.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 18 Numaralı Sicil (H. 1086-1087/M. 1675-1676)
cilt: 18, sayfa: 291
Hüküm no: 270
Orijinal metin no: [67a-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Merhum Mustafa Çelebi’nin vakfettiği evin, daha değerli başka bir mülk ev ile tebdil edildiği

Aşağıda bahsedilen husûsların tamâmı İstanbul kadısı Ahmed huzûrunda yazılmıştır. Cera’l-emrü’l-muharrerü fîhi küllen alâ mâ yahtevî tayyi’s-sahîfe ledâ Ahmed mecden fî kazâti bi İstanbul es‘ad fi’s-sahîfe ve vakkafe ibâdehi’l-vâkıfîn Elhamdü lillâhi’llezî ce‘ale fenâ’e fenâ’i’l-âlem ilâ bekā’ihî delîlen ve tasarrafe fî mülkihî keyfe mâ yürîdü tağyîren ve tahvîlen yemhû mâ yeşâ’ü ve yüsbitü mâ yeşâ’ü ve len tecide li sünnetillâhi tebdîlen ve vakkafe ibâdehü’l-vâkıfîn ve hedâhüm sebîlen ve sebbele-lehüm fi’l-cenneti aynen tüsemmâ selsebîlen ve’s-salâti ve’s-selâmü ale’n-nebiyyi’l-beşîri’n-nezîr ve’l-bedri’l-münîri’l-muzallel bi’l-gamâm yevmi’l-hecîr seyyidinâ Muhammedini’l-meb‘ûs bi’l-mu‘cizâti’s-sâti‘ati ve’l-âyâti’l-kāti‘at ve alâ âlihi’l-kirâm ve ashâbihi’l-izâm mâ yeştemmetü’d-defâtirü bi bükâi’l-aklâm ve üstuhkimetü’l-ahkâm bi ihkâmi’l-ahkâm ammâ ba‘d, işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîrine bâ‘is ve bâdî ve bu hitâb-ı mişgîn-nikābın tastîrine [67b] sebeb ve dâ‘î oldur ki Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye Kostantıniyye el-mahmiye -humyet ani’l-âfât ve’d-deniyye-mahallâtından Başçı Hacı Mahmud mahallesinde vâki‘ merhûm Mustafa Çelebi b. Ali nâm sâhibü’l-hayrın dokuz yüz doksan senesi Recebü’l-müreccebi’nin evâsıtı ile müverraha ve târih-i mezkûrda mahmiye-i mezbûre kadısı olan Mevlânâ Mehmed el-Bâkī Efendi b. Hüseyin’in imzâsı ile mümzât ve hatmi ile mahtûme vakfiye-i ma‘mûlün-bihâ ve ma‘mûlün-aleyhâsı nâtıka olduğu üzre, evvelâ kendi nefsine ba‘de vefâtihî zevcesi Taci Hâtun bt. Şah Hüseyin’e ba‘de vefâtihâ ile’l-inkırâz evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına ve ba‘de’l-inkırâz iyâzen billâhi’l-meliki’l-feyyâz Medîne-i Münevvere -alâ münevirrehâ efdalü’s-salavât ve ekmelü’t-tahiyye-fukarâsına meşrût vakfı olup hâlâ cevânib-i selâsesinden evlâd-ı vâkıf-ı mezkûrdan olup bi’l-fi‘l dergâh-ı âlî -dâme merci‘an li’l-e‘âlî-yeniçerileri kethüdâsı olan umdetü’l-e‘âzım ve’l-a‘lâ câmi‘ü’l-mehâmid ve’l-me‘âlî sâhibü’l-mefâhirü’l-aliyye hâvi’l-maâş es-Seyyid Mustafa Ağa b. Hüseyin Ağa hazretleri mülkü ve bir tarafdan tarîk-i hâs ile mahdûd, dâhiliyyesinde üç beyt-i süflî ve üç sofa ve bir beyt-i ulvî ve bir gurfe ve bir fırın ve bir su kuyusu ve hadîkayı ve hâriciyyesinde iki beyt-i ulvî ve gurfe ve bir ahır ve bir su kuyusu ve bir mikdâr havlu[yu] müştemil olan menzilin bi’l-fi‘l mütevellîsi olan umdetü’l-akrân Hüseyin Çelebi b. Sinan nâm kimesne mahfil-i kazâ ve meclis-i hükm ve imzâda takrîr-i kelâm ve ta‘bîr-i ani’l-merâm edip mûmâ-ileyh Mustafa Ağa hazretlerinin mahalle-i