.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697)
cilt: 57, sayfa: 495
Hüküm no: 379
Orijinal metin no: [120a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Sûk-ı cedid’deki attar ve kitapçılar ile İhtisab Ağası Toygun Mustafa Ağa b. Abdurrahman arasındaki dava

Mahmiye-i İstanbul’da bi’l-fi‘il ihtisâb ağası olan fahrü’l-akrân Toygun Mustafa Ağa b. Abdurrahman meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde cennet-mekân firdevs-âşiyân merhûm ve mağfûrun-lehâ Vâlide Sultân dâmet-ismetühâ hazretlerinin mahmiye-i mezbûrede Bahçekapısı dâhilinde müceddeden binâ buyurdukları câmi‘-i şerîf ve ma‘bed-i latîfleri kurbünde vâki‘ Sûk-i cedîd’de sâkin attar kethudâsı olan el-Hâc Süleyman b. el-Hâc Hüseyin ve yiğitbaşılarından el-Hâc Mehmed b. Mustafa ve ihtiyârlarından el-Hâc Ali b. Hüseyin ve el-Hâc Mehmed b. Ali ve Mehmed Çelebi b. Ahmed ve kitâbcı tâifesinin kethudâları olan İsmail Çelebi b. Rıdvan ve Mehmed Bölükbaşı b. Süleyman ve İbrahim Bölükbaşı b. Ebûbekir ve el-Hâc Hüseyin Bölükbaşı b. Abdullah ve ihtiyârlarından el-Hâc Hasan b. Abdullah ve el-Hâc Cafer b. Murad ve diğer el-Hâc Hasan b. Murad ve el-Hâc Abdullah b. Ali ve el-Hâc Mahmud b. Abdullah ve el-Hâc Ali b. Abdullah ve Hüseyin Beşe b. Abdülkerim ve el-Hâc Ebûbekir b. Ali ve el-Hâc Hüseyin b. Abdülmennan ve Yusuf Beşe b. Pîrî ve sâirleri mahzarlarında takrîr-i da‘vâ ve tasvîr-i müdde‘â edip tâifeteyn-i mezbûreteyn sûk-ı mezkûrda attar ve kitâbcı olup kâr ü kisb etmeleriyle sâir erbâb-ı hiref gibi rüsûm-ı mu‘tâdeyi ihtisâb mukāta‘ası için taleb eylediğimde teslîmden imtinâ‘ ederler suâl olunsun dedikde gıbbe’s-suâl mezbûrûn cevâblarında kadîmü’l-eyyâmdan mahmiye-i mezbûrede muhtesib olanlar bizim umûrumuza karışı gelmeyip vâki‘ olan husûslarımızı ma‘rifet-i şer‘le bölükbaşılarımız ve kethudâlarımız ma‘rifetiyle İstanbul kadıları huzûrlarında görülüp min-ba‘d muhtesib olanlar bize karışmayıp dahleylememek için selâtîn-i mâziyeden ellerimizde müte‘addiden emr-i şerîfemiz olduğundan mâ‘adâ merhûm-ı müşârün-ileyhâ hazretleri câmi‘-i şerîfi ve ma‘bed-i latîfi ve sûk-ı mezkûru binâ ve ihyâ buyurduklarında bizler sûk-ı mezkûrda sâkin olmamız ile bundan böyle Sûk-ı cedîd’de sâkin olan attarlara ve kitâbcılara ve müceddeden ta‘mîr ve ihyâ olunan tahmîslere muhtesib olanlardan ba‘de dahl ve ta‘arruz etmeyip ve bir tarîk ile karışmayıp aralarında şer‘an ve kānûnen vâki‘ olan husûsları bölükbaşıları ve kethudâları ma‘rifetleriyle İstanbul kadısı huzûrunda ma‘rifet-i şer‘le görülüp muhtesib olanları ve tarafından kuloğlanları müdâhele ve mu‘âraza etdirilmemek bâbında bin yetmiş yedi senesi Saferü’l-hayrı evâilinde merhûm ve mağfiret-nişân cennet-mekân firdevs-âşiyân Sultân Mehmed Han [120b]aleyhi’r-rahmeti ve’r-rıdvân zamân-ı sa‘âdetlerinde dahi emr-i şerîf-i cihân-mutâ‘ ihsân olunup ve bâlâsında mûcebince amel oluna deyü hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnu erzânî kılınıp kat‘â beynimizde muhtesib ve kul oğlanları karışmamak üzere men‘-i sultânî ile memnû‘dur deyü hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûn ile mücellâ bir kıt‘a emr-i şerîf ile [şerîf-i] cihân-mutâ‘ ibrâz eyleyip muhtesib-i mezbûr Mustafa Ağa muvâcehesinde feth ve kırâet olundukda mazmûn-ı münîfi min-külli’l-vücûh mezbûrûnun takrîr-i meşrûhlarına muvâfık bulunup ve mezbûr Mustafa Ağa dahi ber-vech-i muharrer kadîmü’l-eyyâmdan bu âna gelince tâifeteyn-i mezbûreteynin beynlerine muhtesib kul oğulları karışagelmediğini ikrâr ve i‘tirâf edip ve ber-vech-i muharrer rüsûm-ı mu‘tâdeyi sâir esnaf gibi mezbûrûndan ahza yedinde muahhar fermân-ı âlî dahi olmadığı mûcebiyle bâ-fermân-ı hümâyûn kadîmden olageldiği vech üzere mezbûrûnun beynlerine karışmayıp rüsûm talebiyle bî-vech mu‘ârazadan men‘ olunup mâ-hüve’l-vâkı‘ bi’t-taleb ketb olundu.

Fi’l-yevmi’s-sâmin min-Zilhicceti’ş-şerîfe li-sene seb‘a ve mie ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Mustafa Efendi nâib-i recül , Receb Efendi nâib-i kapan, el-Hâc Mehmed Çelebi b. İbrahim, Mustafa Çelebi b. el-Hâc Ahmed, Mustafa Çelebi yiğitbaşı, el-Hâc Süleyman b. Mehmed yiğitbaşı, el-Hâc Halil Efendi b. Mehmed, Mehmed Efendi b. Hüseyin, Ali Beşe b. Mehmed, Receb Çelebi b. Osman