İstanbul Mahkemesi 3 Numaralı Sicil (H.1027/ M. 1618) cilt: 13, sayfa: 465 Hüküm no: 715 Orijinal metin no: [86a-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Sığır kasap kethüdâsı olamayan Silahdâr Mehmed b. Hasan’ın hazineye yatırdığı paranın iadesi
İşbu hâmilü hâze’l-kitâb silahdârlar zümresinden fahrü’l-akrân Mehmed Bey b. Hasan meclis-i şer‘-i şerîfde hâzır olup, umdetü erbâbi’l-mecd ve’l-ikbâl usvetü ashâbi’l-izz ve’l-ikbâl câmi‘u vücûhi’l-emvâl âmirü’l-hazâyin bâhisü’l-i‘mâl atebe-i aliyyede bi’l-fi‘il başdefterdâr olan Abdülkerim Efendi tarafından bâkī kullarından olmakla husûs-ı âti’z-zikr için vekîl ve mübâşir olan Ahmed Bey b. Mustafa nâm gulâm-ı şâhî mahzarında takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip, târih-i kitâbdan beş sene mukaddem sığır kasablığı kethüdâlığına tâlib olduğumda, üzerimde üç sene durmak üzre bu hizmet mukābelesinde bana âiddir rüsûmdan cânib-i beytü’l-mâle beher sene onar bin akçe vermeği müte‘ahhid ve on bin akçe ben henüz hizmete mübâşeret etmemeğin, ber vech-i peşin dâhil-i hazîne edip zabtına şürû‘ eylediğimde, yine kasablardan ihtiyâr üstâdlar için bu ana değin bu tarîk ile kethüdâ olagelmemişdir istemeziz deyû ittifâk etmekle zabtı müyesser olmayıp, on bin akçeyi bî-vech-i şer‘î hazînede kalıp, hâlâ hazîne-i âmire’den ahz için nâzır ve zâbıt-ı beytü’l-mâl sâlifü’z-zikr Abdülkerim Efendi’den taleb ettiğimde, hâl bu minvâl üzre olduğunu ehl-i vukūfdan suâl için mezbûru taraflarından ta‘yîn buyurdular dedikde, gıbbe’s-suâl işbu hâzırûn bi’l-meclis olan Musa b. Ali ve es-Seyyid Mehmed b. es-Seyyid Hasan ve Ömer Efendi b. Hızır ve Mustafa Çelebi b. Abdünnebî ve Yusuf b. İsa ve Piyâle b. Abdullah ve Yusuf b. Abdurrahman nâm kimesneler makām-ı kazâya hâzırûn olup, gıbbe’l-istintâk her biri cevâb verip, fi’l-vâki‘ târih-i mezbûrda beher sene on bin akçeden üç senede otuz bin akçeyi merkūm Mehmed Bey sığır kasablığı kethüdâlığı için müte‘ahhid oldukda ber vech-i peşin on bin akçesin dâhil-i hazîne eyleyip, zabtına şürû‘ eylediğimde yine kasablardan ihtiyârlar icmâ‘ ve ittifâk edip bu minvâl üzre bize kethüdâ olagelmemişdir deyû hücûm ettiklerinde, âhara tevcîh olunup, merkūm Mehmed Bey dahl ve vaz‘-ı yed etmedi deyû alâ tarîki’ş-şehâde ihbâr ettiklerinde, mâ vaka‘a kayd şüd. Fi’l-yevmi’s-sâdis aşer min Şevvâl sene seb‘a ve ışrîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Ahmed [b.] Abdullah, Murad b. Mehmed, Osman [b.] Mustafa, Ahmed [b.] Ömer, Hasan [b.] Ahmed, Mustafa serbölük, Hüseyin Çelebi ve gayruhüm.
|