İstanbul Mahkemesi 10 Numaralı Sicil (H. 1072-1073 / M. 1661-1663) cilt: 51, sayfa: 309 Hüküm no: 290 Orijinal metin no: [36b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mustafa Beşe b. Ahmed’in menzilinin vakfiyesi
Vakfiye.
El-hamdü li-veliyyihî ve’s-salâtü alâ-nebiyyihî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecma‘în ve ba‘d dâ‘î-i tahrîr-i kitâb budur ki Mahmiye-i İstanbul’da Karagümrük kurbünde Ali Paşa-yı Atîk mahallesinde sâkin sahibü’l-hayrât tâlibü’l-meberrrât Mustafa Beşe b. Ahmed meclis-i şer‘-i şerîf-i lâzımü’t-tevkīrde vakf-ı câ’i’z-zikr için li-ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Ömer Efendi b. Mustafa mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip silk-i mülk-i sahîhimde münselik hakkım olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan Ali Hoca mülküne ve bir tarafdan Kethudâ Hatun Vakfı olan odalara ve bir tarafdan Râbia Hatun bt. Ebî Efendi odalarına ve bir tarafdan tarîk-i âmma müntehî ve mahdûd iki bâb tahtânî oda ve iki bâb sofa ve bir orta sofa ve orta kapı dâhilinde bir bâb tahtânî oda ve zokak kapısı üstünde bir bâb fevkānî odayı müştemil olan cemî‘ mülk menzilimi hasbeten lillâh ve taleben li-merzât vakf-ı sahîh-i müeyyed ve habs-i sarîh-i muhalled ile vakf ve habs edip şöyle şart eyledim ki menzil-i mahdûd-ı mezbûrda hayatda oldukça ben sâkin ve mutasarrıf olup vefâtımdan sonra süknâ-yı menzil-i mezbûr zevcem ve halîlem Demirhan bt. Abdullah’a meşrûta ola ba‘dehâ evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına batnen ba‘de batn ve karnen isr-i karn sâkin olalar ba‘de’l-inkırâzi’l-evlâd iyâzü bi-hâliki’l-ibâd menzil-i mezbûr hasbe’l-âde îcâr olunup ücreti Medîne-i Münevvere alâ-sâkiniha tahiyyât-ı mükerrere fukarâsına irsâl oluna lâzım gelen imâret ve meremmeti mutasarrıf olanlar kendi yanından edeler ve mesârif-i mezkûreye sarf müte‘azzir olursa mutlaka fukarâ-i Müslimîne verile ve tebdîl ve tağyîri ve taklîl ve teksîri merreten ba‘de uhrâ yedimde ola deyü menzil-i mahdûd-ı mezbûru fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûra teslîm edip ol dahi sâir mütevellîler gibi mutasarrıf oldu dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î vâkıf-ı mezbûr semt-i vifâkdan taraf-ı şikāka âzim olup vakf-ı akār eğer ki eimme-i muhtâr İmâm-ı Azam ve hümâm-ı efhâm Ebu Hanife el-Kûfî-cûziye hayra’l-cezâ ve kûfiye-hazretleri katında sahîh ve câizdir lâkin menzile-i âriyetde olmağla şeref-i lüzûmu câiz olmayıp husûsan âlim-i rabbânî İmâm Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî katında vâkıf menâfi‘-i vakfı nefsine şart etmekle vakf-ı mezbûr bâtıl olup rücû‘ meşrû‘ olmağın rücû‘ eyledim kemâ-kân mülküme idhâl olunmak matlûbumdur dedikde mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ-savâba mütesâddî olup fi’l-hakīka hâl nesc olunan minvâl üzeredir lâkin fâzıl-ı samedânî Ebu Yusuf eş-şehîr bi’l-İmâmi’s-Sânî re’y-i şerîfinde vakf-ı mezkûr şart-ı merkūma müsâdif olursa vâkıf mücerred vakaftü demekle lüzûm-ı ifâka edip istirdâd muhâl olmuşdur deyü redden imtinâ‘ ve husûs kazıyyede fasl ü hasma tâlibân olduklarında hâkim-i muvakkı’-ı sadr-ı kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü-meâb dahi tarafeynin kelâmına nazar ve menâ‘u’l-hayr olmakdan hazer edip cânib-i vakfı evlâ görüp alâ-kavl-i men yerâhu fi’l-eimme ve ulemâ’i’l-ümme vakf-ı mezbûrun sıhhat lüzûmuna hükmetmeğin min-ba‘d vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım olup ibtâl ve ta‘tîli adîmü’l-ihtimâl oldu “fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fi-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfe ale’l-hayyü’l-kerîm cerâ zâlik.
Ve hurrire fi’l-yevmi’s-sâdis ve’l-işrîn min-Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene isnâ ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: İbrahim Efendi b. el-kādî, Ahmed Efendi el-imâm, es-Seyyid Mustafa Çelebi b. ( ), Hüseyin Çelebi b. Hasan, Ağazâde Mustafa Çelebi, Ali b. Halil, Ali Çelebi b. Ahmed, Mustafa Beşe b. Yusuf, Yusuf Beşe b. Abdullah, Hamza Beşe b. Bilal, Ebûbekir b. Mehmed, Mehmed Beşe b. Musli, Pir Halil Çelebi, Şaban Çelebi b. Ömer, Hasan Çelebi b. Abdullah, Mehmed Çelebi b. Hüseyin
|