İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 625 Hüküm no: 481 Orijinal metin no: [161a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Cariye iken Müslüman olarak Ayşe adını alan kadın, Havva bt. Abdullah’a satılmışsa da Özü Beyi Mustafa Bey’in çocuğunun annesi olduğu için satışın geçersiz olduğu
Mahmiye-i İstanbul’da Aksaray kurbünde sâkine işbu râfi‘atü’l-kitâb Havva Hatun bt. Abdullah Dîvân-ı kāimmakām-ı hazret-i sadrazamîde ma‘kūd-ı meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde Kırîmî Kalpakçı Yasef v. Avraham nâm Yahûdî muvâcehesinde üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip işbu hâzıratü bi’l-meclis açık kaşlı elâ gözlü uzun boylu Rusiyyetü’l-asl sâbıkā Kaçka ismiyle müsemmât olup hâlâ şeref-i İslâmla müşerref olmağla Âişe tesmiye olunan mevsûfe diyâr-ı Kırım’da Akmescid kazâsına tâbi‘ Kıyat nâm karyede sâkin Özi beyi olan Mustafa Bey’in câriye-i memlûkesi olmağla mezbûr Mustafa Bey mevsûfe-i mezbûreyi yedinde câriye-i memlûkesi olduğu hâlde istifrâş ve ihbâl edip mezbûrun firâşından işbu sarışın gök elâ gözlü sol parmakları yanık Bedahşân nâm sagīreyi tevellüd etmekle mevsûfe-i mezbûre Âişe mezbûr Mustafa Bey’in ümm-i veledi olup bey‘ ve hîbesi meşrû‘ değil iken merkūm Mustafa Bey mevsûfe-i mezbûreyi zevcesi Ümmü Hanım bt. Arslan Bey’e bilâ-vech-i şer‘î def‘ ü teslîm, mezbûre Ümmî Hanım dahi kabz ve sagīre-i mezbûre Bedahşân kendi refîkası olmak üzere Karasu kadısı olan es-Seyyid Abdurrahman Efendi huzûrunda malından tahrîr ve i‘tâk edip işbu ıtık-nâme tahrîr olundukdan sonra mevsûfe-i mezbûreyi merhûm Kalpakçı Yasef’e deyni olan yüz beş guruş mukābelesinde bi-gayr-ı hakkın def‘ ü teslîm ol dahi ahz u kabz ve mahmiye-i mezbûreye getirip yedinde câriye-i memlûkesi olmak üzere yüz kırk dört guruş ve bir zolataya bana bey‘ ü teslîm ben dahi iştirâ ve tesellüm ve def‘-i semen-i mezbûr etmişdim, hâlâ mevsûfe-i mezbûre Âişe mezbûr Mustafa Bey’in ber-vech-i muharrer ümm-i veledi olduğu sâbit ve zâhir olup ümm-i veledin ber-vech-i muharrer bey‘ ve hîbesi câiz olmayıp ve şeref-i İslâmla müşerrefe olmağla mezbûr Kalpakçı Yasef’e teslîmi mümkün olmamağın suâl olunup semeni olmak üzere benden makbûzu olan yüz kırk dört guruş ve bir ve bir zolatayı bana red ve teslîme mezbûr Kalpakçı Yasef’e tenbîh ve mevsûfe-i mezbûre Âişe mezbûr Mustafa Bey’in kendi veyâ vekîli gelince bir emîn kimesneye emânet vaz‘ olunmak matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr Kalpakçı Yasef cevâbında fi’l-hakīka kazıyye bâlâda tafsîl olunduğu üzere olup mevsûfe-i mezbûre Âişe merkūm Mustafa Bey’in ümm-i veledi olduğunu ve mevsûfe-i mezbûre müdde‘îye-i mezbûre Havva’ya yüz kırk dört guruş ve bir zolataya câriye-i memlûkesi olmak üzere bey‘ ve kabz-ı semen eylediğini bi’t-tav‘i’s-sâf ikrâr ve i‘tirâf etmeğin alâ mûceb-i i‘tirâfihî semen-i mezbûr makbûzu olan meblağ-ı mezbûr yüz kırk dört guruş ve bir zolatayı müdde‘iye-i mezbûreye red ve teslîme ve mezbûr Mustafa Bey’in kendi veyâ vekîl-i şer‘îsi gelince mevsûfe-i mezbûre Âişe’yi bir emîn kimesneye vaz‘ etmek üzere merkūm Kalpakçı Yasafe tenbîh olunup mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb kaydolundu.
Fî 7 min-Saferü’l-hayr sene [1]108.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü erbâbü’t-tahrîr Tezkire-i evvel Yusuf Efendi, Zübdetü ashâbi’t-tastîr Tezkire-i sânî Hâfız Efendi, Mehmed Ağa Ser Çavuşân, Mehmed Ağa Kethudâ-yı Esirciyân, Mehmed Çavuş el-Mübâşir, Ahmed Ağa b. Mustafa, Mustafa Efendi nâib-i recül, Receb Efendi nâib-i kapan, Halil Efendi b. Mehmed, Ali Beşe Çukadâr.
|