mezbûre kurbunda Molla Gürânî mahallesinde vâki‘ bir tarafdan hâlâ Küçük Mirahor olan umdetü’l-a‘yân ve’l-ekfâ Şâtır Ahmed Ağa ve bir tarafdan Sunullah Efendi ve bir tarafdan mefharü’l-emâsil ve’l-akrân Ali Ağa b. Süleyman Ağa mülkleri ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd, dâhiliyyesinde sed üzerinde tahtânî iki oda ve iki yan sofası ve müsellesü’ş-şekl bir matbah ve mahtab ve fevkānî iki oda ve iki yan sofası ve bir tahtapûş ve üzerlerinden bir köşk ve bir mikdâr havlu ve hadîkayı ve hâriciyyesinde fevkān[î] üç oda ve bir kebîr orta sofa ve bir yan sofası ve dehliz ve müsellesü’ş-şekl bir mâbeyn? dehlizi ve tahtânî iki hizmetkâr odaları ve bir ahır ve bir su kuyusu ve bir mikdâr havlu hadîkayı müştemil olan mülk menzili, vüs‘at ve kıymet ve rub‘ ve rağbet cihetlerinden mütevellîsi olduğum menzil-i mevkūf-ı mezbûrdan evfer ve ekserdir deyip ve mütevellîsi olduğun vakıf menzil müşârün-ileyh Mustafa Ağa hazretlerinin sâkin oldukları menzillerine muttasıl olmağla mülk olan menzil-i mahdûd-ı mezbûru ile istibdâle râgıb olmağla kıbel-i şer‘-i hatîrden üzerine varılıp keşf ve mesâha ve takvîm olup menzil-i memlûk-ı mezkûr cihât-ı mezbûreden menzil-i mevkūf[dan] evfer ve ezyed çıkıp, istibdâl taraf-ı vakfa min külli’l-vücûh enfa‘ ve evlâ ise istibdâle bana izin verilmek matlûbumdur dedikde savb-ı şer‘-i kavîmden mahmiye-i mezbûrede bi’l-fi‘l keşf nâibimiz olan umdetü’l-müderrisînü’l-kirâm Abdurrahman Efendi b. İbrahim irsâl olunup ol dahi hâssa mimarlardan üstâd Mustafa Halîfe b. Ali ve üstâd Receb Halîfe b. Veli ve zeyl-i sütûrda isimleri mastûr olup ebniye ve sukūk ahvâline ıttılâ‘-ı tâm ve kemâl-i vukūf ve şu‘ûru olan bî-garaz udûl-i müslimîn ve sikāt-ı muvahhidîn ile evvelâ menzil-i mevkūf-ı mezkûrun üzerine varıp [68a] ba‘de’l-mu‘âyene mimârân-ı mütevellî-i mezbûr ile müşârün-ileyh Mustafa Ağa hazretleri taraf-ı bâhirü’ş-şereflerinden husûs-ı câ’i’l-beyâna nehc-i şer‘î ve tarîk-i mer‘î üzre sâbitü’l-vekâle vekîl olan fahrü’l-akrân Süleyman Ağa b. Ramazan nâm kimesne mahzarlarında keşf ve mesâha tahmîn eylediklerinde mecmû‘ binâlı ve binâsız arsa tûlen ve arzen bi hesâb-ı terbî‘î bin üç yüz zirâ‘ olup fevkānî binâlı bi hesâb-ı mezbûr yirmi zirâ‘ arsasının zirâ‘ı ikişer yüz seksener akçeden otuz üç bin altı yüz akçe ve tahtânî binâlı bi hesâb-ı mastûr kezâlik yüz yirmi zirâ‘ arsasının dahi zirâ‘ı yüz ellişer akçeden on sekiz bin akçe ve fırın bin akçe ve iki su kuyusu bin beşer yüz akçeden üç bin akçe ve bi hesâb-ı mesfûr yedi yüz altmış üç zirâ‘ havlu ve hadîkası arsaları dahi zirâ‘ı seksener akçeden elli sekiz bin kırk akçe, cem‘an mu‘âdil ve ecr-i misli günde onar akçe idiği zâhir oldukdan sonra bi ecma‘ihim menzil-i memlûk-i mezkûrun üzerine varıp ba‘de’l-müşâhede, mimârân-ı mezbûrân mütevellî-i mezbûr ile vekîl-i mezkûr mahzarlarında keşf ve mesâha eylediklerinden, binâlı ve binâsız mecmû‘ arsası bi