İstanbul Mahkemesi 18 Numaralı Sicil (H. 1086-1087/M. 1675-1676) cilt: 18, sayfa: 128 Hüküm no: 76 Orijinal metin no: [19a-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Eyüp’ten Papadya’nın mirasının paylaşımı konusunda vârislerinin davasının on beş yıl geçmekle görülmemesi gerektiği
Medîne-i Ebâ Eyyûb-i Ensârî’ye tâbî‘ Aya Yorgi nâm karyede sâkin bundan akdem hâlike olan Papadya nâm nasrâniyenin sadrî oğlu Nikola’nın sulbî oğlu olmağla hâlike-i mezbûre Papadya’nın usûbet cihetinden hasren vârisi olan Nikite nâm dahi meclis-i şer‘de, hâlik-i mezbûre Papadya’nın li ebeveyn kız karındaşı olup karye-i mezbûrede sâkine iken bundan akdem hâlike olan sagīrenin verâseti sadriye kızı Zaharine nâm nasrâniyeye münhasıra olup ba‘dehâ mezbûre Zaharine dahi hâlike olup verâseti, sulbiye kızı mezbûre Kristoline’ye ve li ebeveyn kız karındaşı Pağone’ye ve li ebeveyn er karındaşı Anastas ve Angeli’ye münhasıra olup ba‘dehu mezbûr Anastas dahi hâlik olup verâseti sulbî oğlu Manol nâm zimmîye münhasıra olup ba‘dehâ mezbûr Angeli dahi hâlik verâseti li ebeveyn kız karındaşı mezbûre Pağone’ye ve li eb kız karındaşları Hristofi ve Efendori’ye ve li ebeveyn er karındaşı oğlu mezbûre Manol’e münhasıra olup ba‘dehu mezbûr Hristofi dahi helâk olup verâseti zevci Pervâne nâm zimmîye ve sadriye kızı Deralıca’ya? ve li ebeveyn ammi oğlu mezbûre Manol’e münhasıra olup ba‘dehu mezbûre Pervâne dahi hâlik olup verâseti sulbiye kızı mezbûr Deralıca’ya münhasıra olup ba‘dehâ mezbûre Deralıca dahi hâlike olup verâseti, vâlide-i hâlike-i mezbûre Hristoline’nin li ebeveyn ammiyesi mezbûre Pağone’ye münhasıra olduğu şer‘an sâbit oldukdan sonra hâlike-i mezbûre dahi Zaharine’nin terekesinden olup karye-i mezbûrede vâki‘ lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd bir kıt‘a menzile ve iki kıt‘a bağa vâzı‘atü’l-yed oldukları mütehakkik olan mezbûrât Pağone ve Hristofi ve Efendori’ye mahzarında üzerlerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip karye-i mezbûrede vâki‘ lede’l-ahâlî ve’l-cîrân hudûdu ma‘lûm bir kıt‘a menzile ve iki kıt‘a zât-ı eşcâr ve kürüm bahçe, hâliketân-ı mezbûretân Papadya ve Zaharine babalarından irsen intikāl etmekle nısfları mûrisem mezbûre Papadya’nın terekesinden olup irsen bana intikāl etmiş iken mezbûrât Pağone ve Hristofi ve Efendori’ye zikr olan menzil ve bağların ve cümlesi hâlike-i mezbûre Zaharine’nin terekesinden olmak üzre vaz‘-ı yed edip nısflarından benim tasarrufuma mâni‘ olurlar, hâlâ mezbûrât Pağone ve Hristofi ve Efendori’ye suâl olunup zikr olunan menzil ve bağların nısflarından benim tasarrufuma mâni‘a olmamak üzre tenbîh olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûrân Pağone ve Hristofi ve Efendori cevâblarında hâlike-i mezbûre Papadya zikr olunan menzil ve bağlardan hissesini terekeden ahz ve istîfâ edip bi tarîki’t-tehârüc mezbûre Zaharine ile sulh olup zikr olunan menzil ve bağların cümlesi mezbûre Zaharine’nin mülkü olduğundan mâ‘adâ müdde‘î-i mezbûr ve babası mezbûr Nikola altmış seneden beri karye-i mezbûrda bizim ile ve mûrisimiz mezbûrûn Deralıca ve Pervâne ve Angeli ve Yani ile bilâ-nizâ‘ sâkin olup zikr olunan menzil ve bağlara müte‘allika bir nesne da‘vâ etmeyip bilâ-özr-i şer‘î sükût etmişlerdi deyû deyicek gıbbe’s-suâl müdde‘î-i mezbûr ve babası mezbûr Nikola altmış seneden beri ve karye-i mezbûrede mezbûrât Pağone ve Hristofi ve Efendori ve mûrisleri hâlikûn-ı mezbûrûn ile bilâ-nizâ‘ sâkin olup zikr olunan menzil ve bağlara müte‘allika bir nesne da‘vâ etmeyip bilâ-özr-i şer‘î sükût ettiklerini ikrâr etmeğin mûcebince on beş sene mürûr eden mülk akār da‘vâsını bilâ-emr istimâ‘dan hükkâm-ı şer‘ memnû‘lar olup ve müdde‘î-i mezbûrun da‘vâ-yı mezbûresini istimâ‘ için emir dahi olmamağla, müdde‘î-i mezbûrun da‘vâ-yı mezbûresine bilâ-emr istimâ‘ olunmayıp, müdde‘î-i mezbûr ber vech-i muharrer mu‘ârazadan men‘ olunup mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’l-hâmis ve’l-ışrîn mine’l-Muharremi’l-harâm li sene seb‘a ve semânîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: İbrahim Çelebi b. Mehmed, Ebûbekir b. Hüseyin, Veli Beşe b. Mahmud, Osman Beşe b. Ömer, Mehmed Ağa kethüdâyü’l-muhzırân.
|