.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697)
cilt: 57, sayfa: 575
Hüküm no: 439
Orijinal metin no: [145b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Odunkapı iskelesine kereste getiren gemi reislerinin keresteyi iskeleye çıkarmadan gemide satmaları gerektiği

Sefîne reislerinden olup mahmiye-i İstanbul’da Odunkapısı iskelesine sefîne ile kereste getiren Ahmed Reis b. Mehmed ve Mehmed Reis b. Ahmed ve Şaban Reis b. Mehmed ve Mustafa Reis b. Ali ve kereste tüccârından Ali b. İsmail ve sâirleri Dîvân-ı kāimmakām-ı hazret-i sadrazamîsadrazamîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde iskele-i merkūmede at hamalları kethudâsı olan İbrahim b. Ahmed ve ihtiyârlarından Yusuf b. <> Mustafa ve Mehmed b. Ali ve (.A[li]..) b. Veli ve Mehmed b. Mustafa ve Zülfikar b. İsa ve sâirleri mahzarlarında tasdîr-i da‘vâ ve takrîr-i müdde‘â edip bir sefîne ile taşradan getirdiğimiz keresteyi âhara bey‘ için sefîneden ihrâc ve iskele-i mezbûre meydânına vaz‘ murâd eylediğimizde, mezbûrûn hamal tâifesi mâni‘ olurlar suâl olunup ber-vech-i muharrer mâni‘ olmamak üzere tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde gıbbe’s-suâl mezbûrûn hamal tâifesi cevâblarında kadîmü’l-eyyâmdan ilâ hâze’l-ân zikrolunan iskeleye sefîne reisleri getirdikleri keresteyi taşra çıkarmayıp sefîneleri içinde bey‘ edip ve iskele-i mezbûre meydânına izn-i sultânî ile zahîre için gelen odun vaz‘ olunup bizim bargirlerimiz ikāf olunagelip hatta bin yüz senesi Şevvali’l-mükerreminin on beşinci günü sefîne reisleri getirdikleri keresteyi kadîmden olagelen muhâlif sefînelerinden ihrâc ve meydân-ı merkūma vaz‘ edip ikāf bargirlere mâni‘ olmalarıyla yedimizde olan sicill-i mahfûzdan muhrec işbu suver-i hüccet-i şer‘iye nâtıka olduğu üzere Ahî Çelebi Mahkemesi’nde huzûr-ı hâkimü’ş-şer‘de mürâfa‘a-i şer‘ olduğumuzda hakīkat-i hâl ol havâlîde sâkin vukūf-ı tâmmı olan bî-garaz Müslimîn’den istihbâr ve istifsâr olundukda kazıyye vech-i meşrûh üzere olduğu lede’ş-şer‘i’l-enver sâbit ve mukarrer olmağla sefîne reisleri getirdikleri keresteyi sefîneleri içinde bey‘ edip kadîme muhâlif taşra çıkarıp meydân-ı mezbûra vaz‘ ile ikāf bargirlere mâni‘ olmamak üzere rüesâ-i mezbûrûna tenbîh ve yedimize hüccet-i şer‘iye verildikden sonra bin yüz bir senesi şehr-i Recebi’l-ferdi evâilinde rüesâ-i mezbûrûn meydân-ı mezkûra tekrar dahletmeleriyle Rikâb-ı hümâyûn-ı şevket-makrûna arzuhâl eylediğimizde hüccet-i mezbûre [146a] mûcebince amel olunup rüesâ-i mezbûrûn men‘ u def‘ olunmak bâbında yedimize emr-i şerîf-i cihân-mutâ‘ ihsân olunup ve bin yüz altı senesi Zilka‘desi’nin on yedinci günü mahkeme-i mezbûrede nâibü’ş-şer‘i’ş-şerîf olan Mehmed Efendi dahi rüesâ-i mezbûrûnu meydân-ı mezkûra kereste vaz‘ından men‘ ve işbu hüccet-i şer‘iyeyi verip ve bin yüz yedi senesi Muharremi’l-harâmının on sekizinci günü İstanbul kadısı olan a‘lemü’l-ulemâi’l-izâm Ataullah Mehmed Efendi huzûrunda dahi mürâfa‘a-i şer‘ olduğumuzda kazıyye vech-i meşrûh üzere olduğu zâhir ve müte‘ayyen olmağla mûmâ-ileyh Ataullah Mehmed Efendi dahi kezâlik rüesâ-i mezbûrûnu meydân-ı merkūma kereste vaz‘ından men‘ edip işbu hüccet-i şer‘iyeyi vermiş idi deyü zikrolunan sicill-i mahfûzdan muhrec sûret-i hüccet-i şer‘iye ile mûmâ-ileyhimâ Mehmed Efendi ve Ataullah Mehmed Efendi’nin imzâlarıyla mumzât ve hâtemleriyle mahtûme iki kıt‘a hüccet-i şer‘iye ve tuğrâ-ı garrâ-yı sultânî ile mücellâ emr-i şerîf-i cihân-mutâ‘ ibrâz etmeleriyle feth ve kırâet olundukda her birinin mazmûn-ı münîfi min-külli’l-vücûh takrîr-i meşrûhlarına muvâfık bulunmağın gıbbe’l-istintâk fi’l-hakīka iskele-i mezbûreye gelen keresteyi kadîmü’l-eyyâmdan ilâ hâze’l-ân taşra çıkarmayıp ve meydân-ı mezbûra vaz‘ olunmayıp ancak sefîneleri içinde bey‘ olunagelip meydân-ı mezkûr zahîre için gelen odun ve ikāf bargirlere mu‘ayyen ve mahsûsdur deyü zikrolunan hücec-i şer‘iyeler ile emr-i şerîf-i âlîşânın mazmûnlarını rüesâ-i mezbûrûn bi’t-tav‘i’s-sâf ikrâr ve i‘tirâf etmeğin mûcebiyle kadîmden olageldiği vech üzere sefîneleri ile getirdikleri keresteyi sefîneleri içinde bey‘ edip ve taşra ihrâc ve meydân-ı mezbûra vaz‘ ile ikāf bargirlere mâni‘ olmamak üzere rüesâ-i mezbûrûna ba‘de’t-tenbîh mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.

Fi’l-yevmi’l-hâdî aşer min-Muharremi’l-harâm li-sene semân ve mie ve elf min-hicreti men lehu’l-izzü ve’ş-şeref aleyhi efdalü’t-tahiyyeti ve’t-teslîm.

Şuhûdü’l-hâl: Umdetü erbâbü’t-tahrîr ve’l-kalem Yusuf Efendi Tezkire-i evvel, Zübdetü ashâbi’t-tastîr ve’r-rakām Hâfız Efendi Tezkire-i sânî, Umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim Mehmed Ağa Ser-çavuşân, Fahrü’l-eşbâh ve’l-a‘yân Mehmed Ağa ağa-yı muhzır, Fahrü’l-akrân ve’l-ekfâ Odabaşı Mustafa Ağa, Mustafa Efendi nâib-i recül, Receb Efendi nâib-i kapan, el-Hâc Halil Efendi tâbi‘-i hazretefendi, el-Hâc Ali Beşe Çukadâr, el-Hâc Ebûbekir Çukadâr, Mehmed Ağa Ser-muhzırân.