.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697)
cilt: 57, sayfa: 539
Hüküm no: 414
Orijinal metin no: [134b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Her bir keyl buğdaydan birer vukıyye dakikin mîrî peksimet tabhı için uncu tâifesine teslimi

Da‘vâ

Mahmiye-i İstanbul’da Çörekçiler Kethudâsı olan Ahmed b. Cafer ve ihtiyârlarından Elhâc Fazlı b. Mahmud ve Elhâc Ömer b. Ahmed ve Ahmed b. Mehmed ve Mahmud b. Ahmed ve diğer Mahmud b. Hasan ve Elhâc Abdülkadir b. Abdullah ve Usta Halil b. Hasan ve Elhâc Hüseyin b. Mehmed ve Mustafa b. Şaban ve Selim b. Mehmed ve sâirleri meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde mahmiye-i mezbûrda simid uncuları kethudâsı olan Mehmed Çavuş b. Mehmed ve yiğidbaşıları olan İstati v. Dimo ve ihtiyârlarından Ahmed Çelebi b. Elhâc Hicazî ve Elhâc Mehmed b. Osman ve Abdullah Beşe b. Bedreddin ve Ahmed b. Elhâc Ömer ve Hasan Beşe b. Mustafa ve Hicâzî b. Halil ve sâirleri muvâcehelerinde her biri üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip, kadîmü’l-eyyâmdan beri peksimet tabhı lâzım geldikde taraf-ı mîrîden uncu tâifesine verilen ma‘lûmü’l-mikdâr buğday tâife-i mezbûre kendi değirmenlerinde dakīk eylediklerinden sonra her bir keyl buğdaydan yirmi vukıyye dakīk hâsıl olmakla bize def‘ u teslîm biz dahi ba‘de’l-kabz her elli vukıyye dakīkden bir hınta peksimet tabh kabza me’mûr olanlara def‘ u teslîm edegelip cânib-i mîrîden bu vech üzre dahi îrâd ve masraf kaydolunmuşiken zikrolunan uncu tâifesi makbûzları olan buğday değirmenlerinde dakīk etdiklerinden sonra her keyli için hilâf-ı mu‘tâd bize on dokuz vukıyye dakīk verip bâkī birer vukıyye dakīki kendi mesâriflerine sarfla istihlâk murâd ederler hâlâ suâl olunup takrîrleri tahrîr ve bâkī birer vukıyye dakīki kendi mesâriflerine sarfla istihlâk murâd ederler hâlâ suâl olunup takrîrleri tahrîr ve bâkī birer vukıyye dakīk dahi peksimed tabhı için bize teslîme mezbûrûna tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde ba‘de’s-suâl mezbûrûn uncu tâifesi cevâblarında fi’l-hakīka kazıyye bâlâda tafsîl ve beyân ve şerh ve ıyân olunan vech üzre olup kadîmü’l-eyyâmdan beri peksimet tabhı lâzım geldikde taraf-ı mîrîden kendilerine verilen ma‘lûmü’l-mikdâr buğday değirmenlerinde dakīk etdiklerinde her bir keyl buğdaydan yirmi vukıyye dakīk hâsıl olup çörekçi tâifesine def‘ u teslîm etmeleriyle ba‘de’l-kabz her elli vukıyye dakīkden bir kantar peksimet tabh ve kabzına me’mûr olanlara def‘ u teslîm edegelip ve cânib-i mîrîde dahi bu vech üzere îrâd ve masraf kaydolunup hâlâ dahi bir keyl buğdaydan bir vukıyye dakīkin zikrolunan çörekçi tâifesine teslîm üzerlerine lâzım idiğine her biri tav‘an ikrâr ve i‘tirâf etmeğin alâ mûceb-i i‘tirâfihim zikrolunan her bir keyl buğdaydan birer vukıyye dakīki dahi mîrî peksimet tabhı için müdde‘ûn-ı mezbûrûna teslîme mezbûrûn uncu tâifesine tenbîh olunup mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.

Fî 23 Zilhicce sene [1]107

Şuhûdü’l-hâl: Mustafa Çelebi Yiğidbaşı, Elhâc Süleyman Yiğidbaşı, İbrahim Çelebi b. Ahmed, Elhâc Mehmed b. İbrahim, Ali Beşe Çukadar.