.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 12 Numaralı Sicil (H. 1073-1074/M. 1663-1664)
cilt: 16, sayfa: 770
Hüküm no: 1044
Orijinal metin no: [105a-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ahmed Efendi b. Hüdâverdi ’nin bazı mülklerini vakf ettiği

Hamd-i mevfûr ve şükr-i nâ-mahsûr ol hâlik-ı kevn[-ü] mekân ve râzık-ı ins ü cân olan zât-ı bî- çün cenâbına mu‘ayyen ve mahsûrdur ki nev‘-i insânı ketm-i âdemden vücûda getirip işbu ahsen-i takvîmde îcâd ve ihtirâ‘ ve bu üslûb-ı bedî‘de ibdâ‘ eyledi. Fe-sübhânallâh hîne temşûne ve hîne tusbihûn ve lehü’l-hamd fi’s-semâvâti ve’l-ardı ve aşiyyen ve hîne tuzhirûn ve hüvallâhü fi’s-semâvâti ve fi’l-ardı ya‘lemü sırraküm ve cehreküm ve ya‘lemü mâ yeksibûn. Ve salâvât-ı vâsılât-ı muttasılât ol seyyid-i kâ’inât hâce-i arasât hülâsa-i mevcûdât tûtî-ı kafes vahy-i Rabbânî meyve-i şecere-i bağ-ı sırr-ı sübhânî serdâr-ı misâfir-i serhadd-i beyâbân sübhânellezî esrâ bi abdihî leylen mine’l-mescidi’l-harâm ile’l-mescidi’l-aksâ’llezî ve serdâr-ı mahrem-saray li me‘âllâhi’l-lezî nezzele fî şe’nihî ve mâ yentıku ani’l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ sultân-ı enbiyâ habîb-i Hudâ resûl-i kibriyâ Muhammed Mustafa aleyhi’s-salâvâti mâ hüve’l-evfâ hazretlerinin merkad-i münevver ve meşhed-i mu‘attarlarına îsâr ve nisâr kılınır ki âmme-i ibâdı sırât-ı müstakīme hâdî ve kâffe-i mü’minîni dâr-ı ni‘am-ı Hazret-i vâcibü’l-vücûda münâdî idi. Ve âl ve ashâb ve mücâviri üzerlerine olsun ki her biri muktedâ-yı dîn ve müeyyed-i şer‘-i mübîn idiler -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în- ammâ ba‘d her âkil-i lebîb ve edîbe lâzım ve mütehattimdir ki ed-dünyâ mezra‘atü’l-âhire mısdâkınca işbu geştzâr-ı dünyâda bezr-i a‘mâl-i hasenâtı zer‘ ve mâ tukaddimû li enfüsiküm min hayrin tecidûhu ındillâhi mazmûn-ı şerîfi üzre yevm-i mî‘âdı için iddihâr-ı zevâidden binâ’en zâlik mahrûse-i Kostantıniyye mahallâtından Tercüman Yunus mahallesinde sâkin işbu sâhibü’l-hayrât ve tâlibü’l-meberrât Ahmed Efendi b. Hüdâverdi vaktâ ki bu dâr-ı dünyâ bî-sebât ve bî-karâr olup na‘îm-i zıll-ı zâil ve mukīm-i dayf u râhil ferahı ile kerahı tev’emân ve safâsı ile cefâsı hem-inân dirheminin âharı hem dinarının âharı nâr olduğuna câzim yevme tecidû küllü nefsin mâ amilet min hayrin muhzaran ma‘nâ-yı latîfi, ve izâ mâte ibnü Âdem inkata‘a anhu amelühû illâ an selâsin ilmin yüntefe‘u-bihî ve veledin sâlihin yed‘û-lehû ve sadâkatin câriyetin hadîs-i şerîfi üzre kendinin yevm-i cezâda nâr-ı cahîmden hâlasına sebeb-i fevz ve necât olacak bir amele âzim olduğu hâlde mahfil-i kazâda vakf-ı âti’l-beyâna li ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği umdetü’l-vâ‘izîn eş-Şeyh İvaz Efendi mahzarında bi’t-tav‘i’s-sâf ikrâr ve i‘tirâf edip mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafı Medîne-i Münevvere -alâ münevverihâ tahiyyetün mükerrere- vakfı ve iki tarafı Sâliha Hâtun mülküne ve bir tarafı tarîk-i âma müntehî dört bâb tahtânî odalar ve zikr olunan odalarda müşterek olmak üzre iki bi’r-i mâ ve muhavvatayı ve zikr olunan odalara mürûr eden tarîk-i hâssı müştemil menzilimi ve Derviş Ali mahallesinde vâki‘ iki tarafı kendi âhar