İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 295 Hüküm no: 193 Orijinal metin no: [65a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Rizeli İbrahim Ağa b. İslâm’ın İbrahim Çelebi b. Sefer b. Mehmed’e olan borcunu ödemesi
Medîne-i Erzurum’da Ali Paşa mahallesi ahâlîsinden olup kendi tarafından asılı ve şerîki olan akrabâsından İbrahim Çelebi b. Sefer b. Mehmed tarafından husûs-ı ati’z-zikre vekîl olduğu fi’l-asl zikrolunan Ali Paşa mahallesinde olup hâlâ mahmiye-i İstanbul’da Vezîrhanı’nda sâkin tüccârdan el-Hâc Mahmud b. Mustafa ve hâlâ kasabbaşı olan umdetü’l-a‘yân Süleyman Ağa b. Mehmed şehâdetleriyle hasm-ı şer‘î-i câhid mahzarında şer‘an sâbit ve sübût-ı vekâletine hükm-i şer‘î lâhık olan işbu râfi‘ü’l-kitâb Mehmed Ağa b. Ahmed dîvân-ı kāimmakām-ı hazret-i sadrazamîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i şerîf-i âlîde mahmiye-i mezbûrede Gedikpaşa kurbünde sâkin Rizeli İbrahim Ağa b. İslâm nâm kimesne mahzarında bi’l-vekâle üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip müvekkil-i mezbûr İbrahim Çelebi’nin cihet-i karz-ı şer‘îden işbu merkūm İbrahim Ağa zimmetinde bin dört yüz guruş hakkı olup hatta işbu mezbûr İbrahim Ağa târih-i kitâbdan üç ay mukaddem müvekkilim mezbûr İbrahim Çelebi’ye cihet-i mezbûreden zimmetinde edâsı lâzım bin dört yüz guruş deyni olduğunu alâ rü‘ûsi’l- ikrâr u i‘tirâf ve işhâd eyledikden sonra kendinin dahi cihet-i merkūmen medîne-i merkūmede sâkin Hammâmîzâde Kara Mustafa Bey nâm kimesne zimmetinde edâsı lâzım bin guruş hakkı olup meblağ-ı mezbûr bin guruşun deyn temessükü Çukacı Hasan Çelebi nâm kimesneden istidâne ve kabz etmek ile zimmetinde deyni olan iki yüz guruş mukābelesinde rehin olmağla mezbûr İbrahim Ağa tessük-i mezbûru merkūm Hasan Çelebi’den ba‘de’l-ahz deyn-i merkūm bin guruşu medyûn-ı mezbûr Kara Mustafa Bey’den taleb ve da‘vâ ve ahz u kabza ve ba‘de’l-kabz iki yüz guruşunu mezbûr Hasan Çelebi’ye ve sekiz yüz guruşunu müvekkilim mezbûr İbrahim Çelebi’ye deyni olan meblağ-ı mezbûr bin dört yüz guruşun sekiz yüz guruşuna mahsûb olmak üzere edâ ve tesellüme tarafından vekîl ve ber-vech-i muharrer edâ-i deyn emretmekle ben dahi ba‘de kabûlü’l-vekâle meblağ-ı mezbûr bin guruşun medyûn-ı mezkûr Kara Mustafa Bey’den bi’l-vekâle ahz u kabz eylediğimden sonra mezbûr İbrahim Ağa’nın emrine binâ’en meblağ-ı mezbûrun iki yüz guruşunu dâyin-i mezbûr Hasan Çelebi’ye ve bâkī sekiz yüz guruşu müvekkilim mezbûr İbrahim Çelebi’ye ber-vech-i muharrer deyni olan bin dört yüz guruşun sekiz yüz guruşuna mahsûb olmak üzere tamamen edâ ve teslîm edip ol vechile müvekkilim mezbûr İbrahim Çelebi’nin işbu mezbûr İbrahim Ağa zimmetinde altı yüz guruş hakkı bâkī kalmağın hâlâ meblağ-ı bâkī mezbûru dahi mezbûr İbrahim Ağa’dan taleb eylediğimde bana edâdan imtinâ eder suâl olunup alıverilmesi matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr İbrahim Ağa cevâbında ancak mezbûr Hasan Çelebi’ye cihet-i mezbûreden zimmetinde iki yüz guruş deynim olmağla medyûn-ı merkūm Kara Mustafa Bey zimmetinde ber-vech-i mübeyyen hakkım olan bin guruşu ahz u kabz ve ba‘de’l-kabz iki yüz guruşunu mezbûr Hasan Çelebi’ye edâ ve bâkī sekiz