.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 10 Numaralı Sicil (H. 1072-1073 / M. 1661-1663)
cilt: 51, sayfa: 788
Hüküm no: 957
Orijinal metin no: [128a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ahmed Ağa b. Abdülkerim’in Üsküdar’da bina ettiği muallimhaneyi vakfedip Mehmed Ağa b. Ali’yi mütevelli tayin ettiği vakfiyesi

Mâ udrice fîh ve udmice min-metâvihî min-te’sîsi asli’l-vakf ve’ş-şurût ve tebyîni masarıfihî ale’n-nemati’l-mebsût vaka‘a küllühû ledeyye ve cerâ cemî‘uhû beyne yedeyye ve innî hakemtü bi’s-sıhhati ve’l-lüzûmi fi’l-husûs ve’l-umûm âlimen bi-mevâzi‘i’l-hilâfi’l-vâki‘ beyne’l-eslâf murâ‘iyen limâ tetecessemü murâ‘atühû fî’l-hükmi bi-lüzûmi’l-evkāf

Nemekahü’l-fakīru ileyh sübhânehû

Mehmed b. Ahmed el-müvellâ-hilâfetenten bi-medîneti

Kostantıniyyeti’l-mahmiye

-Gufire lehümâ-

Bi’smillâhi’rrahmâni’rrahîm

Hamd-i nâ-mahdûd ve şükr-i nâ-ma‘dûd ol mâlikü’l-mülk ve’l-melekût Rabbü’l-izzeti ve’l-ceberût râzık-ı mahlûk-ı dû-cihân kâşif-i rümûzü’r-rahman alleme’l-Kur’ân bahşende-i künûz-ı halkü’l-insan allemehû’l-beyân dergâh-ı azamet-penâhına ref‘ olunur ki kâffe-i kâinâtı nizâm-ı bedî‘ üzere ibdâ‘ ve âmme-i masnû‘âtı üslûb-ı menî‘ üzere ihtirâ‘ ve berâh-ı vücûdu tertîb-i fâik üzere temhîd ve me‘âric-i feyz-i vücûdu nemt-i râbıta üzere ibdâ‘ ve imlâ ve ahsen-i takvîm üzere ihtirâ‘ ve inşâ edip sahib-i akl-ı selîme mekteb-i tekvînde esmâyı ta‘lîm edip nazm-ı kerîm “Hel yestevi’llezîne ya‘lemûnu ve’llezîne ya‘lemûn” misdâkınca merâtib-i erbâb-ı ulûm-ı sâirînden a‘lâ eyledi ve sad hezâr dürer-i salât ve selâm-ı hüceste-nizâm ol medîne-i ilm ve hilm ve temkîn ve gencîne-i vahy-i Rabbi’l-âlemîn pîşvâ-yı ısâbe-i evliyâ ve muktedâ-yı cemâ‘at-i âsfiyâ Ebulkasım Muhammed Mustafa aleyhi mine’s-salavât mâ-hüve’l-asfâ ve’l-evfâ hazretlerinin zevce-i raziyye-i hayyire-i hatîrlerine nisâr olunur ki sâlik-i râh-ı hidâyet olan sahib-i himmet-i âlî nehmeti makāsıd-ı a‘mâline îsâl ile hoş-hâl ve müreffehü’l-bal eyledi ve dürer-i rahmet-i ilâhî ve gurer-i mağfiret-i nâ-mütenâhî zümre-i âl ve ashâb ve fırka-i esdıkā ve ehibbâsı üzerine olsun ki her biri tarîk-i hakka bâdî ve sebîl-i tevfika münâdî olup mu‘allim-i ulûm-ı dîn ve vâlî-i livâ-i fazl-ı yakīn olmuşlardır -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în ve ale’t-tâbi‘în lehüm bi-ihsânin ilâ yevmi’d-dîn- ve ba‘d erbâb-ı elbâba rûşen ve zâhir ve ashâb-ı âdâba ıyân ve bâhirdir ki bu cihân-ı gaddârın mâlı, câhı bî-karâr ve dünyâ-yı nâ-pâydârın taht u tâcı müste‘âr ve bî-istikrâr olmağla bu hayme-i rûzgâr bî-karâr nice firâra mecâl muhâl ve bâkiye-i iktidâr mümteni‘ü’l-ihtimâldir “Velev kâneti’d-dünyâ tedûmu li-vâhidin le-kâne Resûlullâhi fîhâ muhalleden” pes lâ-cerem âkıl ve kâmil gāfil ve kâhil olmayıp zamân-ı âkibetde âfiyet mülâhaza etmekle ba‘de fenâ’i’l-cism müsebbib-i bekā’i ism olacak amel-i sâliha sarf-ı kudret ve bezl-i cehd-i tâkat eyleyip ed-dünyâ mezrâ‘atü’l-âhire misdâkınca mezrâ‘a-i dünyâda tohum-ı hayrâtı zirâat ve bezr-i hasenâtı harâset etmek gerekdir imdi sadakāt-ı câriye ekmel-i envâ‘-i hayrât ve ecell-i