.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697)
cilt: 57, sayfa: 136
Hüküm no: 58
Orijinal metin no: [19b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kara Hasan Ağa b. Oruc’a ait evi zapteden kardeşi Mühürdar Mehmed Efendi’nin evi varislere iade etmesi

Mahmiye-i İstanbul’da Topkapısı dâhilinde Simkeş mahallesinde sâkin iken bundan akdem vefât eden Kara Hasan Ağa b. Oruc b. Ahmed’in verâseti zevce-i metrûkesi Emine Hatun bt. Abdullah ile vâlidesi Fâtıma Hatun bt. Receb’e ve hîn-i fevtinde sagīr olup hâlâ sinn ve cüssesinin bulûğa tahammülü olmağla bulûğunu i‘tirâf eden sulbî oğlu Mehmed Çelebi’ye ve sulbiye kızları diğer Emine Hatun ve Rahime Hatun’a ve diğer Fâtıma Hatun’a münhasıra olup kable’l-kısme kızı mezbûre Fâtıma fevt olup verâseti vâlidesi Rukiye Hatun bt. Abdullah ile li-ümmin karındaşı Zeyneb bt. Mustafa bin Abdullah’a ve li-ebin er karındaşı mezbûr Mehmed Çelebi’ye ve li-ebin kız karındaşları mezbûretân diğer Emine ve Rahime’ye münhasıra olup kable’l-kısme mezbûre Zeyneb dahi fevt olup verâseti anası mezbûre Rukiye ile babası merkūm Mustafa’ya münhasıra olup kable’l-kısme mezbûre Rahime dahi fevt olup verâseti vâlidesi Hatice bt. Abdullah nâm hatun ile li-ümmin karındaşları Ahmed ve Hasan ibney Hüseyin Çelebi b. ( ) nâm sagīrelere ve li-ebin er karındaşı mezbûr Mehmed Çelebi’ye ve li-ebin kız karındaşı mezbûre diğer Emine’ye münhasıra olup kable’l-kısme sagīr-i mezbûr Hasan dahi fevt olup verâseti babası mezbûr Hüseyin Çelebi ile vâlidesi mezbûre Hatice’ye münhasıra olup kable’l-kısme sagīr-i mezbûr Ahmed dahi fevt olup verâseti babası mezbûr Hüseyin Çelebi ile vâlidesi mezbûre Hatice’ye münhasıra ve tashîh meseleleri bi-tarîkı’l-münâsahati’ş-şer‘iye on iki bin dokuz yüz altmış sehimden olup sihâm-ı mezbûreden bin altı yüz yirmi sehimi zevce-i mezbûre Emine Hatun’a ve iki bin yüz altmış sehimi vâlidesi mezbûre Fâtıma Hatun’a ve dört bin dokuz yüz doksan sekiz sehimi oğlu mezbûr Mehmed Çelebi’ye ve iki bin dört yüz doksan dokuz sehimi kızı mezbûre diğer Emine’ye ve dört yüz sekiz sehimi merkūme Rukiye’ye ve iki yüz dört sehimi mezbûr Mustafa’ya ve beş yüz doksan beş sehimi mezbûre Hatice’ye ve dört yüz yetmiş altı sehimi merkūm Hüseyin Çelebi’ye isâbet eylediği şer‘an zâhir ve müte‘ayyen oldukdan sonra mezbûrûn Mehmed Çelebi ve Hüseyin Çelebi ve Mustafa ile zâtlarını ma‘rifet-i şer‘iye ile ârifân Mustafa Çelebi b. Abdullah ve Abdullah Çelebi b. Abdurrahman ta‘rîfleriyle mu‘arrefât olan mezbûrât Emine Hatun ve Fâtıma Hatun ve diğer Emine Hatun ve Hatice Hatun ve Rukiye Hatun dîvân-ı hazret-i sadrazamîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i şerîf-i âlîde müteveffâ-yı mezbûrun li-ebeveyn karındaşı Mühürdâr Mehmed Ağa nâm kimesne mahzarında herbiri üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip