İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 605 Hüküm no: 464 Orijinal metin no: [154b-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İbrahim Ağa b. Mehmed ile kardeşi ve ticaret ortağı Hüseyin Ağa arasında muhasebe görülüp birbirlerinin zimmetini ibra etdikleri
Fi’l-asl medîne-i Diyârbekir’de Abdülaziz Efendi Câmi‘-i şerîfi mahallesi ahâlîsinden olup hâlâ mahmiye-i İstanbul’da Vâlidehânı’nda sâkin tüccâr-ı zevi’l-iktidârdan Berdebarozâde demekle şehîr İbrahim Ağa b. el-Hâc Mehmed meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde birâderi bâ‘isü hâze’l-kitâb el-Hâc Hüseyin Ağa mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip babamız mezbûr el-Hâc Mehmed fevt oldukda nukūd ve akār ve menkūl ve bi’l-cümle emvâl ve erzâkından bize isâbet eden hisse-i şer‘iyemizi iktisâm etmeyip beynimizde müşâ‘ ve müşterek kaldığından mâ‘adâ bin doksan beş senesinden beri birâderim mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa ile vücûh-ı ticâretden şerîkler olmağla beynimizde nice ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ vâkı‘a olmağla bin yüz dört senesi Zilhicce-i şerîfesinin dördüncü günü Diyârbekir kadısı olan merhûm Abdülhalim Efendi b. Ahmed huzûrunda mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa ile hesâb gördüğümüzde dayım işbu hazır bi’l-meclis el-Hâc Mansur b. Abdullah’a cihet-i karz-ı şer‘îden zimmetimde deynim olan sekiz bin beş yüz guruşa mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa edâ etmek üzere mezbûr el-Hâc Mansur’u merkūm el-Hâc Hüseyin Ağa üzerine havâle edip ol dahi kabûl eylediğinden sonra mahmiye-i mezbûre kurbünde vâki‘ mandıra ta‘bîr olunur çiftlikde mevcûd devvâb ve mevâşî ve mezrû‘ât ve yine mahmiye-i merkūmede bir mücevher kuşak ve kasaba-i Tosya’da mahfûz yüz yirmi batman lüle [155a] yükü zimem-i nâsda olan meblağlardan silâhşör-i şehriyârî Beşir Ağa ve Hâşimzâde Murtaza Ağa ve Selanikli el-Hâc Mustafa Ağa ve Kılıççı Ali Paşa hazînedârı Hasan Ağa ve Çolak İsmail Ağa ve Bağdad Ağası Ali Ağa ve Abbas Ağa ve Abdülvahhab Çelebi ve Ali Efendi zimmetlerinde kendi temessükleri mûcebince hakkımız olan ma‘lûmü’l-mikdâr meblağ benim hisseme ta‘yîn ve tahsîs ve ber-vech-i muharrer kabza beni mezbûrûn üzerlerine ihâle ve taslît edip ve nakid yedi bin beş yüz guruşu bana def‘ ve teslîm ben dahi kabûl ve kabz edip bâlâda tahrîr olunan dokuz nefer zimem erbâbından mâ‘adâ Hazro beyleri Murad Han Bey ve Derviş Bey ve Cizre beyleri Şeref Bey ve Abdullah Han Bey ve Basra Vâlîsi Hasan Paşa ve Eğil Beyi Mustafa Bey ve Ali Ağa ve Basralı Abdüllatif Efendi ve sâir kimesneler zimmetlerinde kendi temessükleri mûcebince olan meblağlar mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa’nın müstakillen kendi malı olup benim bi-vechin mine’l-vücûh alâka ve medhalim olmayıp babamız müteveffâ-yı mezbûr el-Hâc Mehmed’in akār-ı menkūl ve nukūd terekesine ve karındaşlar guyûb olup bundan akdem vefât eden el-Hâc Ahmed ve Abdülkerim ve hemşîremiz müteveffât Fâtıma Hatun’un terekelerinden her birimiz kendüye isâbet eden hisse-i şer‘iyesine ve târih-i mezbûra gelince beynimizde cereyân eden havâlât ve mal-ı şirket ve ribhe ve bi’l-cümle ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâya müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa’nın zimmetini ol dahi benim zimmetimi ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt edip husûs-ı mezbûru nâtık işbu hüccet-i şer‘iye tahrîr olunmuş idi. Lâkin hesâb-ı mezbûrda galat ve sehv olup benim mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa’ya ma‘lûmü’l-mikdâr hakkım ziyâde geçmişdir, tekrar hesâbımız görülüp zimmetinde zuhûr eden hakkım alı verilmek bâbında bin yüz yedi senesi Zilka‘desi’nde Edirne’de Rikâb-ı hümâyûna arzuhâl eylediğimde tekrar istînafen muhâsebesi görülmek için ihzârı bâbında emr-i şerîf-i âlîşân ihsân olunup ber-mûceb-i emr-i âlî mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa medîne-i mezbûreden mahmiye-i mezbûreye ihzâr olunup