mülküme ve bir tarafı yine ba‘zan kendi âhar mülküme ve ba‘zan Kurt Ağa veresesi mülklerine ve bir tarafı tarîk-i âma müntehî fevkānî bir bâb tahtânî bir bâb odaları ve muhavvatayı müştemil mülk menzilimi ve yine zikr olunan Derviş Ali mahallesinde vâki‘ bir tarafı kendi âhar mülküme ve bir tarafı Saraylı Nevzuhur Hâtun bt. Abdullah mülküne ve bir tarafı sarrâc Mehmed Çelebi vakfına ve bir tarafı tarîk-i âm ile mahdûd olup iki bâb fevkānî odaları ve arzen bir zirâ‘ ve tûlen yirmi iki zirâ‘ damlalığı müştemil olan mülk menzilimi cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ve âmme-i hukūk ve merâfıkı ile vakf-ı sahîh-i mü’ebbed ve haps-i sarîh-i muhalled ile vakf ve haps edip şöyle şart ve ta‘yîn eyledim ki menâzil-i mezbûre icâre-i mu‘accele ve müeccele ile îcâr olunup bi fazlillâhi te‘âlâ hâsıla olan ücretine mâdemki libâs-ı hayâtı lâbis ve server-i âfiyetde câlis olan ben mutasarrıf olup vakf-ı mezbûra mütevellî olam. Vaktâ ki gûş-ı cânım, yâ eyyetühe’n-nefsü’l-mutma’inne irci‘î ilâ Rabbiki râdıyeten marziyye nidâsını gûş-ı dost sâkī ecelden şarâb-ı mevti nûş etmekle girîbân-ı hayâtım çâk ve çeşm-i cihân-ı bünyâmın menzilgehi zîr-i hâk oldukda galle-i vakf-ı mezbûrdan yevmî bir akçe vâlidem Şahbaz bt. Abdullah’a verile ve bir akçe dahi müdebberem Mülâyim bt. Abdullah’a verile ve bâkī kalan rub‘ ve galle bi eyyi vechin kâne evlâdımın zükûru ve inâsı beyninde ale’s-seviyye kısmet oluna ve içlerinden fevt olanın hissesine evlâdı olursa ol mutasarrıf ola, eğer evlâdı olmazsa hayâtda olanlar mutasarrıf olalar derece-i ûlâ derece-i sâniyye ve derece-i sâlise derece-i râbi‘a ashâbını ketebe ve ketebe ile’l-inkırâz hüccet etmeye mezbûretân Şahbaz ve Mülâyim’den her birinin fevtinden sonra mutasarrıfe oldukları yevmî birer akçe vazîfelerine şart-ı sâbık üzre evlâdım mutasarrıf olalar ve aslah evlâdım vakf-ı mezbûra mütevellî olup hissesinden fazla yevmî bir akçe vazîfe-i tevliyyete mutasarrıf ola, ba‘de inkırâzi’l-evlâd iyâzen bi hâlikı’l-ibâd mârrü’z-zikr Tercüman Yunus mahallesinde vâki‘ merhûm el-Hâc Hüseyin binâ eylediği mescid ve mu‘allimhânede mütevellî olan kimesne buna dahi mütevellî olup vazîfe-i tevliyyet bir akçeye mutasarrıf ola ücret-i müeccele vakf-ı mezbûr mütevellî yediyle cem‘ olup zikr olunan mu‘allimhânede ta‘allüm-i Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân eden on nefer sıbyân fukarâsına eyyâm-ı şitâda kaftan iştirâ ve iksâ oluna ve menâzil-i mezbûrenin bi lutfihî te‘âlâ mu‘accelelerinden hâsıla olan galle yed-i mütevellî ile altına tebdîl olunup ba‘dehû onu on bir buçuk hesâbı üzre rehn-i kavî ve kefîl-i melî yâhud ikisinden biriyle iktifâ ve her sene devr-i şer‘î ile istirbâh ve istiğlâl olunup hâsıla olan galleden îd-i fıtırda zikr olunan mu‘âllimhânede ta‘allüm-i Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân eden on nefer sıbyân fukarâsına kaftan iştirâ olunup iksâ oluna ve her sene rûz-ı Hızır geldikde galle-i vakf mezbûrdan üç yüz akçe ifrâz olunup yed-i mütevellî ile bir kuzu ve sâir levâzım-ı ekl iştirâ olunup bir mahall-i ferâh-fezâda zikr olunan mu‘allimhânede ta‘allüm eden sıbyân müctemi‘ olup ba‘de’l-ekl rûhum için du‘â edeler ve ahâlî-i