zikrolunan Simkeş mahallesinde vâki‘ bir tarafdan mezbûr Mehmed Ağa mülkü ve üç tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd dâhilen ve hâricen büyût-ı adîdeyi müştemil mülk menzil mûrisimiz müteveffâ-yı mezbûr Kara Hasan Ağa’nın ile’l-vefât mülk ve hakkı olup ba‘de’l-vefât ırsen bize isâbet etmiş iken mezbûr Mühürdâr Mehmed Ağa zikrolunan menzile bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed etmekle mukaddemâ mârrü’z-zikr menzili merkūm Mehmed Ağa’dan taleb ve da‘vâ eylediğimizde benim cihet-i deyn-i şer‘îden karındaşım merkūm Kara Hasan Ağa zimmetinde ber-mûceb-i temessük altı bin sekiz yüz otuz guruş hakkım olup bin yüz iki senesi [20a] şehr-i Rebî‘ülevvel’i gurresinden mezbûr Hasan Ağa hâl-i hayatında menzil-i mahdûd-ı mezbûru iki bin üç yüz otuz guruşa bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve tesellüm eylediğimden sonra semeni olan meblağ-ı mezbûru deyn-i merkūmun ol mikdârına takās ben dahi mukāssa ve kabûl edip hatta mezbûr Hasan Ağa’nın fevtinden sonra sene-i mezbûre Şevvali’l-mükerrem’inin beşinci günü zikrolunan menzili ber-vech-i muharrer bana bey‘ ve teslîm ve semenini deyn-i mezbûrun ol mikdârına takās eylediğimi Davudpaşa Mahkemesi’nde nâibü’ş-şer‘ olan Yusuf Efendi huzûrunda vâlidesi mezbûre Fâtıma Hatun’un vekîli Karakaş Mustafa b. Mehmed muvâcehesinde Halil b. Zeynel ve Murad b. Nebi şehâdetleriyle isbât edip yedime hüccet almışımdır deyü zikrolunan menzili bize teslîmden imtinâ‘ edip lâkin deyn-i mezbûrun ve akd-i merkūmun kat‘a aslı olmayıp ol târihde mezbûr Hasan Ağa taraf-ı Devlet-i aliyye’den sicn-i sultânîde mahbûs olup sicn-i mezkûrda mahbûsen fevt olduğundan mâ‘adâ şâhid ikāmet eyledim dediği kimesnelerin İstanbul’da veyâhûd âhar diyârda bir mahâlde oldukları mezkûr olmayıp mekânları ve şahısları nâ-ma‘lûm olup ve mezbûr Hasan Ağa’nın hîn-i vefâtında bizler diyâr-ı Mısır’da bulunmağla mezbûr Mehmed Ağa tezvîre sâlik olup vâlidesi mezbûre Fâtıma Hatun’un haber ve âgâhı yoğiken vasî nasbetdirip mezbûrenin zevci Karakaş mezbûr Mustafa vasî ve vekîli olmak üzere mahkeme-i mezkûreye varıp hîle ile hüccet tahrîr etdirip bize gadr murâd eylediğini bundan akdem rikâb-ı hümâyûna arzuhâl eylediğimizde husûs-ı mezbûr istînafen istimâ‘ ve icrâ-yı hak olunmak bâbında hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb emr-i şerîf-i cihân-mutâ‘ ile mütevellî ta‘yîn buyruldukda biz dahi gelip Âsitâne-i sa‘âdet’de Sadâret-i uzmâ ve vekâlet-i kübrâ kāimmakāmı olan düstûr-ı mükerrem Mustafa Paşa hazretleri huzûr-ı âlîlerinde ma‘kūd meclis-i şer‘-i hatîrde hâkim-i müşârün-ileyh huzûrunda mürâfa‘a-i şer‘ olup menzil-i mezbûru merkūm Mühürdâr Mehmed Ağa’dan taleb ve da‘vâ eylediğimizde ol dahi cevâbında menzil-i mezbûru karındaşım mezbûr Hasan Ağa hayatında ber-vech-i muharrer bana bey‘ ve semenini deyn-i