hesâb-ı mezkûr bin altı yüz altmış bir zirâ‘ olup bi hesâb-ı mezbûr altı yüz kırk üç buçuk zirâ‘ a‘lâ binâlı arsası zirâ‘ı üçer yüz akçeden yüz doksan üç bin elli akçe ve bi hesâb-ı mastûr yüz yirmi altı zirâ‘ köhne binâlı arsası dahi zirâ‘ı yüz ellişer akçeden on sekiz bin dokuz yüz akçe ve bi hesâb-ı mesfûr sekiz yüz doksan bir buçuk zirâ‘ hadîka ve havlusu arsaları zirâ‘ı sekizer akçeden yetmiş bir bin üç yüz yirmi akçe ve bir su kuyusu bin beş yüz akçe, cem‘an iki yük seksen dört bin yedi yüz yetmiş akçeye müsâvî ve ecr-i misli günde yirmi beşer akçe olduğu bâhir olup mülk olan menzil-i mesfûrun arsasının vüs‘ati vakıf olan menzil-i mezkûrun arsasından altı yüz elli sekiz zirâ‘ ve kıymeti dahi vakıf olan menzil-i mastûrun kıymetinden yüz yetmiş bir bin otuz akçe ve ecr-i misli dahi vakıf olan menzil-i mesfûrun ecr-i mislinden on beş akçe ezyed olup menzil-i memlûk-ı mezkûrun sakfı dahi menzil-i mevkūf-ı mesfûrun sakfından mergūb ve ahmed olmağın istibdâl cânib-i vakfa min cemî‘i’l-vücûh enfa‘ ve evlâ olduğuna mimârân-ı mezbûrân ile müslimîn-i mezkûrîn ictimâ‘ ve ittifâk ettiklerini Mevlânâ-yı mezbûr Abdurrahman Efendi mahallinde tahrîr, ba‘dehu müslimîn-i mezkûrîn ile meclis-i şer‘-i hatîrde alâ vukū‘ihi inhâ [ve] takrîr eylediklerinden sonra husûs-ı mezkûr atebe-i aliyye-i şehriyârîye arz olundukda izn-i hümâyûn-ı sultânîyi nâtık emr-i celîlü’l-kadri vârid olmağın hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb bi tevfîki’ş-şerîfi’l-müstetâb tûbâ-lehû ve hüsnü me’âb hazretleri fukahâ-i ulü’l-elbâbdan istibdâl-i vakfı tecvîz eden meşâyih-i kirâm -aleyhimü’r-rahme?-kulları üzre istibdâle taraf-ı bâhir-i şerefinden mütevellî-i mezbûru tevkîl etmekle vakıf olan menzil-i mesfûru mütevellî-i mezbûr mülk olan menzil-i mezkûr ile vekîl-i mezbûr Süleyman Ağa ile mübâdele edip mütevellî-i mezbûr vakıf olan menzil-i mezkûru cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ile vekîl-i mezbûra teslîm ol dahi mülkiyyet üzre kabz ve tesellüm edip vekîl-i mezbûr dahi mülk olan menzil-i mezkûru âmme-i hukūk ve merâfıkı ile mütevellî-i mezbûra teslîm ol dahi vakfiyet üzre ahz ve tesellüm eyleyip, vakıf olan menzil mülk ve mülk olan menzil vakıf olmak üzre tarafeynden kabz [ve] tesellüm oldukdan sonra vekîl-i mezbûr istibdâle nâdim ve akd-i istibdâlden rücû‘a âzim olup vâkıf vakfiyesinde ibdâl ve istibdâli şart etmedikçe İmâmı Ebû Yusuf Yakub b. İbrahim -aleyhi’r-rahmeti’l-meliki’l-kerîm-mezheb-i şerîfinde bir rivâyette ve İmâm Muhammed -aleyhi rahmetillâhi’s-Samed-mezheb-i münîfinde mutlakā ibdâl ve istibdâl sahîh olmadığına binâen mütevellî-i mezbûr ile beynlerinde cârî olan akd-i istibdâl-i mezkûrdan bi’l-vekâle rücû‘ edip menzil-i mevkūf-ı mezbûra bedel verdiği menzil-i memlûk-i mezkûr ke’l-evvel müvekkilinin mülküne red olunmak murâd edip hâkim-i mûmâ-ileyh -ahsenallâhu te‘âlâ fi’d-dâreyn ileyhi-hazretlerinin huzûr-ı