İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 269 Hüküm no: 169 Orijinal metin no: [58b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Niksarlı Mehmed Bey b. Veli’nin kendisine miras kalan bağı zaptettiği iddiasıyla Asiye bt. Hüseyin’e açtığı davadan vazgeçtiği
Vilâyet-i Anadolu’da Sivas sancağında vâki‘ Niksar ahâlîsinden Mehmed Bey b. Veli nâm kimesne dîvân-ı hazret-i sadrazamîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde yine kasaba-i mezbûre sâkinelerinden işbu râfi‘atü’l-kitâb Asiye bt. Hüseyin nâm hatun mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip bin yüz üç senesi Şa‘bâni’l-mu‘azzam’ının on sekizinci günü mezbûre Asiye Hatun kasaba-i mezbûrede Karşubağlar demekle ma‘rûf mevzi‘de vâki‘ bir tarafdan Hümâ oğlu bağı ve bir tarafdan Cunbuloğlu bağı demekle ma‘rûf bağ ve bir tarafdan Ahmed Fakīhoğlu bağı ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmireyi hâvî bir kıt‘a bağ babamın olup mukaddemâ fevt olmağla verâseti ancak bana münhasıra olan mezbûr Hüseyin’in ile’l-vefât mülk ve hakkı olup ba‘de’l-vefât ırsen bana isâbet etmişdir deyü Sivas kadısı olan Abdullah Efendi huzûrunda ber-vech-i âtî vâzı‘u’l-yed olduğuma binâen benden taleb ve da‘vâ eyledikde ben dahi cevâbımda mârrü’z-zikr bağı baban mezbûr Hüseyin hayatında İbrahim Beşe nam kimesneye ecel ta‘yîn etmeksizin nesîeten bey‘ ve teslîm ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve kable def‘i’s-semen Hızır Beşe nâm kimesneye ol dahi babam mezbûr Veli’ye bey‘ edip babam mezbûr Veli dahi ba‘de’l-iştirâ fevt olmağla ırsen bana isâbet etmişdir deyü da‘vâ-yı defa mütesâddî olduğumda mezbûre Asiye’nin babası mezkûr Hüseyin bağ-ı merkūmu ber-vech-i muharrer ecel ta‘yîn etmeksizin mutlak nesîeten bey‘ etmekle bey‘-ı mezbûrun fesâdına binâen bağ-ı mezbûru mûmâ-ileyh Abdullah Efendi merkūme Asiye’ye hükm ve benim kasr-ı yedime tenbîh ve işbu hüccet-i şer‘iyeyi tahrîr etmişidi bağ-ı merkūm yedimde iken mâlım ile nefsim için içine bir çatma oda binâ ve ihdâs etmişidim deyü da‘vâya mütesâddî olmuşdum hâlâ da‘vâ-yı mezkûremden fâriğ olup bağ-ı merkūm ile zikrolunan çatma odaya müte‘allika âmme-i da‘vâdan mezbûre Asiye’nin zimmetini ibrâ-i âmm-ı kātı‘ü’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt eyledim min-ba‘d husûs-ı mezbûra müte‘allika mezbûre Asiye ile vechen mine’l-vücûh da‘vâ ve nizâ‘ım kalmadı dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’l-âşir min-şehri Ramazani’l-mübârek sene 1107
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem Tezkire-i evvel Mustafa Efendi, zübdetü ashâbi’t-tastîr ve’r-rakām Tezkire-i sânî Mehmed Efendi, fahrü’l-eşbâh ve’l-a‘yân Yusuf Bey Ser-çavuşân, umdetü’l-akrân ve’l-ekfâ Muhzır el-Hâc Mehmed Ağa, el-Hâc Mehmed Çavuş, Musa Bey b. Ahmed el-Mübâşir, Mehmed Efendi b. Hüseyin, Halil Çelebi b. Mehmed, Çukadâr Ali Beşe, el-Hâc Ebûbekir Beşe.
|