.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 18 Numaralı Sicil (H. 1086-1087/M. 1675-1676)
cilt: 18, sayfa: 571
Hüküm no: 624
Orijinal metin no: [179a-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Tatar Mustafa b. Abdurrahman’ın mirası meselesinde vârisleri Ömer b. Abdülmecid ile Ümmühâni bt. Sermahfilzâde Mehmed’in birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri

Fi’l-asl diyâr-ı Kırım’da medîne-i Bahçesaray kurbunda Gözleve nâm kasabada Hasan Efendi mahallesi sükkânından olup Deryâ-yı Sefîd boğazı’nda Anadolu cânibinde vâki‘ Kal‘a-i Sultâniye’de mütemekkin ve mahrûse-i İstanbul’da bi tarîki’l-müsâfere sâkin iken bundan akdem vefât eden Tatar Mustafa Efendi b. Abdurrahman’ın verâseti, zevce-i metrûkesi fahrü’l-muhadderât Ümmühâni Hâtun bt. Sermahfilzâde Mehmed Efendi ile li ebeveyn halası Huri nâm hâtunun sulbî kebîr oğlu ve cihet-i zî-rahmdan vârisi Ömer b. Abdülmecid nâm kimesneye münhasıra ve tashîh-i mes’eleleri dört sehimden olup sihâm-ı mezbûreden bir sehimi mezbûre Ümmühâni Hâtun’a ve üç sehimi mezbûr Ömer isâbet eylediği lede’ş-şer‘i’l-enver sâbit ve mukarrer oldukdan sonra mezbûr Ömer tarafından zikri âtî terekeden hissesini ahz u kabza ve kendiye îsâle ve lâzım gelirse sulh ve ibrâya vekîl olduğu yedinde olan hüccet-i şer‘iyye nâtık olduğu üzre mahzar-ı hasm-ı câhid-i câ’i’z-zikrde nehc-i mu‘teber-i mer‘î üzre sâbit olan sulbî kebîr oğlu İbrahim Çelebi nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde mezbûre Ümmühâni Hâtun tarafından zikri câ’î husûslara vekîl olup zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan İbrahim Efendi b. Sefer ve es-Seyyid Halil Çelebi b. İsmail nâm kimesneler şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan el-Hâc Mustafa Efendi b. Ömer mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûrun hîn-i vefâtında yanında mevcûde olup ve mârrü’z-zikr Gözleve kasabasında ve Kal‘a-i Sultânî’de olan terekesini vekâlet-i mahkiyem hasebiyle müvekkile-i mezbûre ile beynimizde bi’t-terâzi iktisâm eylediğimizde, yanında mevcûde eşyâsından bir sîm akreb sâ‘at ve bir sîm kılıç ve bir müsta‘mel yeşil çukaya kaplı köhne samur paçası kürk ve Gözleve kasabasında mârrü’z-zikr Hasan Efendi mahallesinde vâki‘ ve müteveffâ-yı mezbûre intimâ’ ile tahdîd ve tavsîfden müstağnî ve müştemilât-ı ma‘lûmeyi muhtevî mülk menzili ve kasaba-i mezbûre kurbunda vâki‘ lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd içinde [eşcâr-ı] müsmire-i mağrûsesiyle iki dönüm mülk bağı tashîh-i mezbûr üzre üç sehim hisse-i şâyi‘ası mukābelesinde babam müvekkil-i mezbûr Ömer hissesine ta‘yîn ve tahsîs olunup ve mârrü’z-zikr Kal‘a-i Sultâniyye kurbunda vâki‘ lede’l-ahâlî ve’l-cîrân ma‘lûmü’l-hudûd iki dönüm mülk bağ ve yine kal‘a-i mezbûrede ( ) nâm râ‘î yedinde olan dört re’s kara sığır öküzü ve iki re’s kısrak ve bir re’s Midilli bârgiri ve dört kara sığır ineği ve yine müteveffâ-yı mezbûrun yanında mevcûd esâs-ı beyt dahi devât-ı ma‘lûmesi müvekkile-i mezbûrenin müteveffâ-yı mezbûr zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdun-aleyh olan beş yüz esedî guruş mehr-i müeccel-i müsbiti ve müteveffâ-yı mezbûrun düyûn-ı müteferrika-i müsbetesine müvekkile-i mezbûre yüzüne ba‘de’l-hükmi’ş-şer‘î edâ eylediği yüz esedî guruş ve müteveffâ-yı mezbûrun vasiyyeti üzre techîz ve tekfîne sarf edip hâlâ ben dahi vekâlet-i mahkiyem hasebiyle mücîz olduğum elli esedî guruş ki min haysi’l-mecmû‘ altı yüz elli esedî guruş hakkı ve bir sehim hisse-i şâyi‘ası mukābelesinde müvekkile-i mezbûrenin hissesine ta‘yîn ve tahsîs olunup ve her birimiz vech-i mezkûr üzre iktisâm-ı mezbûru ba‘de’l-kabûl eşyâ-i mevcûdeden müvekkilim mezbûr Ömer’e isâbet eden sâlifü’z-zikr sâ‘at ve kılıç ve kürkü müvekkile-i mezbûre yedinden ahz u kabz ve Gözleve kasabasında zikri mürûr eden menzil ve bağı dahi kabûl eylediğimden sonra tereke-i müteveffâ-yı mezbûrdan kalîl ve kesîr ve celîl ve hakīr hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mütâlebâtdan müvekkile-i mezbûre zimmetini ibrâ-i âm ile ibrâ ve iskāt eyledim ba‘de’l-yevm müvekkile-i mezbûrenin hissesine ta‘yîn olunan emlâk-i mezbûre [179b] dahi hakkan ve irsen müvekkile-i mezbûrenin müstakilleten mülk-i sarîhi olup babam müvekkil-i mezbûrun min ba‘d alâkası kalmamışdır dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î vekîl-i mezbûr el-Hâc Mustafa Efendi dahi meclis-i mezbûrda vekîl-i mezbûr İbrahim Çelebi mahzarında bi’l-vekâle ikrâr ve takrîr-i kelâm edip müvekkile-i mezbûre Ümmühâni Hâtun dahi iktisâm-ı mezbûr üzerine hak ve hissesi mukābelesinde ta‘yîn olunan emlâk-i mezbûreyi ba‘de’l-kabûl, ol dahi tereke-i mezbûre ve düyûn-ı mezkûreden hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika âmme-i de‘âvîden müvekkil-i mezbûr Ömer’in zimmetini ibrâ ve iskāt eyledi ba‘de’l-yevm hissesine ta‘yîn olunan emlâk-i mezbûrede müvekkilemin alâkası kalmayıp müvekkil-i mezbûr Ömer’in hakk-ı sahîhi olmuşdur dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’r-râbi‘ min Cemâziyelevvel li sene seb‘a ve semânîn ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Hacı Mustafa b. Hüseyin seroda, Hacı Mustafa b. Abdullah, Ali Çelebi b. Şaban, Hasan Çelebi b. Mustafa, Mehmed Beşe b. Yusuf, Mehmed Beşe b. Osman, Ali b. Hüseyin ve gayruhüm.