|
İstanbul Mahkemesi 18 Numaralı Sicil (H. 1086-1087/M. 1675-1676) cilt: 18, sayfa: 575 Hüküm no: 628 Orijinal metin no: [180b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hacı Abdi’nin terekesinin vârisi olarak ortaya çıkan ve dedesinin ismini hatalı vermesi dolayısıyla davası dinlenmeyen İbrahim Bey b. Muharrem’in akrabalığını ispatı ve vâris olduğu
Vilâyet-i Anadolu’da Kastamonu sancağında Araç kasabasında hâlâ nâibü’ş-şer‘ olan Ahmed Efendi b. Hasan b. Yusuf kıbelinden hat ve hatmi hâvî ve târih-i kitâb senesi Cumâdelâhiresi’nin yirmi beşinci günü ile müverrah nakl-i şer‘î vârid olup mazmûnu Kastamonu sancağında vâki‘ Araç kazâsına tâbi‘ Sıragömü nâm karye sâkinlerinden İbrahim Bey b. Muharrem b. Receb Enver nâm kimesneden vech-i âtî üzre da‘vâ-yı sahîha-i şer‘iyye ile mesbûk istişhâd-ı şer‘î sudûrundan sonra udûl-i müslimînden ve sikāt-ı muvahhidînden olup karye-i mezbûre sükkânından Ahmed Efendi b. Mürsel b. Yusuf ve Hüseyin Bey b. Şaban b. İsmail nâm kimesne nakl ve tahvîl için mahall-i cerh ve ta‘dîlde her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye edip fi’l-asl karye-i mezbûre ahâlîsinden olup mahmiye-i İstanbul’da At Meydanı kurbunda Sinan Paşa odalarında sâkin iken vefât edip terekesi dayısı kızları olup mahrûse-i Galata tevâbi‘inden kasaba-i Tophâne’de Perviz Ağa mahallesinde sâkine Rukiye ve Havvâ nâm hâtunlar yedlerinde mazbûta olduğu mesmû‘umuz olan el-Hâc Abdi nâm kimesne ile müsteşhid-i mezbûr İbrahim Bey’in babası mezbûr Muharrem li ebeveyn karındaşlar olup babaları ismi Receb Enver ve dedeleri ismi Ahmed b. Mehmed ve anaları ismi Ayşe ve maskat-ı re’sleri mârrü’z-zikr karye-i Sıragömü’dür, müteveffâ-yı mezbûrun verâseti usûbet-i nesebiyye cihetinden müsteşhid-i mezbûr İbrahim Bey’e münhasıradır gayrı vârisi ve terekesine müstahıkk-ı âhar olduğu ma‘lûmumuz değildir hâlâ müsteşhid-i mezbûr için müteveffâ-yı mezbûrun terekesini vâzı‘ateyi’l-yed olan mezbûretân Rukiye ve Havvâ’dan ve sâir vâzı‘ü’l-yed olanlardan hakk-ı taleb ve ahz vardır biz husûsa bu vech üzre şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyû her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiyye şehâdetleri makbûle olduğunu hâvî bulunmağın kitâb-ı mezbûr nâkil-i mezbûr İbrahim Bey’in taleb ve da‘vâsı ile meclis-i şer‘de, müteveffâ-yı mezbûrun dayısı kızları olup zî-rahm cihetinden vâriseleri olmak zu‘mu ile terekesine vâzı‘ateyi’l-yed olan mezbûretân Rukiye ve Havvâ muvâcehelerinden feth ve kırâ’at ve istintâk olundukda anlar dahi cevâblarında, tereke-i müteveffâ-yı mezbûra ber vech-i muharrer vâzı‘ateyi’l-yed olduklarını ikrâr, lâkin kitâb-ı mezbûr hâlâ kasaba-i mezbûrede nâibü’ş-şer‘ olan merkūm Ahmed Efendi b. Hüseyin b. Yusuf kıbelinden vârid olup zeylinde olan hat ve hatim merkūm Ahmed Efendi’nin hat ve hatmi olduğunu inkâr ettiklerinden mâ‘adâ müdde‘î-i mezbûr mukaddemâ vech-i muharrer üzre nakl-i şer‘î getirip mahmiye-i mezbûrede kassâm-ı askerî olan Yakub Efendi huzûrunda bizim ile mürâfa‘a olup nesebini beyân ettikde, ismim İbrahim babam