|
İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 463 Hüküm no: 356 Orijinal metin no: [111a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mustafa b. Ahmed b. Gümüş Mustafa’nın vereselerinden olan Fâtıma b. Ahmed’in vekili Mehmed Efendi ile sulh oldukları
Vilâyet-i Rumeli’nde medîne-i Yenişehir’de Sarrâçlar mahallesin sâkinelerinden olup mahrûse-i Mısır-ı Kāhire’de fevt olan Kemişoğlu demekle ma‘rûf el-Hâc Mustafa b. el-Hâc Ahmed b. Gümüş Mustafa’nın vâlidesi Aliye’nin karındaşı Ramazan’ın kızı Hasene’nin kızı olmağla zî-rahm cihetinden vârisesi olup zâtını ma‘rifet-i şer‘iye ile ârifân olan medîne-i mezbûre ahâlîsinden el-Hâc Mehmed b. Abdülkerim ve Mustafa Çelebi b. Yusuf ta‘rîfleriyle mu‘arrefe olan Fâtıma bt. Ahmed nâm hatun dîvân-ı kāimmakām-ı hazret-i sadrazamîde ma‘kûd meclis-i şer‘-i şerîf-i âlîde medîne-i mezbûrede muhtârü’l-eimme olan işbu bâ‘isü’l-kitâb eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi b. el-Hâc Ahmed mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip merhûm-i mezbûr Kemişoğlu el-Hâc Mustafa mahrûse-i mezbûrede fevt oldukda verâseti zevce-i metrûkesi Hatice Hatun bt. Abdullah ile zî-rahm cihetinden bana ve benimle derecede müsâvî olan Meryem Hatun bt. İshak ve Aliye Hatun bt. Zülfikar’a munhasıra oldukda ben mezbûretân Meryem ve Aliye müteveffâ-i mezbûrun mahrûse-i Mısr-ı Kāhire’de olan terekesinden hisse-i şer‘iyemizi vâzı‘u’l-yed olanlardan taleb-i da‘vâ ve ahz u kabza ve bize îsâle tarafımızdan mezkûr eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi’yi vekîl nasb ve ta‘yîn edip ol dahi ba‘dehû kabûlü’l-vekâle mahrûse-i mezbûreye varıp terekesinden zevcesi mezbûre Hatice’nin rub‘ hissesinden mâ‘adâ selâse-i erba‘ı olmak üzere her kîsesi beşer yüz seksen yedi guruşdan on sekiz kîse olmak üzere on bin dört yüz elli sekiz guruşu bi’l-vekâle ahz u kabz eyledikden sonra meblağ-ı mezbûrun altı kîse guruşunu ketm ü ihfâ ve kendi mesârifine sarf ile istihlâk etmekle müteveffâ-i mezbûrun terekesinin selâse-i erba‘ı olmak üzere bi’l-vekâle makbûzum [111b] ancak on iki kîse guruşdur Mısır hesâbı üzere sekiz yük akçe eder meblağ-ı mezbûr sekiz yük akçenin dört yük akçesine zihâb ve iyâbda harc ve sarf edip dört yük akçe bâkī kalıp gāibetân ani’l-meclis Selime ve Râbia nâm hatunlar zî-rahm cihetinden sizinle derecede müsâvî müteveffâ-i mezbûrun vârisleri olmalarıyla onlar dahi hisselerini kabz ve îsâle beni vekîl etmişler idi meblağ-ı bâkī-i mezbûr dört yük akçede herbirinizin hissesine ancak sekiz bin akçe isâbet eder deyü meblağ-ı mezbûr seksen bin akçeyi bana def‘ ve teslîm ben dahi ahz u kabz edip mezbûr eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi’nin on iki kîse olmak üzere makbûzuna müte‘allika da‘vâdan zimmetini ibrâ ve ıskāt edip yedine hüccet vermişidim lâkin mezbûrun tereke-i müteveffâ-i mezbûrda makbûzu olan sekiz kîse guruş olmağla meblağ-ı mezbûrdan ketm ü ihfâ ve kendi mesârifine sarfla istihlâk eylediği altı kîse guruşdan bana isâbet eden hisse-i şer‘iyemi mezbûr eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi’den taleb ve da‘vâ eylediğimde ol dahi inkâr etmekle beynimizde münâza‘ât-ı kesîre cereyân etmişidi. el-Hâletü hâzihî ziyâde-i mezkûra da‘vâsı’çün mezbûr eş-Şeyh el-Hâc Mehmed Efendi bana dört yüz esedî guruşu def‘ ve teslîm ben dahi ahz u kabz edip ziyâde-i mezkûre müteveffâ-i mezbûrun terekesinden kalîl ve kesîr ve celîl ve sagīr makbûzât ve masrûfâtına ve bi’l-cümle târih-i kitâba gelince sâir hukūka müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben mezbûr eş-Şeyh Mehmed Efendi’nin zimmetini ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt edip ol dahi medfû‘u meblağ-ı mezbûre ve bi’l-cümle târih-i kitâba gelince hukūk-ı müte‘allika âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ-i âmm ile ibrâ ve ıskāt eyledi. Min-ba‘d târih-i kitâba gelince bir birimiz ile vechen mine’l-vücûh da‘vâ ve nizâ‘ımız kalmadı dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î yine mezbûre Fâtıma Hatun meclis-i mezbûrda medîne-i mezbûre ahâlîsinden el-Hâc Mustafa b. Ali mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip mezbûr el-Hâc Mustafa vekîl-i merkūm el-Hâc Mehmed Efendi üzerine tarafımızdan nâzır olmağla tereke-i müteveffâ-i mezbûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan onlar dahi zimmetini ibrâ-i âmm ile ibrâ ve ıskāt eyledim dedikde gıbbe’t-tasdîkı’l-mu‘teberi’l-vicâhî mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’r-râbi‘ min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene seb‘a ve mie ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü erbâb-ı tahrîrü’l-kalem tezkire-i evvel Yusuf Efendi, zübdetü ashâbi’t-tastîr ve’r-rakām tezkire-i sânî Hâfız Efendi, fahrü’l-eşbâh ve’l-a‘yân Mehmed Ağa ser-çavuşân, umdetü’l-a‘yân Mehmed Ağa ser-muhzırân, el-Hâc Mehmed b. Abdülkerim, Abdullah Çelebi Şeyh Mehmedzâde, Moralı es-Seyyid Mustafa Çelebi, es-Seyyid Mustafa b. es-Seyyid Ahmed, Müezzinzâde Ahmed Çelebi b. İsmail, Ömer Çelebi b. el-Hâc Abdurrahman, Ahmed Çelebi b. Şahbaz, Karasakallı oğlu Mustafa, Tavukçuzâde Hüseyin Çelebi, Osman tâbi‘-i Hacı Sinan, Mustafa Çelebi b. Yusuf Efendi.
|