esnâf-ı hasenât idiği “izâ mâte Benî Âdem inkata‘a ameluhû illâ an-selâsin ilmin yüntefe‘u bihî ve veledin sâlihin yed‘û lehû ve sadakatin câriyetin” elâ ve hüve’l-vakf hadîs-i şerîfi ile sâbitdir Bu mesel-i pür-savâba sâlik ve şâri‘ ve nehc-i müstetâba zâhib ve mütesâri‘ olan iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim muhtâru ashâbi’l-meâli ve mekârim Ahmed Ağa b. Abdülkerim meclis-i şer‘-i şerîf-i enver ve mahfil-i dîn-i münîf-i ezherde vakf-ı celîl-i âti’t-tafsîle li-ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği zahru’l-akrân Mehmed Ağa b. Ali mahzarında ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î edip mahrûse-i Üsküdar mahallâtından ( ) mahallede vâki‘ [128b] etrâf-ı erba‘ası ( ) ile mahdûd mevzi‘de mukaddemâ iştirâ ve temlîk eylediğim arsa-i memlûke üzerinde mübtedîlere ta‘lîm-i Kur’ân-ı azîmü’ş-şân için mekteb ta‘bîr olunur behcet ve nihâle-i sehbâya bir mu‘allimhâne binâ edip evlâd-ı ekbâr ve ehl-i îmâna, etfâl-i marzıyü’l-hısâl-i Müslimînden âşinâ-bîgâne ağniyâ ve fukarâ ve eytâmına tilâvet-i Kur’ân-ı azîm ve furkān-ı kerîm ve sâir vâcibât-ı dîn-i lâzımü’t-ta‘zîm ve nahiv, sarf ve ta‘lîm-i hatt-ı müstehabü’t-ta‘allüm ve ta‘lîm ve sıbyâna ikrâ ve ifâdesi lâzım ve mu‘tâd olan edebiyâtı tefhîm için vakf-ı tesbîl ve tarîk-i şer‘î üzere mütevellî-i mezbûra li-ecli’t-tescîl teslîm etdiğimden sonra zikrolunan mu‘allimhâneye muttasıl ve mülâsık iki bâb tahtânî ve fevkānî odalar ve sebîlhâne üzerinde sebîlci için bir bâb oda binâ eyleyip vakf-ı habs eyledim ve mârrü’z-zikr mu‘allimhâne hareminde âb-ı kevser-nişân verir delv-resen ile mükemmel bir câh-ı dil-sitân hazır edip ebnâ-i sebîl-i ehl-i îmândan ve sükkân-ı mahalle ve ehl-i büldândan olan fukarâ ve ağniyâya ibâha ve vakf edip ve e‘azz-i emvâlimden dahi iki bin beş yüz esedî guruş ki te’kîdü’l-asl nısfı bin iki yüz elli guruş olur ifrâz ve sâir emvâlimden mümtâz edip hasbeten lillâhi te‘âlâ vakf-ı habs edip şöyle şart eyledim ki mezbûr Mehmed yevmî beş akçe ile mütevellî olup meblağ-ı mezbûru vech-i şer‘î üzere her onu on bir bir pul hesâbı üzere devr-i şer‘î ile istirbâh ve istiğlâl edip ashâb-ı düyûndan cevâhir rehn-i kavî ve kefîl-i melî alınıp yâhud muktezâ-i hâle göre rey‘i olmadıkça verilmeye ve hâsıl olan rey‘ ve nemâdan ve vechinde âsâr-ı salâh zâhir ulûm-ı ta‘lîmde mâhir kimesne dahi câ’i’z-zikr mu‘allimhânede mu‘allim olup mu‘allimhâneye muttasıl olan iki bâb odalarda ıyâli ile sâkin olduğundan mâ‘adâ yevmî on beş akçe vazîfeye mutasarrıf ola ve mu‘allim olanlar her gün vakt-i subhda Yâsin-i şerîf ve ba‘de’z-zuhr Âmene’r-rasûl ve üç İhlâs-ı şerîf ve ba‘de’l-asr sûretü’n-Neb’e tilâvet edip sevâbını rûhuma ihdâ eyleyip yevmî beş akçeye mutasarrıf ola ve bir sâlih ve müttakī kimesne halîfe olup yevmî dört akçeye mutasarrıf ola ve mu‘allimhânede ta‘lîm üzere olan sıbyâna külle yevm on fodula verile ve sakā’î-i mârrü’l-beyânda azbü’l-lisân bir kimesne sâkī olup yevmî dört akçe ile zikrolunan sebîlhâne üzerinde olan odaya mutasarrıf ola ve her sene-i mübârekede îd-i fıtr geldikde mu‘allim ve halîfe ve sâkīden