İstanbul Mahkemesi 18 Numaralı Sicil (H. 1086-1087/M. 1675-1676) cilt: 18, sayfa: 544 Hüküm no: 592 Orijinal metin no: [167b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hasan b. Ebûbekir’in satın aldığı Rus câriyesinin ayıplı çıkması üzerine iadesi
Mahrûse-i Galata müzâfâtından kasaba-i Kasımpaşa mahallâtından Kulaksız mahallesinde sâkin bâ‘is-i hâze’l-kitâb Hasan b. Ebûbekir nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde esirci tâ’ifesinden Ahmed Beşe b. Mahmud mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip işbu orta boylu açık kaşlı sarı ala gözlü sarışın Rûsiyyetü’l-asl Timurhan bt. Abdullah nâm câriyeyi târih-i kitâbdan yirmi gün mukaddem mezbûr Ahmed Beşe yedinde memlûkesi olduğu hâlde cemî‘ uyûbdan sâlime olmak üzre altmış bir guruşa ibtiyâ‘ ve tesellüm etmiş idim lâkin hâlâ mevsûfe-i mezbûrenin vecî‘-i mi‘de nâm maraza mübtelât olduğu ayb-ı kadîmine muttali‘ olup ve bâyi‘-i mezbûrdan suâl ve mevsûfe-i mezbûre bâyi‘-i mezbûra red olunup semen deyû verdiğim meblağ-ı mezbûrun alıverilmesi matlûbumdur dedikde ayb-ı mezbûr etıbbâya mürâca‘at ile ma‘lûm olan uyûbdan olmağla teveccüh-i husûmet için mevsûfe-i mezbûre taraf-ı Saltanat-ı aliyyeden ehl-i hibre ta‘yîn olunan Mehmed Efendi b. Mustafa ve Abdullah Efendi b. Mustafa nâm tabîblere irâet olundukda anlar dahi ba‘de’n-nazar mevsûfe-i mezbûre ayb-ı mezbûr ile elân mu‘ayyebe olduğunu haber verdiklerinde, ayb-ı mezbûrun mevsûfe-i mezbûrede vücûdu mütehakkik olmağın gıbbe’s-suâl mezbûr Ahmed Beşe cevâbında mevsûfe-i merkūmeyi vech-i muharrer üzre cemî‘ uyûbdan sâlime olmak üzre müdde‘î-i mezbûra meblağ-ı mezkûra bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen ettiğin ikrâr, lâkin ayb-ı mezbûrun kadîmin inkâr edicek müdde‘î-i mezbûrdan ayb-ı merkūmun kadîmine beyyine taleb olundukda tabîbân-ı mezbûrân Mehmed Efendi ve Abdullah Efendi li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-hakīka mevsûfe-i mezbûrenin ayb-ı mezbûru kadîmden bir aydan ekalde hâdis olur değildir biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyû her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiyye şehâdetleri makbûle oldukdan sonra müdde‘î-i mezbûr Hasan’a câriye-i mezbûrenin ayıbına vâkıf oldukdan sonra kabûl etmeyip yâhud kabûlünü müş‘ir bir fi‘l sâdır olmadığına yemîn teklîf olundukda ol dahi hasbe’l-mes’ûl yemîn billâhi’l-a‘lâ etmeğin mûcebince mevsûfe-i mezbûre bâyi‘-i mezkûra teslîm olunup ve semen deyû aldığı meblağ-ı mezbûru müdde‘î-i merkūma edâya mezbûr Ahmed Beşe’ye tenbîh birle, mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’l-hâmis ve’l-ışrîn min şehri Rebî‘ilâhir li sene seb‘a ve semânîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Hasan Çelebi b. Ahmed, İbrahim Çelebi [b.] Ahmed, Osman Çelebi b. Ömer, Mahmud Çelebi b. İsmail, Ebûbekir Çelebi [b.] Cafer ve gayruhüm.
|