|
İstanbul Mahkemesi 10 Numaralı Sicil (H. 1072-1073 / M. 1661-1663) cilt: 51, sayfa: 239 Hüküm no: 198 Orijinal metin no: [24a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Rumeli vilayeti Yenişehir kazasında vefat eden Karabaş mahallesinden Ahmed Efendi b. Zeynelabidin’den kalan evin satılarak borçlarının ödenmesi ve kalanının varislere taksimi
Mahmiye-i İstanbul’da Yenibahçe kurbünde Karabaş mahallesi sükkânından olup bundan akdem vilâyet-i Rumeli’nde Yenişehir kazâsında vefât eden Ahmed Efendi b. Zeynelabidin’in verâseti zevce-i metrûkesi Rahime bt. Abdullah ve vâlidesi Âlime bt. İbrahim nâm hatunlar ile li-ebeveyn er karındaşı Yusuf Çelebi’ye münhasıra oldukdan sonra asıl meseleleri on iki sehimden olup sihâm-ı mezbûreden üç sehmi zevcesi mezbûre Rahime’ye ve dört sehmi vâlidesi merkūme Âlime’ye ve beş sehmi karındaşı mezbûr Yusuf Çelebi’ye isâbet ve intikāl eylediği şer‘an zâhir ve müte‘ayyen oldukdan sonra mezbûretân Rahime ve Âlime meclis-i şer‘de hâfızu hâze’l-kitâb mezbûr Yusuf Çelebi mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûrun zimmetinde zevcesi mezbûre Rahime mehr-i mü’eccel-i müsbeti için dört bin akçe ve cihet-i karzdan iki bin dört yüz akçe ve Şaban Efendi’ye beş bin akçe ve Ahmed Efendi’ye dört bin dört yüz akçe ve Hasan Bey’e beş yüz akçe ve merhûm İbadî Çelebi’nin evlâd-ı sıgārına dört bin sekiz yüz akçe ve vâlidesi merkūme Âlime’ye bin beş yüz akçe ve mezbûr Yusuf Çelebi’ye sekiz bin beş yüz akçe ki cem‘an otuz bir bin yüz akçe düyûn-ı müsbetesi olup müteveffâ-yı mezbûrun mahalle-i merkūmede vâki‘ bir tarafı Muharrem Dede Vakfı ve bir tarafı hamam kapısı ve bir tarafı Bağhuban Hatun mülkü ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd iki bâb fevkānî oda ve sofa ve kenîfi ve iki bâb tahtânî oda ve sofa ve kenîfi ve muhavvâtayı müştemil menzilinden gayrı düyûnunu îfâ edecek terekesi olmamağla menzil-i mezbûrun şer‘an bey‘i lâzım gelmeğin bundan akdem ba‘de’l-izni’ş-şer‘î menzil-i mezbûr sûk-ı sultanîde beyne’t-tâlibîn ve’r-râgıbîn nidâ ve müzâyede olunup ragabât-ı nâs münkatı‘a oldukdan sonra menzil-i mezbûr semen-i misli olan otuz bir bin yüz akçede merkūm Yusuf Çelebi üzerinde karâr edip ziyâde ile âhar tâlib olmamağın menzil-i mezkûru merkūm Yusuf Çelebi’ye otuz [bir] bin yüz akçeye bâtten bey‘ ve teslîm ve semeni olan meblağ-ı mezbûrdan bize olan yedi bin dokuz yüz deynini mezbûr Yusuf Çelebi yedinden ahz u kabz ve mezbûr Yusuf Çelebi’ye olan sekiz bin beş yüz akçesi mukābelesinde takās etdikden sonra bâkī kalan on dört bin yedi yüz akçeyi müteveffâ-yı mezbûrun Şaban Efendi ve Ahmed Efendi ve Hasan Bey ve İbadî Çelebi evlâdının vasîleri Mehmed’e olan on dört bin yedi yüz akçe deynine cümlemiz bir meclisde iken havâle edip anlar dahi kabûl eyledi, ba‘de’l-yevm menzil-i mahdûd-ı mezkûr merkūm Yusuf Çelebi’nin mülk-i müşterâsıdır, bizim kat‘a alâka ve medhalimiz yokdur dediklerinde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâmin aşer min-Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene isnâ ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: es-Sâbıkūn
|