her birine ikişer yüz akçe ve ta‘lîm üzere olup vusûlü sene-i kâmileye bâliğ olan sıbyânın mecmû‘una senede iki bin akçe kapama-bahâ verile ve zemherîrde zikrolunan mu‘allimhâne için beş yüz akçe kömür-bahâ ve üç yüz akçe hasır-bahâ verile ve vakf-ı mezbûra imâm-ı Sultan olanlar yevmî dört akçe ile nâzır olalar ve mukdim ve perhizkâr kimesne câbî olup yevmî iki buçuk akçeye mutasarrıf ola ve ilm-i hesâbda mâhir bir kimesne kâtib olup yevmî bir buçuk vazîfeye mutasarrıf ola ve mu‘allim ve sâkīye meşrût ola ve odaların imâret, meremmetini meblağ-ı mezbûrun nemâsı ile edeler ve vakf-ı mezbûra Kabasakal mahallesi imâmı ve vâ‘iz ve ders-i âm ve dârü’l-kurrâ şeyhi hasbî nâzır olalar ve mürûr-ı eyyâmla icrâ-yı şerâyit-i mezkûre müte‘azzir olursa mecmû‘-ı nemâ ve rıbh ve vakf mutlak fukarâ-i Müslimîne sarf oluna deyü akār-ı mezbûru ve meblağ-ı mezkûru teslîm eyleyip ol dahi vakfiyet üzere yedimden kabz ve altı ay mütevellîler evkāfda tasarruf eyledikleri gibi yevmî beş akçe hesâbı üzere [129a] dokuz yüz akçe kabz eyledi deyü vâkıf-ı müzevvir sâk-ı mesâkk-ı kelâmını halhâl-i ihtitâm ile pür-zîver kıldıkda mütevellî-i mezbûr cümle-i kelâmında bi’l-muvâcehe tasdîk ve bi’l-müşâfehe tahkīk edip tarafeynin tasâduk [ve] tevâfukları tamam ve cânibeynin kelâmı bu makāmda encâm buldukda vâkıf-ı ârif kelâmını semt-i âhara tarf olup ber-vech-i me’lûf ve meşrû‘ ve da‘vâ-yı istirdâda şürû‘ edip mürûr-ı a‘vâm ve dühûr ve kürür-ı eyyâm ve şuhûr ile evkāf-ı mezbûrenin galatına kusûr ve akār nükūduna fütûr gelmek ihtimâli karîb olup ve İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı akdem Sultan -ı serîr-i ictihâd hüccetü’l-hak alâ-kâffetü’l-ibâd Ebû Hanife Numan b. Sâbit el-Kûfî cüziye bi’l-hayr ve kûfiye hazretleri katında zikrolunan akār-ı mârrü’l-evsâfın kavl-i esahh üzere vakfiyeti sahîh idiği ma‘lûmum olup lâkin menzile-i âriyetde olmağla sıhhat-ı lüzûm ile ittisâfı ma‘dûm idiği dahi meczûmum olup ve nükūd kısmının vakfiyeti eimme-i selâse-i nehârîr aleyhim rahmeti’l-ganiyyi’l-kadîr hazretleri kat‘a tecvîz buyurmadıklarına bunlara mebniye olan şurût ve kuyûd ki ta‘yîn-i mesârif ve tebyîn-i vezâ’if bu cümledendir cümlesinin vakfiyetlerinden rücû‘ ve istirdâda şürû‘ eyledim mütevellî-i mesfûr evkāf-ı mezbûreyi bana teslîm etmesin taleb ederim deyü da‘vâ etdikde mütevellî-i mezbûr -e‘ânehu’llâhu’l-meliki’ş-şekûr- mütenebbih ve cevâb-ı bâ-savâba müteveccih olup vakf ve akār İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı efhâm hazretleri katında vâkıf-ı müşârün-ileyh takrîr etdiği vech üzere lüzûmdan ârî idiği müte‘ayyindir lâkin kibâr-ı eimme-i Hanefîyye’den tilmiz-i evvel ve imâm-ı sânî Ebû Yusuf, Yakub b. İbrahim en-Numânî hazretleri katında vâkıf mücerred vakaftü demekle ba‘de’t-teslîm ile’l-mütevellî sahîh ve lâzım olup ve nükūd kısmının vakfiyeti eğerçi eimme-i selâse-i izâm -aleyhim rahmeti’l-ganiyyi’l-allâm- hazerât-ı âliyâtı tecvîz buyurmadıkları husûs ma‘rûf ve meşhûrdur lâkin Hazret-i İmâm Züfer -tayyeba’llâhu madcahahû bi’l-miski’l-ezfer-den -dâric-i medâric rahimehû Bârî- Muhammed b. Abdullah