.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697)
cilt: 57, sayfa: 630
Hüküm no: 484
Orijinal metin no: [162b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Domine Anaştaşya bt. Tabize’nin Yako v. Orham’a olan borcuna kefil Kostantin v. Duka ile alacaklı arasındaki davaya sulh bedeli karşılığında son verildiği

Husûs-ı âti’z-zikrin mahâllinde ketb ü tahrîri iltimâs olunmağın savb-ı şer‘den irsâl olunan Ebûbekir Efendi b. el-Hâc Abdülkerim sâbıkā Boğdan voyvodası olan Kostantin v. Duka’nın mahmiye-i İstanbul hısnı ebvâbından Fenerkapısı hâricinde Abdi Subaşı mahallesinde sâkin olduğu menzile varıp zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî Müslimîn huzûrlarında akd-i meclis-i şer‘-i hatîr eyledikde İngiliz elçisinin tercümanlarından bâ‘isü hâze’l-kitâb Yako v. Avraham nâm Yahûdî meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda mezkûr Kostantin muvâcehesinde ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip mezbûr Kostantin’in anası Domine Anaştaşya bt. Tabize bundan akdem benden on bir bin guruş istidâne ve kabz edip meblağ-ı mezbûr zimmetinde bana edâsı lâzım deyni olmağla meblağ-ı mezbûr on bir bin guruşa işbu mezbûr Kostantin emr ve kabûlü hâvî kefâlet-i sahîha-i şer‘iye ile kefîl olup ve mezbûre Domine Anaştaşya deyn-i mezbûrun mukābelesinde eşyâ-i memlûkesinden ortası otuz dokuz elmas taşlı bir altın ön kuşak ve ortası yirmi bir kebîr elmas ve etrâfında yirmi iki elmas ve sekiz hurda yâkut taşlı bir kuşak ve bir elmas taşlı yirmi dört habbe altın düğme ve otuz dokuz elmas taşlı bir altın sorguç ve her çiftinde otuz üçer elmas taşlı ki cem‘an üç yüz doksan altı taşlı on iki çift düğme çaprast [çapras] ve on iki çift elmas ve yirmi dört yâkut taşlı bir çift altın bilezik ve mecmû‘u kırk sekiz elmas taşlı bir çift altın bilezik yedime rehin vaz‘ ve teslîm edip ben dahi ba‘de’l-irtihân ve’l-kabz deyn-i mezbûrun bin guruşunu bana edâ ve teslîm edip on bin guruş deyni bâkī kalmağla mezkûre Domine Anaştaşya deyn-i mezbûrunun dört bin guruşunu bin yüz yedi senesi Cemâziyelûlâsı’nın sekizinci gününde on beş gün tamamına değin ve bâkī altı bin guruşunu müddet-i mezbûreden sonra elli gün tamamına değin edâ etmez ise rehân-ı mezbûreden dört bin guruşa kâfî olan mikdârını târih-i mezbûrdan on beş gün tamamında ve mâ‘adâsı müddet-i mezbûreden elli gün tamamında ba‘de’l-müzâyede semen-i misilleri ile âhara bey‘ ve kabz-ı semene ve semenlerinden deyn-i mezbûru bana edâya ve fazla kalırsa kendüye îsâle azl ve in‘izâlden masûne vekâlet-i devriye ile işbu hazır bi’l-meclis Angili v. Kordaki nâm zimmîyi tarafından vekîl nasb ve ta‘yîn edip ol dahi vekâlet-i mezbûreyi kabûl eydekden sonra zikrolunan müddetler mürûr edip mezkûre Anaştaşya ile kefîl-i mezbûr Kostantin deyn-i mezbûr on bin guruşdan kat‘an bir habbe edâ etmemeleriyle yedimde olan işbu hücec-i şer‘iye nâtıka olduğu üzere mezbûr Angili’nin vekâet-i mezbûresine hükm-i hâkimü’ş-şer‘ lâhık olup rehân-ı mezbûreyi ber-vech-i muharrer bey‘ ve edâ-i deyne şer‘an tenbîh olundukdan sonra mezbûr Angili dahi rehân-ı mezbûreyi vekâleti hasebiyle sûk-ı sultânîde ba‘de’n-nidâ ve’l-müzâyede kuyumcubaşı defteri nâtık olduğu üzere semen-i misilleri idiği vukūf-ı tâmmı olan bî-garaz Müslimîn’in icmâ‘ ve ittifâkları ile sâbit ve zâhir olan cem‘an altı bin altmış sekiz guruşa benim iznim ve ma‘rifet-i hâkimü’ş-şer‘le kuyumcu tâifesinden el-Hâc Hüseyin Çelebi ve Hasan Çelebi’ye bi’l-vekâle bey‘ ve teslîm onlar dahi iştirâ ve tesellüm eylediklerinden sonra semenleri olan meblağ-ı mezbûr altı bin altmış sekiz guruşu ahz u kabz ve deyn-i mezbûrun ol mikdârına mahsûben bana edâ ve teslîm ben dahi ahz u kabz edip deyn-i mezbûr on bin guruşdan üç bin dokuz yüz otuz iki guruş hakkım bâkī kalmış idi. Hâlâ bâkī-yi mezbûr üç bin dokuz yüz otuz iki guruşu ancak kefîl-i mezbûr Kostantin’den bi-hükmi’l-kefâleti’l-mezkûre taleb ve da‘vâ eylediğimde beynimizde münâza‘ât-ı kesîre cereyân etmiş idi. El-hâletü-hâzihî beynimize muslihûn tavassut edip meblağ-ı bâkī-i mezbûr da‘vâsından kefîl-i mezbûr Kostantin ile beynimizde iki bin guruş üzerine akd-i müsâlaha olundukda her birimiz dahi sulh-i mezbûru ba‘de’l-kabûl mezbûr Kostantin bedel-i sulh-i mezbûr iki bin guruşu hâlâ bana edâya iktidârı olmayıp tecîle tâlib olmağla ben dahi târih-i kitâbdan beş yüz elli beş gün tamamına değin tecîl edip ol dahi kabûl etmekle bedel-i sulh-i mezbûr iki bin guruşa kefîl-i mezbûr Kostantin’in vech-i meşrûh üzere müeccel zimmetinde bana deyni olup meblağ-ı müeccel-i mezbûrdan mâ‘adâ ziyâdesine ve târih-i kitâba gelince beynimizde cereyân eden sâir ahz u i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûme ve mechûleye müte‘allika âmme-i da‘vâdan her birimiz âharın zimmetini ibrâ-i âmm-ı kātı‘u’n-nizâ‘la ibrâ ve ıskāt eyledik, min-ba‘d müeccel-i mezbûrdan mâ‘adâ birbirimizin vechen mine’l-vücûh da‘vâ ve nizâ‘ımız kalmadı dedikde gıbbe’t-tasdîkı’ş-şer‘î vâki‘ hâli mezbûr mahâllinde ketb ü tahrîr edip ba‘dehû ma‘an ba‘s olunan Ahmed Çelebi b. Abdullah ve Hüseyin b. Mustafa ile meclis-i şer‘e gelip alâ vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeğin mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

Fî 13 min-Saferü’l-hayr sene [1]108.

eş-Şâhidûnü’s-sâbıkūn.