.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697)
cilt: 57, sayfa: 658
Hüküm no: 521
Orijinal metin no: [172b-4]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul’da çıkan yangında altı yüz altmış bir dükkân yanmış ve daha sonra bu sayıdan az yeni dükkân yapıldığından, İstanbul ihtisabı mukataası gelirlerinin buna göre yeniden belirlendiği

A‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn efdalü’l-fudalâi’l-müteverri‘în yenbû‘u’l-fazli ve’l-yakīn keşşâfü’l-müşkilâti’d-dîniye hallâlü’l-mufassalâti’l-yakīniye miftâhu künûzi’l-hakāyık messâhu rumûzi’d-dekāyık el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-meliki’l-a‘lâ Anadolu kādıaskerliği pâyesiyle hâlâ İstanbul kadısı olan Mevlânâ Abdullah -edâmallâhu te‘âlâ fezailehû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki, sen ki mevlânâ-yı müşârün-ileyhsin Dîvân-ı hümâyûnuma arz gönderip mahmiye-i İstanbul ihtisâbı mukāta‘asında olan kul oğullarından ve terâzibaşılarından Mustafa b. Mehmed el-Hâc Süleyman b. Mustafa ve İbrahim b. Ahmed ve Mustafa b. Süleyman ve Hüseyin b. Mehmed ve İsmail b. Mehmed ve el-Hâc İsmail b. Mehmed ve Mehmed b. Mehmed ve İbrahim b. Bayram ve Ramazan b. Mustafa ve İbrahim b. Mehmed ve diğer İbrahim b. Mehmed ve Ahmed b. Mehmed ve Mehmed b. Abbas ve İbrahim b. Abbas ve Abdi b. Mustafa ve Receb b. Ömer ve Ali b. Mustafa bundan akdem Dîvân-ı hümâyûnuma arzuhâl edip mukāta‘a-i mezbûreye hâsıl kaydolunan mahmiye-i mezbûrede vâki‘ dekâkînin bin yüz beş senesi Muharreminde olan harîkde altı yüz altmış bir dükkân muhterık olmağla mukāta‘a-i mezbûrenin mal-ı mîrîsi olan yevmî beşer bin akçenin bin beş yüz onar akçesi kesr ve noksan gelip ba‘dehû muhterik olan dekâkînden binâ olunmağla beş def‘a taraf-ı şer‘-i şerîfden tahrîr ve mumzâ ve mahtûm defter olunduğu vech üzere kesr-i mezbûrun yevmî beşer yüz seksen beşer akçesi vücûda gelmemekle mukāta‘a-i mezbûre için dekâkîn-i mezkûre erbâbından beher yevm cem‘ ve mukāta‘a-i mezbûre emînlerine yevmen fe-yevmen teslîm eylediğimiz yevmî dört bin yetmiş beşer akçe iken bundan akdem Peynirci Salih nâm kimesne mukāta‘a-i mezbûre emîni olan Süleyman’a arzen üçer yüz yirmi beşer akçe izdiyâd ki beher yevm dörder bin dörder yüz akçe ile mukāta‘a-i mezbûreye tâlib ve mezbûr Süleyman’ı bir tarîkle ref‘ etdirdip kendi iltizâm ve kabûl eyledikde kable’z-zabt mezbûr Süleyman dahi merkūm Peynirci Salih’i ref‘ ve mukāta‘a-i mezbûreyi kendüye ilkā ve mukarrer etdirmekle işbu bin yüz yedi senesi Şa‘bâni’l-mu‘azzamında vâki‘ Mart ibtidâsına gelince mukāta‘a-i mezbûreyi zabteyledikde ziyâde-i mezbûreyi ahz[a] bir vechile imkân olmamağın bizden taleb ve ahz etmeyip beher yevm ibâdullâhdan [173a] cem‘ eylediğimiz yevmî dörder bin yetmiş beşer akçeyi kabz etmişken onun üzerinden dahi mukāta‘a-i mezbûreyi iltizâm eden hâlâ Muhtesib Mustafa b. ( ) mukāta‘a-i mezbûreyi merkūm Salih’in izdiyâdı olan üçer yüz yirmi beşer akçe ki cem‘an yevmî dörder bin dörder yüz akçeye iltizâm ve kabûl eyledim deyü ziyâde-i mezbûreyi bizden taleb etmekle bize gadr ve hayf eder deyü her biri ızhâr-ı tazallüm ve istid‘â-yı inâyet eylediklerinden mezbûrların ahvâlleri görülüp hakīkat-i hâl vukū‘u üzere ba‘de’t-tahrîr arz u i‘lâm olunmak için sâdır olan fermân-ı azîmü’ş-şânım mûcebince bundan akdem muhterik olup hâlâ binâ olunan dekâkîn-i mezbûre erbâbından zikrolunan kul oğlanlarının cem‘ ve tahsîl etdikleri meblağı mahâllinde tahrîr için taraf-ı şer‘-i şerîfden lede’l-kuzât nâib ve muhtesib merkūm Mustafa ve mezbûrûn kul oğlanları ve pazarbaşıları bi-ecmâ‘ihim dekâkîn-i mezbûrenin üzerlerine varıp her biri alâ ciddetin tahrîr ve defter olundukda vech-i meşrûh üzere muhterik olmağla ba‘de’l-binâ kesr-i mezbûrun yevmî beşer yüz seksen beşer akçesi vücûda gelip ziyâde bulunmamağla zikrolunan kul oğlanlarının mukāta‘a-i mezbûreye hâsıl kaydolunan atîk ve cedîd dekâkînden el-yevm cem‘ ve tahsîl etdikleri gedik yevmî dörder bin yetmiş beşer olduğu zâhir ve müte‘ayyen olmağın emîn-i mezbûr ziyâde-i merkūmeyi mezkûrûn kul oğlanlarından taleb eder ise onlar dahi dekâkîn-i mezbûr erbâbından olagelmişe muhâlif ziyâde talebiyle ibâdullâha ta‘cîz ve umûr-ı narh-ı cârî muhtel ve müşevveş olmasına bâ‘is olmaları mukarrer olduğunu i‘lâm eylediği ecilden imdi tahrîr-i cedîd mûcebince mahâlline kaydolunup ziyâde talebiyle rencîde olunmaya deyü fermân-ı âlîşân sâdır olmuşdur. Buyurdum ki, hükm-i şerîfim vardıkda bu bâbda sâdır olan fermân-ı celîlü’l-kadrim mûcebince amel edip dahi tahrîr-i cedîd mûcebince mahâlline kaydolunmağla minvâl-i meşrûh üzere alıverip ziyâde akçe talebiyle ibâdullâh fukarâsına ta‘cîz ve rencîde etdirmeyesiz, şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren fi’l-yevmi’l-âşir min-şehri Ramazani’l-mübârek li-sene seb‘a ve mie ve elf.

Be-yurd-ı sahrâ-yı Davutpaşa.