el-Ensârî rivâyeti üzere vakf-ı nükūd sahîh, câiz ve fî zamâninâ husûs-ı vakf-ı nükūda fetvâ-yı şeyhülislâm ve emr-i sultanî kavl-i mezbûr ile amel üzere olmağın imâm-ı mezbûr kavl-i mebrûru ile sıhhat-i vakf-ı nükūda hükmeden hâkim ecr-i cezîle kâbız olur ve ahz etdiğim vazîfe-i mezkûrem mûceb-i şarti’l-vâkıf hakk-ı sarîhimdir deyü cümlesini redden imtinâ‘ etmekle beynlerinde nizâ‘ tezâyüd ve irtifâ‘da olmağın sadr-ı kitâb-ı hûrşîd-meâbda tevkī‘-i refi‘ ve hatt [ve] hâtem-i refî‘i vâki‘ olan hâkim-i hâsim hazretleri huzûr-ı şerîflerinde müterâfi‘ân ve fasl [ü] hasma tâlibân olduklarında ol hâkim-i hayr ve habîr sehhelallâhu aleyhi külle asîr cânibeynin delîlinde teemmül ve taraf-ı mütevellîde rüchân-ı celîl müşâhede edip zikrolunan akārın vakfiyetinin sıhhat lüzûmuna imâm-ı müşârün-ileyh Ebû Yusuf mezheb-i şerîfleri üzere hükm ve nükūd-ı mezbûrun vakfiyetinin imâm-ı cennet-makarr [129b] Hazret-i İmâm Züfer kavli üzere sıhhatine hükmetdikden sonra vâkıf-ı ârif-i kesîrü’l-ma‘ârif bu yüzden merâmına necâh ve bu vechile murâdına fevz ve felâh bulucak semt-i âhara sâlik olup sıhhat-i vakf-ı nükūda hükm çünkü bu minvâl üzere cârîdir lâkin mutlaka vakf yine İmâm Züfer kavl-i şerîfi üzere lüzûmdan ârîdir vakf-ı nükūdunda asıl maksûd lüzûm idiği hod sıgār ve kibâr katında maktû‘ ve meczûm pes zamandan halâsın zıd? pes asl-ı mal-ı menkūdu bana teslîm gāyet mültemesdir deyü tekrar istirdâd edecek mütevellî-i sühân-sâz cevâba şitâbla âğâz edip hükm-i hâkim-i ârif mahâll-i ictihâda müsârif olsa ol hükm nâfiz ve mübrem ve bi’l-icmâ‘ makbûl ve müsellem olup sâir hükkâma hükmü lâzım ve âmme-i vülât-ı âlî makāma tenfîz ve imzâsı emr-i mütehattim olup mâ nahnü fîhîde çünkü sıhhat-i vakf-ı nükūd İmâm Züfer kavl-i şerîfi üzere cârîdir sıhhat bi’l-ümerâ sâir eimmenin mezheb-güzînlerine sârîdir asl-ı vakfda sıhhat mukarrer olucak İmâm Ebû Yusuf katında hod sıhhat-i vakfa izin lâzımdır deyü nizâ‘ edip tekrar mürâfa‘a olduklarında hâkim-i müşârün-ileyh lâ-zâle müşârün-ileyh ol imâm-ı celîlü’ş-şân ve celiyyü’l-bürhân re’y-i reşîd ve mezheb-i sedîdleri üzere vakf-ı nükūdun dahi lüzûmuna hüküm buyurmağla hükm-i sâbıklarını ihkâm ve kazâ-i lâhıklarını itmâm buyurmağın evkāf-ı mezbûre vakf-ı sahîh ve lâzım olup min-ba‘d nakz [ve] nakīzına mecâl muhâl ve ibtâl [ve] ihlâl mümteni‘ü’l-ihtimâl oldu. Fe men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’l-lezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyü’l-kerîm cerâ zâlik ve hurrire

Fi’l-yevmi’l-hâdî ve’l-işrîn min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene isneteyn ve seb‘în ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Efdalü efazıli müderrisîni’l-kirâm Ahmed Efendi b. Mehmed eş-Şâmî, Şeyh Ahmed Efendi b. Ali, Şeyh Abdülvehhab Efendi b. Şeyh Abdurrahman, Umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim Ahmed Ağa ser-bevvâbân-ı Dergâh-ı âlî, Umdetü’s-sâlikîn Şeyh Mehmed Efendi b. Şeyh Ali, Mefharu’l-eimme Mehmed Efendi el-imâm, Üveys Efendi b. Hasan, Mustafa Ağa b. Mehmed, Mustafa Çelebi b. Muhyiddin, Mehmed Ağa b. Mahmud ser-muhzırân.