Muharrem ceddim İbrahim deyû mukır olmağla da‘vâsı yedinde olan nakline muhâlif ve münâkız olmağın merkūm Yakub Efendi dahi müdde‘î-i mezbûru mu‘ârazadan men‘ ve def‘ etmiş idi dediklerinde gıbbe’s-suâl müdde‘î-i mezbûr dahi cevâbında mukaddemâ ceddimin ismi İbrahim olup ba‘dehu Receb Enver tesmiye olunmağla nakl-i şer‘îde Receb Enver yazılıp takrîrimde galat edip İbrahim demişdim [181a] nakilde yazıldığı üzre ismi Receb Enver’dir yedimde olan fetvâ-yı şerîfe mûcebince mücerred Receb Enver yerine İbrahim demekle da‘vâm istimâ‘dan kalmaz deyû da‘vâsını tevkīf ve hâlâ şeyhülislâm -sellemehü’s-selâm-hallâlü’l-müşkilâti’d-dîniyye keşşâfü’l-mu‘dilâti’l-yakīniyye sultânü’l-ulemâ’i’l-izâm ve burhânü’l-fuzalâ’i’l-fihâm ferîdü’d-dehr vahîdü’l-asr sa‘âdetlü Ali Efendi hazretlerinin imzâ-i şerîfleri ile mümzât da‘vâ-yı meşrûhasına mutâbıka bir kıt‘a fetvâ-yı şerîfe ibrâz edip mazmûnunda bir belde ahâlîsinden Zeyd’in mesâfe-i sefer-i ba‘îd olan belde-i âharı ahâlîsinden ba‘zı kimesneler ile nesebe müte‘allika da‘vâsı olmağla beldesi kadısından nakl-i şer‘î alıp ba‘dehu getirip belde-i âharı kadısı Bekir’e verip nesebini beyân ettikde, ismim İbrahim babam Muharrem ceddim Enver’dir deyip nakilde Enver yerine Receb yazılmış olmağla Bekir takrîrin nakle mutâbık değildir dedikde Zeyd ceddim ismi mukaddem Enver olup sonra Receb tesmiye olunmağla galat edip Enver dedim nakilde yazıldığı üzre ismi Receb diye mücerred yerine Enver demekle istimâ‘ olunmakdan kalır mı, el-cevâb kalmaz deyû buyurulmağın müdde‘î-i mezbûrdan kitâb-ı mezkûrun zeylinde olan hat ve hatim nâib-i mezbûr Ahmed Efendi’nin hat ve hatmi olduğuna beyyine taleb olundukda kitâb-ı mezkûrun zeylinde isimleri mastûr olup yol şâhidleri olan Bayram b. Satılmış ve Ahmed b. Mahmud nâm kimesneler li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup istişhâd olunduklarında hâlâ kasaba-i mezbûrede hâlâ nâibü’ş-şer‘ olan Ahmed Efendi b. Hasan b. Yusuf kitâb-ı mezkûru bizim üzerimizde kırâ’at edip bizim huzûrumuzda imzâ ve mühürleyip hat ve hatmine bizi işhâd eyledi biz kitâb-ı mezkûrun zeylinde olan hat ve hatim hâlâ kasaba-i mezbûrede nâibü’ş-şer‘ olan Ahmed Efendi b. Hasan b. Yusuf’un hat ve hatmi olduğuna şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyû her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiyye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince vech-i muharrer üzre makbûzları olan tereke-i müteveffâ-yı mezbûrun müdde‘î-i mezbûr İbrahim Bey’e teslîme mezbûretân Rukiye ve Havvâ’ya tenbîh olunmağın mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’s-sânî aşer min Şabâni’l-mu‘azzam li sene sitte ve semânîn ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem Abdülkerim Efendi tezkire-i ûlâ, kıdvetü ashâbü’t-tastîr ve’r-rakam Murad Efendi tezkire-i sâniye, çavuşbaşı kāimmakāmı olan umdetü’l-emâsil Ahmed Ağa, Hâlâ muhzır ağa kāimmakāmı olan kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân Kasım Ağa, el-Hâc Kemaleddin b. Müyesser, fahrü’l-akrân muhzırbaşı Receb Ağa ve gayruhüm.
|