İstanbul Mahkemesi 10 Numaralı Sicil (H. 1072-1073 / M. 1661-1663) cilt: 51, sayfa: 367 Hüküm no: 368 Orijinal metin no: [46b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Emine bt. Abdülgaffar’ın Abdünnebi ile bin akçe mehr-i mü’eccel ile evlendiği
Yemîn.
Mahmiye-i İstanbul’da Esirci Kemâl mahallesinde sâkin iken vefât eden Abdünnebi nâm kimesnenin zevce-i metrûkesi Emine bt. Abdülgaffar’dan gayri zâhirde vâris-i ma‘rûfu olmayıp muhallefātının selâse-i erbâ‘ı cânib-i Beytü’l-mâle â’id olduğu şer‘an zâhir oldukdan sonra işbu râfi‘tü’l-kitâb mezbûre Emine Hatun meclis-i şer‘-i hatîrde mahmiye-i mezbûrede hâlâ Beytü’l-mâl-i âmme emîni olmağla müteveffâ-yı mezbûrun cümle metrûkâtına vâzı‘u’l-yed olan İsmail Ağa b. ( ) mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûr vefâtından bir sene mukaddem beni kendi nefsine bin akçe mehr-i müeccel üzerine tezevvüc ve kabûl ve ben dahi nefsimi ber-minvâl-i muharrer merkūma tezvîc edip zevcim odukdan sonra mihrim olan meblağ-ı mezbûr bin akçeyi bana kable’l-edâ fevt olup cümle metrûkâtına emîn-i mezbûr vaz‘-ı yed eylemişdir suâl olunup mehrim olan meblağ-ı mezbûru ve rub‘ hisse-i şer‘iyem metrûkâtından alıverilmek taleb ederim dedikde gıbbe’s-suâl emîn-i mezbûr İsmail Aga cevâbında müteveffâ-yı mezbûrun mülhakātına vaz‘-ı yed eylediğini ve müdde‘iyye-i mezbûrenin zevci olduğunu ikrâr lâkin kadr-ı mehri bin akçe olduğunu inkâr edicek müdde‘iyye-i mezkûreden müdde‘âsını mübeyyin beyyine taleb olundukda udûl-i ahrâr-i ricâl-i Müslimînden olup mahmiye-i mezbûrede Sarrâc İshak mahallesinde Mehmed b. Hanefî ve Mustafa Beşe b. Abdullah nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-vâki‘ müteveffâ-yı mezbûr Abdünnebi vefâtından bir sene mukaddem müdde‘iyye-i mezbûre Emine’yi bizim huzûrumuzda bin akçe mehr-i müeccel üzerine kendi nefsine tecevvüc ve müdde‘iyye-i mezbûre dahi nefsini mezbûra ber-minvâl-i muharrer tezvîc eyledi biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde gıbbe ri‘âyet-i şerâ’iti’’l-kabûl şehâdetleri makbûle oldukdan sonra mehr-i mezbûru küllen veyâ ba‘zan ahz u istifâ veyâ hîbe veyâ turûk-ı şer‘iyeden bir tarîk ile zevci müteveffâ-yı mezbûrun zimmetini ibrâ ve ıskāt etmediğine yemîn teklîf olundukda ol dahi alâ-vefki’l-mesûl halfü billâhi te‘âlâ etmeğin mûcebince ba‘de’l-hükm mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fî 15 Ramazani’l-mübârek li-sene isnâ ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Abdi b. Hüseyin, Mustafa b. İsa, Rasûl b. Rıdvan, Mehmed b. Ramazan, Veli b. Mahmud, Hasan b. Mustafa.
|