma‘an sâkin ve mutasarrıf olalar ve içlerinden biri vefât eyledikde hissesine evlâdı ve evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı neslen ba‘de neslin sâkin ve mutasarrıf olalar ve bilâ-veled vefât edenler hisselerine hayâtda olanlar mutasarrıfe olalar ve ba‘de’l-inkırâz ulemâdan olup süknâya muhtâc olan bir racül-i âlim-i sâliha savb-ı şer‘den tevcîh olunup sâkin ola ve tafsîl-i meşrûh üzere meşrûtün-lehümden her biri nevbet-i tasarruflarında beher yevm hazret-i Rasûl-i ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem- hazretlerinin rûh-ı şerîfelerine on bir kere salavât-ı şerîfe getirdikden sonra üç İhlâs-ı şerîf kırâet ve sevâbını oğlum mezbûr Mehmed Efendi’nin rûhuna ihdâ edip kezâlik üç İhlâs-ı şerîf tilâvet edip benim rûhuma ihdâ edeler ve kezâlik birer sûre-i Fâtiha kırâet edip sevâbını oğlum merhûm-ı mezbûr ile benim rûhuma ihdâ edeler ve lâzım gelen meremmetini nevbet-i [21b] tasarruf ve süknâda mutasarrıf ve sâkin olanlar kendi mallarıyla meremmet edeler ve herbiri kezâlik nevbet-i tasarruflarında mütevellî olalar ve şurût-ı mezkûrenin tebdîl ve tağyîri merreten ba‘de uhrâ yedimde ola ve mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı şuhûr-ı a‘vâm ile şurût-ı mezkûrenin ri‘âyeti müte‘azzir olursa süknâyı menzil-i merkūm mutlakā fukarâ-i Müslimîne meşrût ola ve bu menzil-i mezbûru fârigan ani’ş-şevâgil mütevellî-yi mezbûra teslîm edip ol dahi vakfiyet üzere tesellüm eyledim dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î vâkıfe ârife-i inân-ı kelâmını semt-i âhara masrûf kılıp çün vakf akārîdir efham-ı imâm-ı a‘zam hazretleri katında sahîh olur lâkin lâzım olmaz, ale’l-husûs vâkıf menâfi‘-i vakfı nefsine şart ile imâm-ı Muhammed Şeybânî -aleyhi rahmetü’l-meliki’r-Rabbânî- katında bâtıl olmuş olur. Binâen-aleyh vakfımdan rücû‘ ve sâbıku’z-zikr menzili istirdâd ve mülküme idhâl eyledim deyü takrîr-i mâ-fi’z-zamîr etdikde mütevellî-yi merkūm dahi mütesaddî-yi cevâb-ı bâ-sevâb olup eğerçi imâm-ı a‘zam ve hümâm-ı efham hazretleri katında vakf-ı akār sahîh-i gayr-ı lâzımdır İmâm-ı Muhammed -aleyhi rahmetü’l-meliki’s-samed- hazretleri katında teslîm ile’l-mütevellî bulunmağla sahîh ve lâzım olup kavl-i râcih ve müftâ-bih üzere lüzûmu sıhhatden münfek olmadığından ekser eimme-i Hanefiyye câzimlerdir, husûsan İmâm-ı Ebâ Yusuf katında vâkıf mücerred vakaftü demekle sıhhat ve lüzûm-ı vakıf emr-i mütekarrirdir ve vâkıf menfa‘at-i vakfı nefsine şart etdiği sûretde butlân-ı vakıf eğerçi rivâyet-i helâl üzere mukarrerdir, lâkin İmâm-ı Ebâ Yusuf takrîr-i meşrûh üzere dahi sıhhat ve cevâz-ı vakfa zâhib olup ve fî-zamâninâ fetvâ-i kavl-i şerîfleri üzere olduğu şimden izhâr olmağla vakfa butlân târî olmaz deyü vechen mine’l-vücûh sıhhat ve lüzûmuna nakz ve zıll terettüb etmez deyü menzil-i mezbûru redden imtinâ‘ ve sıhhat ve lüzûm-ı vakfa hükm-i şer‘î talebiyle hâkim-i muvakkı‘-ı sadr-ı kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb hazretleri dahi husûs-ı mezbûrede teemmül-i tâm ve i‘mâl-i fikr-i inbik ve em‘ân-ı nazar-ı dakīk buyurup cânib-i sıhhat-i vakfı evlâ ve ahrâ görmekle âlimen bi’l-hilâfi’l-cârî beyne’l-eimmeti’l-eslâf alâ-kavli men yerâh evvelâ vakf-ı mezbûrun sıhhatine ve sâniyen lüzûmuna hükm-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î kılıp min-ba‘d vakf-ı mezbûr bi’l-ittifâk sahîh ve lâzım ve devâm ve te’bîdi müstelzim olduğu “femen beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûneh innallâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfi ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm cerâ zâlik.

Hurrire fi’l-yevmi’s-sâmin aşer min-Cumâdelâhire li-sene ihdâ ve semânîn ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Tosyavî Mehmed Efendi [b.] eş-Şeyh Muharrem Efendi, fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Ahmed Efendi b. Hüseyin, Hasan Efendi b. Nasuh, Ahmed Ağa b. Mehmed, fahrü’l-eşbâh Hüseyin Ağa b. Hasan, el-Hâc Ahmed b. Abdulkadir, Salih Çelebi b. İsmail, Mehmed Beşe b. Hüseyin, Yusuf Bey b. Abdullah, Mehmed Beşe b. Mahmud, Mehmed b. Fazlullah.