hân-ı mezbûrda sâkin tüccâr-ı zevi’l-iktidârdan zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında müceddeden hesâb görülmek murâd eylediğimde Müslimîn-i mezkûrîn tavassutuyla mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa kendi malından bana altı bin beş yüz guruşu dahi def‘ ü teslîm ben dahi ahz u kabz edip mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa ke’l-evvel çiftlik-i mezbûrda olan devvâb ve mevâşî ve mezrû‘ât ve mücevher kuşak ve lüle yükü ve dokuz nefer zimem erbâbı olan mezbûrûn Beşir Ağa ve Murtaza Ağa ve el-Hâc Mustafa ve Hazînedâr Hasan Ağa ve Çolak İsmail Ağa ve Ali Ağa ve Abbas Ağa ve Abdülvahhab Çelebi ve Ali Efendi zimmetlerinde olan meblağları bana ta‘yîn ve tahsîs ve ahz u kabza beni ihâle ve taslît edip ben dahi bâlâda tafsîl olunan vech üzere mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa’nın müstakillen malı olup zimem-i nâsa idâne olunan mezbûrûn Murad Han Bey ve Derviş Bey ve Şerif Bey ve Abdullah Han Bey ve Hasan Paşa ve Mustafa Bey ve Ali Ağa ve Abdüllatif Efendi ve sâir kimesneler zimmetlerinde olan meblağlarda benim kat‘an alâka ve medhalim ve hak ve müstahıkkım olmayıp babamız mezbûr el-Hâc Mehmed ve karındaşlarımız mezbûrîn el-Hâc Ahmed ve Abdülkerim ve Fatıma’nın akār ve menkūlü ve nukūd ve’l-hâsıl ism-i mâl ıtlâk olunur terekelerinden ve târih-i kitâba gelince beynimizde cereyân eden poliçe ta‘bîr olunur temessükâta ve havâlâta ve asl-ı mâl ve fâidesine ve iki def‘a nakid bana medfû‘u olan sâlifü’z-zikr meblağlara ve bi’l-cümle ahz ü i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve muhâsamât ve eymân ve mutâlebâtdan beni birâderim mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa’nın zimmetini ol dahi benim zimmetimi ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt eyledik, min-ba‘d târih-i kitâba gelince birbirimiz ile vechen mine’l-vücûh ve sebeben mine’l-esbâb da‘vâ ve nizâ‘ ve hak ve alâkamız kalmadı dedikde mukırr-ı mezbûr İbrahim Ağa’nın ber-vech-i cârî ve sâdır olan cemî‘-i kelimâtını el-mukarru lehu’l-mezbûr el-Hâc Hüseyin’i vicâhen ve şifâhen tasdîk ve tahkīk etdikden sonra mezbûr el-Hâc Mansur dahi meclis-i şer‘de mezbûrân İbrahim Ağa ve el-Hâc Hüseyin Ağa mahzarlarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip ber-vech-i meşrûh mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa edâ etmek üzere havâle olunan meblağ-ı mezbûr sekiz bin beş yüz guruşu mezbûr el-Hâc Hüseyin Ağa bana edâ ve teslîm ben dahi tamamen ahz u kabz edip min-ba‘d târih-i kitâba gelince mezbûr İbrahim Ağa zimmetinde bir akçe ve bir habbe hakkım bâkī kalmayıp hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika da‘vâdan ben mezbûr İbrahim Ağa’nın zimmetini ol dahi benim zimmetimi ibrâ-i âmm ile ibrâ ve ıskāt eylediklerinde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fî 5 min-Saferü’l-hayr sene [1]108.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-mevâli’l-izâm Müstakīmzâde Efendi el-kādî bi-medîne-i Diyârbekir sâbıkā, Umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim kethudâ-i hazret-i kāimmakām Osman Paşa, [155b] Fahrü’l-akrân ve’l-a‘yân Toygun Mustafa Ağa el-muhtesib-i Âsitâne, Umdetü’l-müderrisîni’l-kirâm Mustafa Efendi b. Ahmed Efendi, Fahrü’t-tüccâr es-Seyyid Abdülkerim Çelebi b. el-Hâc Selahaddin, Hasan Efendi b. Mustafa el-müderris, el-Hâc Ahmed Çelebi b. el-Hâc Mehmed es-Seyyâf, Fahrü’l-akrân el-Hâc Derviş Ağa, el-Hâc İsmail b. el-Hâc Ömer, el-Hâc Esad Çelebi b. el-Hâc Numan, el-Hâc Veli Ağa el-Hamîdî, el-Hâc Abdurrahman Ağa b. el-Hâc Mehmed, Mustafa Çelebi b. el-Hâc Mehmed, el-Hâc Ebulvefa el-Mardinî, Reyhavîzâde el-Hâc Mehmed Çelebi, el-Hâc Mustafa Çelebi b. İsmail, Harputlu el-Hâc Osman Ağa, Harputlu el-Hâc Veli Çelebi, Hasan Çelebi tâbi‘-i Sem‘anîzâde, İbrahim Çelebi tâbi‘-i Abdülvahhab Çelebi, Ömer Çelebi tâbi‘-i Ahmed Seyyâf, İbrahim Beşe tâbi‘-i Hasan Çavuş, Osman Çelebi b. Ebulvefa, İbrahim Ağa b. Ali, es-Seyyid Ebulyüsr Çelebi, Yahya Çelebi el-kâtib.
|