mezbûrun ol mikdârına takās etmişidi deyü iddi‘â ve mârrü’z-zikr hücceti ibrâz edip biz dahi bi’l-külliye inkâr eylediğimizde mezbûr Mehmed Ağa müdde‘âsına ikāmet-i beyyine için istimhâl etmekle ba‘de’l-imhâl bin yüz altı senesi şehr-i Rebî‘ülevvel’inden bizi akd-i mezbûrun aslını isbâta kādir olmadığından gayrı mazmûn-ı hüccet-i mezkûreyi dahi bir vechile isbâta kādir olmamişiken zikrolunan menzile ke’l-evvel bi-gayr-ı hakkın vaz‘-ı yed eder hâlâ suâl olunup kasr-ı yed ve bize teslîme tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde gıbbe’s-suâl mezbûr Mehmed Ağa cevâbında karındaşım müteveffâ-yı mezbûr Kara Hasan Ağa zimmetinde ber-vech-i muharrer altı bin sekiz yüz otuz guruş hakkım olmağla menzil-i mahdûd-ı mezbûru iki bin üç yüz otuz guruşa bana bey‘ ve teslîm ben dahi iştirâ ve tesellüm edip semeni olan meblağ-ı mezbûru deyn-i merkūmun ol mikdârına takās ben dahi mukāssa ve kabûl edip ba‘de’l-vefât ber-vech-i muharrer bey‘ ve takāsını târih-i mezbûrda mahkeme-i mezkûrda nâib-i mezbûr huzûrunda mezbûrân Halil ve Murad şehâdetleriyle mezbûr Karakaş Mustafa muvâcehesinde isbât edip işbu hüccet tahrîr olunmuşidi deyicek gıbbe’l-istintâk ve’l-inkâr mezbûr Mehmed Ağa’dan husûs-ı mezbûr için ke’l-evvel beyyine taleb olundukda şâhidân-ı mezbûrânın mekânları ma‘lûmum değildir lâkin âhar şâhidlerim vardır ikāmet ederim deyü istimhâl etmekle tekrar iki ay mikdârı bi’d-defa‘ât târih-i kitâba gelince imhâl olunup mezbûr Mehmed Ağa akd-i mezbûrun aslını bir vechile beyâna kādir olmayıp ve mazmûn-ı hücceti dahi isbâtdan bi’l-külliye izhâr-ı acz ile istihlâf etmeğin fi’l-hakīka mûrisleri müteveffâ-yı mezbûr Kara Hasan Ağa’nın cihet-i mezbûreden mezkûr Mehmed Ağa’ya altı bin sekiz yüz otuz guruş deyni olduğunu bilmeyip ve menzil-i mahdûd-ı mezbûru iki bin üç yüz otuz guruşa mezbûr Hasan Ağa yine hayatında mezkûr Mehmed Ağa’ya bey‘ ve teslîm ve semenini deyn-i merkūmun ol mikdârına takās ol dahi mukāssa ve kabûl eylediğini bilmediklerine verese-i mezbûrûndan herbirine yemîn teklîf olundukda herbiri alâ vefki’l-mesûl half billâhi’l-aliyyü’l-azîm eylemeleriyle mûcebiyle menzil-i mahdûd-ı mezbûrdan kasr-ı yed ve verese-i mezbûrûna teslîme mezbûr Mehmed Ağa’ya tenbîh olunup mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.

Fi’l-yevmi’l-âşir min-şehri Recebi’l-ferd li-sene seb‘a ve mie ve elf min-hicreti men‘ lehu’l-izzü ve’ş-şeref.

Şuhûdü’l-hâl: Umdetü erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem Mustafa Efendi Tezkire-i evvel, zübdetü ashâbi’t-tastîr ve’r-rakām Mehmed Efendi Tezkire-i sânî, umdetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Yusuf Ser-çavuşân, fahrü’l-a‘yân ve’l-ekfâ Muhzır el-Hâc Mehmed Ağa, fahrü’l-akrân Odabaşı Mustafa Ağa, fahrü’l-eşbâh Mehmed Ağa ve gayruhum.

Yevm-i sülâsâ fî 25 min-Recebi’l-ferd li-sene 1107