fâizü’n-[68b] nûrlarında müterâfi‘ân ve her biri muktezâsınca fasl ve hasma tâlibân olduklarında, mütevellî-i reşîd cevâb-ı sedîde tesaddî edip eğerçi hâl-i istibdâl bast olunan minvâl üzredir lâkin fetâvâ-yı Kadıhan’ın kitâbü’l-vakfının faslu fî vakfi’l-müşâ‘ında inne’l-vâkıfe izâ şarate’l-istibdâle li nefsihî fî asli’l-vakf yesıhhu’ş-şartu ve’l-vakf ve yemlikü’l-istibdâle ammâ istibdâlü’l-vakf bi dûni’ş-şart eşârehû fi’s-siyeri’l-kebîr illâ ennehû lâ-yemlikü’l-istibdâle ille’l-kādi izâ re’yi’l-maslahate fî zâlike mes’elesi muktezâsınca, ihbâr-ı müslimîn ile istibdâl-i mezbûrda cânib-i vakfa menfa‘at-i azîm ve maslahat-ı cesîm olduğunu lede’ş-şer‘i’l-mutahhar zâhir ve mukarrer olmağın hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağallâhu te‘âlâ ni‘amehû fi’d-dâreyn aleyh -hazretleri istibdâle taraf-ı bâhirü’ş-şereflerinden istibdâle beni tevkîl etmeğin istibdâl-i mastûr sahîh olmuşdur deyû red ve teslîmden imtinâ‘ ve ibâ edip ve sıhhatine hüküm ve kazâ ricâ eyledikde hâkim-i mûmâ-ileyh lâ-zâle’l-hakku câriyyen beyne yedeyhi hazretleri tarafından sâdır olan kelâma nazar ve mubtıl-ı hayr olmakdan hazer edip cânib-i vakfa menfa‘at-i azîm oldukda kadı için istibdâl-i vakfı tecvîz eden fukahâ -rahimehumu’llâhu te‘âlâ-kulları üzre sıhhat-i istibdâle hükm eyledikde vekîl-i mezbûr inân-ı kelâmını semt-i âhara sarf edip fi’l-vâki‘ cânib-i vakfa menfa‘at-i cesîme oldukda kadı için istibdâl sahîh olup hükm-i hâkim ile istibdâl sahîh oldu lâkin İmâm-ı A‘zam -aleyhi’r-rahme-katında sıhhat lüzûmu müstelzim olmağın menzil-i memlûk-i mezkûru müvekkilemin mülküne idhâl ederim dedi[kde] mütevellî mezbûr cevâba mütesaddî olup fi’l-vâki‘ İmâm-ı mûmâ-ileyh -rahmetullâhu aleyh-katında sıhhat lüzûmu müstelzim değildir lâkin İmâmeyn-i Hümâmeyn katlarında müstelzimedir deyû red ve tesellümden imtinâ‘ edip hâkim-i mûmâ-ileyh -efâzallâhu te‘âlâ sehâlehû? aksâlehû? aleyh-hazretlerine tekrâr müterâfi‘ân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -en‘amallâhu te‘âlâ fi’d-dâreyn aleyh-hazretleri istibdâl-i mezkûrun lüzûmuna dahi hükm ve hükm-i sâbıkını ihkâm etmeğin ba‘de’l-yevm evvelâ tahdîd olunan menzil-i mevkūf müvekkil-i mûmâ-ileyhin mülkü ve sâniyen tahdîd olunan menzil-i memlûk anın bedeline vakf oldu ve alâ hâzâ vaka‘a’l-işhâd ve’t-tahrîr. Fî evâhiri Saferi’l-hayr li sene seb‘a ve semânîn ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Ruznâmeci-i Tersâne-i âmire İbrahim Efendi b. Ahmed Bey, Yusuf Efendi b. Abdünnebi el-İmâm, Halil Beşe b. Ahmed, Mehmed Beşe b. Halil, sarrâcbaşı İbrahim Beşe b. Mehmed, Mirahor Ahmed Beşe b. Mustafa, el-Hâc Mehmed Çelebi b. Receb b[ölük] 41, odabaşı Ali Beşe b. Osman b[ölük] 1, kavukçu Mehmed Beşe b. Yusuf b[ölük] 1, aşçıbaşı Mustafa Beşe b. Yunus b[ölük] 1, Mehmed Çelebi b. Receb Çelebi, bezzasistânî Receb Ağa b. Mustafa, Yusuf Beşe b. Abdüssettar ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.