yüz guruşu getirip bana teslîme müdde‘î-i mezbûru vekîl etmişidim ol dahi ba‘de’l-kabûl meblağ-ı mezbûr [65b] bin guruşu ba‘de’l-kabz iki yüz guruşunu mezbûr Hasan Çelebi’ye emrime binâ’en edâ edip sekiz yüz guruş yedinde kalmağla hâlâ taleb ederim deyü müvekkil-i mezbûr İbrahim Çelebi’ye cihet-i mezbûreden bin dört yüz guruş deyni olduğunu ve meblağ-ı bâkī mezbûr sekiz yüz guruşu mezbûr İbrahim Çelebi’ye edâ ve teslîme emir ve tevkîline ve kendinin emrine binâ’en meblağ-ı merkūm sekiz yüz guruşu müdde‘î-i mezbûrun mezbûr İbrahim Çelebi’ye edâ ve teslîmini bi’l-külliye inkâr edicek müdde‘î-i mezbûrdan müdde‘âsını mübeyyene beyyine taleb olundukda udûl-i Müslimînden ve tüccâr-ı zevi’l-iktidârdan olup zikrolunan Vezîrhanı’nda sâkin Trabzonî Ömer Çelebi b. el-Hâc Hüseyin ve Erzurumlu Mustafa Çelebi b. el-Hâc Osman nâm kimesneler li ecli’ş-şehâde meclis-i ma‘kūd-ı mezbûra hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-hakīka târih-i kitâbdan üç ay mukaddem müvekkil-i mezbûr İbrahim Çelebi b. Sefer b. Mehmed cihet-i karz-ı şer‘îden bin dört yüz guruş zimmetimde lâzımü’l-edâ deynim vardır deyü işbu mezbûr İbrahim Ağa bizim huzûrumuzda ikrâr ve i‘tirâf edip bizi işhâd eyledi dedikden sonra medyûn-ı merkūm Hammâmîzâde Kara Mustafa Bey’in zimmetinde cihet-i mezbûreden bâ-temessük hakkı olan bin guruşu taleb ve da‘vâ ve ahz u kabza ve ba‘de’l-kabz iki yüz guruşunu mezbûr Hasan Çelebi’ye ve sekiz yüz guruşunu müvekkil-i mezbûr İbrahim Çelebi’ye deyni olan bin dört yüz guruşun sekiz yüz guruşuna mahsûb olmak üzere edâ ve teslîme işbu mezbûr İbrahim Ağa tarafından müdde‘î-i mezbûr Mehmed Ağa’yı kezâlik huzûrumuzda vekîl ve edâ-i deyne emredip mezbûr Mehmed Ağa ba‘de’l-kabûl meblağ-ı mezbûr bin guruşu mezbûr Kara Mustafa Bey’den bi’l-vekâle ba‘de’l-kabz mezbûr İbrahim Ağa’nın emrine binâ’en meblağ-ı mezbûrun iki yüz guruşunu mezbûr Hasan Çelebi’ye ba‘de’l-edâ meblağ-ı bâkī mezbûr sekiz yüz guruşu müvekkil-i mezbûr İbrahim Çelebi’ye deyn-i mezbûr bin dört yüz guruşun sekiz yüz guruşuna mahsûb olmak üzere tamamen edâ ve teslîm etmişidi hâlen meblağ-ı bâkī mezbûr sekiz yüz guruşu mutâlebesinde müdde‘î-i mezbûrun zimmetini berî olup müvekkil-i merkūm İbrahim Çelebi’nin bâkī kalan altı yüz guruş hakkına işbu mezbûr İbrahim Ağa’dan müdde‘î-i mezbûr Mehmed Ağa içün bi’l-vekâle hak, taleb ve ahz vardır biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde şâhidân-ı mezbûrân sırren ve alenen ta‘dîl ve tezkiye olundukda şehâdetleri makbûle olmağın mûcebiyle ba‘de’l-hükm meblağ-ı mezbûr altı yüz guruşu vekîl-i mezbûr Mehmed Ağa’ya edâ ve teslîme mezbûr İbrahim Ağa’ya tenbîh olunup mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’s-sâbi‘ min-Şevvali’l-mükerrem li-sene seb‘a ve mie ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: : Umdetü erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem tezkire-i evvel Yusuf Efendi, zübdetü ashâbi’t-tastîr ve’r-rakām tezkire-i sânî Hâfız Efendi, umdetü’l-eşbâh ve’l-a‘yân Mehmed Ağa ser-çavuş, fahrü’l-akrân Ocak Odabaşı Mustafa Ağa, fahrü’l-kuzât Mustafa Efendi nâib-i recül, el-Hâc Halil Efendi tevâbi‘-i hazret Efendi, el-Hâc Ali çukadar
|