.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 3 Numaralı Sicil (H.1027/ M. 1618)
cilt: 13, sayfa: 345
Hüküm no: 502
Orijinal metin no: [58a-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ümmühâni bt. Bâli’den kardeşi Mustafa Bey’in çocuklarına mîrâs kalan evin Kamer bt. Hasan’a satıldığı

Mahmiye-i İstanbul’da Arabacı Bayezid mahallesi sâkinelerinden iken bundan akdem müteveffât olan Ümmühâni bt. Bâli’nin verâseti li ebeveyn karındaşı Mehmed Bey b. Mustafa nâm cündînin sulbî sığār oğulları Süleyman ve Mehmed ve Abdurrahman’a munhasıra idiği hâkim-i muvakki‘i’l-kitâb tûbâ-leh ve hüsnü me’âb huzûrunda zâhir ve müte‘ayyin oldukdan sonra, sığār-ı mezbûrûna kıbel-i şer‘-i şerîfden mansûb vasî olan vâlideleri Ümmühâni bt. Tâhir nâm hâtun tarafından ikrâr-ı âti’l-beyâna vekîl olup, hasm-ı şer‘-i câhid mahzarında vasiyy-i mezkûre Ümmühâni Hâtun ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifeyn olan ammîsi Şaban ve Ramazan b. Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle vekâleti sâbite olan Bâli b. Mehmed nâm sarrâc-ı sultânî meclis-i şer‘-i şerîfde, hâmiletü’l-kitâb Kamer bt. Hasan nâm hâtun mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve i‘tirâf edip, mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir cânibi Mustafa b. Üveys mülküne ve bir cânibi Hümâ bt. Bâli mülküne ve iki cânibi tarîk-i âmma müntehî olup tahtânî bir beyti ve bir gurfeyi ve serdâbı ve bi’r-i mâ ve hadîkayı ve eşcâr-ı müsmire ve gayr-i müsmireyi ve muhavvata ve kenîfi müştemil olan menzil, müteveffât-ı merkūmenin mülkü olup müteveffât oldukda, bi tarîki’l-inhisâr sığār-ı mezbûrûna irsle intikāl eylemiş idi. Hâlâ menzil-i mezbûr harâbe müşrif olup, ta‘mîr ve termîme sarf olunmağa sığār-ı mezbûrûnun iktidârları dahi olmayıp, bir iki yıl bu hâl üzre kalır ise bi’l-külliye münhedim olup, bey‘ olunması sığāra her vechile enfa‘ ve evlâ olmağın, izn-i hâkim-i şer‘ ile menzil-i mezbûr Sûk-ı Sultânî’de mirâren beyne’t-tâlibîn müzâyede olunup, rağabât-ı nâs munkatı‘a oldukdan sonra sekiz bin beş yüz akçede mârretü’z-zikr Kamer Hâtun üzerinde karâr edip, ziyâde ile âhar tâlib olmamağın, menzil-i mezbûru cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ile vech-i meşrûh üzre mezbûre Kamer Hâtun’a sekiz bin beş yüz nakd-i râyic fi’l-vakt akçeye sığār-ı mezbûrûn için müvekkilem mezbûre vesâyeti hasebiyle bey‘-i bâtt-ı sahîh-i şer‘î ile bey‘ edip, kabz-ı semen ve teslîm-i mebî‘ eyledi. Ol dahi vech-i muharrer üzre iştirâ ve tesellüm etti. Ba‘de’l-yevm menzil-i mezbûr merkūme Kamer Hâtun’un mülk-i mahz ve hakk-ı sırfıdır, keyfemâ yeşâ’ ve yahtâr mutasarrıfe olsun dedikde, mukır olan vekîl-i mezbûrun ber vech-i meşrûh sudûr eden ikrârını el-mukarru lehâ’l-müşteriyyeti’l-mezbûre Kamer Hâtun vicâhen ve şifâhen tasdîk ve tahkīk edicek, mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâbi‘ min şehri Recebi’l-mürecceb li sene 1027.


Şuhûdü’l-hâl: Rıdvan b. Abdullah el-cerrâh, Hüseyin b. Abdullah mehter, Mehmed b. Abdullah er-râcil, Mustafa b. Ahmed er-râcil, Ahmed b. Mustafa, Mehmed b. Abdülkerim, Mehmed b. Hüseyin ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.