|
İstanbul Mahkemesi 24 Numaralı Sicil (H. 1138-1151/M.1726-1738) cilt: 21, sayfa: 104 Hüküm no: 37 Orijinal metin no: [13b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kahve tacirlerinin kahveyi depolayıp pahalıya satmamaları
Bâ sah Kahve fermânı İstanbul kadısı fazîletlü Efendi İstanbul’da olan kahve tüccârı hâlâ yedlerinde bulunan kahveyi ne mikdâr bahâya aldıkları ma‘lûm iken, geriden me’mûl olunan vakitde kahve gelip erişmediğinden beynlerinde bahâsına terakkī zam ederek ziyâde bahâ ile füruht etmeğe başlayıp hadd-i insâfı tecâvüz ve tama‘-ı hâmlarından nâşî yedlerinde bulunan kahveyi dahi ihfâ etmekle ibâdullâhı tazyîk ve ızdırâb-ı hâllerine bâ‘is olmalarıyla, bu husûsun tecessüs ve tefahhusu ile şürb ve intifâ‘a me’lûf olan ulemâ ve sulehâ ve ağniyâ ve fukarânın def‘-i külfet ve celb-i refâhiyyetleri için bir sûret-i i‘tidâle ifrâğ olunmak muktezî olmağın, mazanna olan mahaller yoklandıkda vâfir kahve bulunmağla şimdiki hâlde bulunan mertebeyi defter ve defterde olan mikdârının beher vakıyyesini ashâbı olan tüccâr tâifesi attârlara yüz sekizer paraya bey‘ eyledikleri sûretle fâideleri mukarrer ve muhakkak ve attârlar dahi döğülmüş olmak üzre yüz onar paraya füruht etmek üzre bahâ takdîr ve tebyîn ve iki tâifeye dahi bu vech üzre bey‘ ettirmek için ağalarımızdan Mustafa Ağa mübâşir ta‘yîn olunmağın, imdi mevcûd bulunan kahvenin beher vakıyyesini attârlara yüz sekizer paraya bey‘ etmek üzre tüccâr tâifesine ve döğülmüşü yüz onar paraya füruht etmek üzre attâr tâifesine narh verip mübâşir-i mûmâ-ileyhi yanlarına ta‘yîn ve ma‘rifetiyle verilen narh mûcebince füruht eylemeleri için tenbîh-i ekîd eyleyesiz. Bundan sonra gerek tüccâr ve gerek attâr tâifesi bu narhdan bir akçe ziyâdeye bey‘ eyledikleri istimâ‘ olunursa, cesâret edenler için bir tarîkle halâs ve necât mutasavver olmayıp ve hilâfetü’l-kübrâ nizâmı için teşebbüs olunmuş kazâyâdan olmağla haklarında lâzım gelen cezâ bilâ-tereddüd tertîb ve icrâ olunacağı muhakkak olduğu cümlesine tefhîm ve takrîr ve bu tenbîh ve te’kîd azârât-ı sâire kıyâs olunmayıp terfîh-i enâm ve te’bîd-i nizâm için kat‘â te’hîr ve tevakkuf olunmayacağı işâ‘at ile gereği gibi tenbîh ve tahzîr eyleyesin deyû buyruldu.
|