mahalleteyn-i mezbûreteyn ve vakf-ı mezbûra hasbî nâzır olup her sene başında mütevellî-i vakf-ı mezbûrân muhâsebesini ma‘rifet-i şer‘le göreler [105b] eğer hıyâneti zuhûr ederse yerine nüzzâr ma‘rifeti ile hâkimü’l-vakt olan mahalleteyn-i mezbûreteynden bir sâlih mütedeyyin adamı mütevellî edeler, andan dahi hıyâneti zâhir olursa kezâlik hâkimü’l-vakt nüzzâr ma‘rifeti ile yine mahalleteyn-i mezbûreteynden bir müstakīm ve mütedeyyin kimesneyi mütevellî ede ve vakf-ı mezbûrun tebdîl ve tağyîri ve taklîl ve teksîri merreten ba‘de uhrâ hayâtda oldukça yedimde ola ve mesârıf-i mezbûreden fazla kalırsa zikr olunan mescide müezzin olana yevmî bir akçe verilip ve vakf-ı mezbûra nâzır olana ve fazla-i mezbûreden bir akçe dahi mescid-i mezbûrda imâm olanlara verile ol dahi mukābelesinde rûhum için günde üç İhlâs-ı şerîf tilâvet ede ve mesârif-i mârrü’l-beyândan bâkī kalan galle icâre-i mu‘acceleye zam olunup istirbâh ve istiğlâl oluna ve bi emrillâhi’l-mukadder şurût-ı mezbûreyi icrâ müte‘azzir olursa galle-i vakf-ı mezbûr mutlakā fukarâ-i müslimîne sarf oluna ve menâzil-i mezbûreyi mütevellî-i merkūma teslîm eyledim, ol dahi vakıf olmak üzre kabz ve mütevellîler sâir evkāfda tasarrufları gibi tasarruf eyledi deyû ta‘yîn-i şurût ve tertîb-i kuyûd eyledikde. vâkıf-ı mezbûr ikrâr-ı meşrûhunda mütevellî-i mezbûr İvaz Efendi bi’l-müşâfehe tasdîk eyledikden sonra vâkıf-ı mezbûr Ahmed Efendi inân-ı kelâmını semt-i vifâkdan taraf-ı şikāka atf edip vakf-ı akār sultân-ı eimme-i kibâr olan İmâm-ı A‘zam efdalü müctehid a‘lemü evvel-i imâm Ebû Hanîfe el-Kûfî -cûziye hayre’l-cezâ ve kûfiye- mezheb-i şerîfi üzre gayr-ı lâzım olup ve İmâm Muhammed hazretleri katında vâkıf menfa‘at-i vakfı nefsine şart etmekle vakf-ı mezbûr bâtıl olmağın ber vech-i meşrûh menâzil-i mezbûrenin vakfiyetinden rücû‘ eyledim, ke’l-evvel mülküme red olunmak matlûbumdur dedikde mütevellî-i mezbûr dahi eğerçi hâl bast olunan minvâl üzredir lâkin İmâm-ı efdal Şeyh-i sânî ve tilmîz-i evvel Ebû Yusuf hazretleri katında vâkıf mücerred vakaftü demekle vakıf sahîh ve lâzım olur deyû red ve teslîmden imtinâ‘ edip hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü me’âb hazretlerine müterâfi‘ân ve fasl u hasma tâlibân olduklarından hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağallâhu ni‘amehû aleyh- hazretleri ba‘de’l-fikr ve’t-te’emmül cânib-i vakfı evlâ ve ındellâh bâ‘is-i icrâ olmağa ahrâ görmeğin, alâ kavli men yerâhü mine’l-eimmeti’l-müctehidîn vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuna ba‘de’l-hükmi’ş-şer‘î vakf-ı mezbûr vakf-ı sahîh ve lâzım olup fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfi ale’l[-hayyi’l-]cevâdi’l-kerîm. Tahrîren fî gurreti şehri Rebî‘ilâhir li sene erba‘a ve seb‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-vâ‘izîn Ahmed Efendi eş-şehîr bi Çavuşzâde, Ahmed Efendi b. Yusuf el-İmâm, Abdülfettah Efendi b. Mustafa el-İmâm, Ahmed Efendi b. Ramazan el-imâm li câmi‘-i Kefeli, Sâlih Efendi el-İmâm, Hasan Efendi b. ( ) el-hatîb, Ramazan b. Gāzi, Veli Hoca el-Müezzin, Mehmed Efendi el-İmâm, Ali Beşe b. Hasan, Ahmed Çelebi b. Derviş Mehmed, Mustafa Halîfe b. el-Hâc Süleyman ve gayruhüm.