|
İstanbul Mahkemesi 18 Numaralı Sicil (H. 1086-1087/M. 1675-1676) cilt: 18, sayfa: 132 Hüküm no: 81 Orijinal metin no: [20a-2] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ayşe bt. Ali’nin Yenibahçe Karabaş mahallesindeki evini vakf ve İmam Hasan Efendi’yi mütevelli tayin ettiği
[Arapça] İşbu vesîka-i sahîha-i şer‘iyyede asl-ı vakıf ve vakfın şerâ’it ve zevâbıtına dâir yer alan husûslar benim tarafımdan görülmüştür eimme-i eşrâf beyninde cârî vakıf mes’elesindeki ihtilâfı da bilerek vakfın sıhhatine ve lüzûmuna umûmen ve husûsan hükm ettim. Ben fakīr, medîne-i Kostantıniyye müvellâsı Abdülkādir b. Kays’ım -ufiye anhümâ-. Elhamdü li veliyyihî ve’s-salâti alâ nebiyyihî ve sahbihî ecma‘în ammâ ba‘d, işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tastîrine sebeb ve dâ‘î oldur ki mahmiye-i İstanbul’da Yenibahçe kurbunda Karabaş mahallesi sâkinelerinden sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât Ayşe bt. Ali nâm hâtun meclis-i şer‘-i şerîf-i enver ve mahfil-i dîn-i münîf-i ezherde, vakf-ı âti’l-beyâna li ecli’t-tescîl ve li emri’l-itmâm ve’s-sebîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği İmâm Hasan Efendi b. Mustafa mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip vakf-ı âti’z-zikrin sudûruna değin yedimde mülküm ve hakkım olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd hâriciyye ve dâhiliyyeyi muhtevî olup ve dâhiliyyesinde fevkānî bir bâb oda ve bir kiler ve bir sofa ve tahtânî bir bâb oda ve bir mahtab ve zât-ı eşcâr hadîkayı ve hâriciyyesinde fevkānî bir bâb oda ve tahtında bir ahır ve müşterek su kuyusunu müştemil menzilimi, bi cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık vakf-ı sahîh-i şer‘î ve haps-i sarîh-i mer‘î ile vakf ve haps edip şöyle şart eyledim ki menzil-i mezbûrda hayâtda olduğumca kendim sâkine olam vefâtımdan sonra dâhiliyyesinde sadriye kızım Hatice bt. İbrahim ba‘de vefâtihâ zevci Şaban Çelebi ba‘de vefâtihî kızım mezbûre Hatice’nin ile’l-inkırâz evlâd ve evlâd-ı evlâdı dilerlerse her biri nevbetlerinde sâkin olalar, dilerlerse müşâhere îcâr edip gallesine mutasarrıf olalar ve hâriciyyesinde sadriye kızım Sâime ba‘de vefâtihâ ile’l-inkırâz evlâdı ve evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı ve ba‘de’l-inkırâz kızım Âsiye ve ba‘de vefâtihâ evlâdı ve evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâdı kezâlik dilerlerse her biri nevbetlerinde sâkin olalar, dilerlerse müsâhere îcâr edip gallesine mutasarrıf [olalar] ba‘de inkırâzi’l-kül menzil-i mezbûre Medîne-i Münevvere mütevellîsi yediyle icâr-ı mu‘accele ve müeccele [20b] ile îcâr olunup her sene hâsıla olan gallesi Medîne-i Münevvere fukarâsına irsâl ve îsâl oluna ve şart-ı mezkûreye ri‘âyet müte‘azzire olursa, galle-i menzil-i mezbûr mutlakā fukarâ-i müslimîne sarf oluna deyû ta‘yîn-i kuyûd ve tebyîn-i şurût edip menzil-i mezbûru mütevellî-i mezbûra teslîm ol dahi ba‘de’l-kabz ve’t-tesellüm, sâir mütevellîler evkāfda tasarruf ettikleri gibi tasarruf eylediler dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î vâkıfe-i mezkûre inân kelâmını semt-i âhara sarf kılıp, vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam katında sahîh olup lâkin lâzım olmaz husûsan vâkıf menfa‘at-i vakfı kendi nefsine şart eyleye. İmâm-ı Muhammed -aleyhi’r-rahme-katında bâtıl olup binâen alâ zâlik vakfımdan rücû‘ ve sâbıku’z-zikr menzili istirdâd ve mülküme idhâl murâd ederim, mütevellî-i mezbûr menzil-i mezbûru bana red ve teslîm eylesin deyû takrîr mâ fi’z-zamîr ettikde, mütevellî-i merkūm mütesaddî-i cevâb-ı bâ sevâb olup eğerçi İmâm-ı A‘zam katında vakf-ı akār gayri lâzımdır, ammâ İmâm Muhammed katında lüzûm sıhhatden münfek olmadığına ekser eimme-i Hanîfe câzimdir?. Husûsan İmâm-ı Ebû Yusuf katında vâkıf mücerred vakaftü demekle sıhhat ve lüzûm-ı vakf emr-i mütekarrirdir, vâkıf menfa‘at-i vakfı kendi nefsine şart ettiği sûretde butlân-ı vakf eğerçi kavl-i helâl idiği mukarrerdir, lâkin İmâm Ebû Yusuf bu takdîrce dahi sıhhat-i cevâz-ı vakfa zâhib olmak ile mâ aleyhi’l-fetvâ anların kavl-i şerîfleri idiği şemsden ezhârdır pesbu vakfa butlân gelmez ve bi vechin mine’l-vücûh sıhhat ve lüzûmuna nakz ve halel müterettip olmaz deyû redden imtinâ‘ ve sıhhat ve lüzûm-ı vakfa hükm-i şer‘î talebiyle hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü me’âb huzûrunda iltimâs-ı hasm-ı mâdde-i nizâ‘ edip müterâfi‘ân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağallâhu te‘alâ ni‘amehû aleyh-hazretleri dahi bu bâbda te’emmül ve i‘mâl-i fikr-i enîk ve im‘ân-ı nazar-ı dakīk buyurup, cânib-i sıhhat-i vakfı evlâ görmekle, âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eslâf alâ kavl-i men yerâhu mine’l-eimmeti’l-eşrâf evvelâ vakf-ı mezbûrun sıhhatine ve sâniyen lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î kılıp, ba‘de’l-yevm vakf-ı mezkûr bi’l-ittifâk sahîh ve lâzım ve devâm-ı te’bîdi müstelzim olup femen beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû fe-inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf-ı ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm, cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’l-hâmis ve’l-ışrîn mine’l-Muharremi’l-harâm li sene seb‘a ve semânîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: es-Seyyid Mehmed Efendi İmâm-ı mescid-i Müyesser, Ahmed Efendi İmâm-ı mescid-i Attâr Hoca, Nuh Ağa b. Benî Yusuf, el-Hâc Mehmed b. Hasan, el-Hâc Halil b. İbrahim, Mustafa Çelebi b. Mahmud, Mehmed Çelebi b. Hasan Efendi, Abdullah Çelebi b. Ramazan el-Müezzin, Süleyman Çelebi b. Ramazan, Ahmed b. Ömer, Ahmed b. Ömer.
|