.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697)
cilt: 57, sayfa: 714
Hüküm no: 554
Orijinal metin no: [189a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Cizye tahsili sırasında cizyedarların önce yakın yerlere cizye kâğıtlarını verip uzak yerler için kıyas yapmaları hazinenin zararına sebep olduğundan bu hususa dikkat edilmesi

A‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn efdalü’l-fudalâi’l-müteverri‘în yenbû‘u’l-fazli ve’l-yakīn keşşâfü’l-müşkilâti’d-dîniye hallâlü’l-mufassalâti’l-yakīniye miftâhu künûzi’l-hakāyık messâhu rumûzi’d-dekāyık el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-meliki’l-a‘lâ Anadolu kādıaskerliği pâyesiyle hâlâ İstanbul kadısı olan Mevlânâ Abdullah -edâmallâhu te‘âlâ fezailehû- ve mefâhirü’l-kuzât ve’l-hükkâm ma‘âdinü’l-fezâil ve’l-kelâm İstanbul kalemine tâbi‘ Kıbtiyân sâkin olan yerlerin kadıları -zîde fazluhum- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki, bin yüz yedi senesi evrâkı tevzî‘i bin yüz yedi Zilhiccesi’nin yirminci gününde fermânım olup Kıbtiyân aklâmının ba‘zıları karîb ve ba‘zıları dahi mesâfe-i ba‘îdede olmağla cümlesinin evrâkı târih-i mezkûrda verilmek lâzım gelir ise karîb olan yerlere mukaddem varılıp kâğıd tevzî‘ine mübâşeret ve ba‘îd olan yerlere sonra varmak iktizâ eylemekle ol sebeb ile mukaddem varılan kazâ ve elviyeye Kıbtiyân cizyedârları ziyâde kâğıd tevzî‘ edip mukāyese üzere hesâb vermeye tâlib olup ve sonra varanlar mukāyesesinden noksan kâğıd tevzî‘ eylemekle ekseri hîn-i hesâbda cevâba kādir olmayıp mal-ı mîrîye gadr olunmağın fîmâ-ba‘d Kıbtiyân cizyedârlarının beyninde olan [189b] ihtilâl ve ihtilâfı def‘ için inşâallâhu te‘âlâ kurb ve bu‘duna göre evrâk-ı cizye her bir cizyedâra addolunup teslîm olundukdan sonra kendüler dahi ne tarîk ile mahâlline götürmek murâd ederler ise evrâkı vaz‘ edeceği sandık ve muşamma‘la heybe ve sâir götürecekleri şeye vaz‘ olunup hâlâ sene-i mezbûrenin evrâkı mühürlenen mîrî mühür ve târih-i mührü ve ma‘den mukāta‘acısının mührü ile bu tarafdan mühürlenip me’mûr olduğu târih-i mezkûrda hâkimü’l-vakt huzûrunda ahâlî-i vilâyet iş erleri ma‘rifetleriyle mühürleri kat‘ ve evrâkda olan mühürleri ile tatbîk olundukdan sonra bir keseye vaz‘ ve kadısı mühürlenip cizyedârları vaktiyle kâğıd tevzî‘ine mübâşeret etmiş olup bu tarîkle sene-i sâbık mukāyeselerine cevâb vermeleri âsân olur ve bundan mâ‘adâ Kıbtiyân cizyedârları memûr oldukları kazâ ve elviyeden kurâ ve nevâhîye gönderecekleri kolcularına kâğıd tevzî‘ eylediklerinden mâ‘adâ alıp ma‘den kaleminde mahfûz memhûr temessükleri mührü ile kendülere bi-nefsihi kâğıd mühürleyip kolcularına tevzî‘ eyleyeler ki bir kâğıd ele girdikde ma‘den kaleminde mahfûz olan temessükleri mührü ile tatbîk ve def‘-i şübhe olunmak için min-ba‘d kolcular mühürleyip asıl Kıbtiyân cizyedârlarının mühürleri ile mühürlenmek üzere ma‘den kalemine kaydolunup def‘-i şübhe ve kâğıd tevzî‘ine nizâm verilmek üzere arz ve telhîs olunmağın mûcebince mahâlline kaydolunmak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki, hükm-i şerîfimle vardıkda sâdır olan fermâ-ı celîlü’l-kadrim mûcebince amel edip hilâf-ı emr-i hümâyûn vaz‘ u hareketden ihtirâz üzere olasız, şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren fi’l-yevmi’r-râbi‘ aşer min-şehri Şevvali’l-mükerrem li-sene seb‘a ve mie ve elf.

Kostantıniyye el-mahrûse.