|
İstanbul Mahkemesi 24 Numaralı Sicil (H. 1138-1151/M.1726-1738) cilt: 21, sayfa: 129 Hüküm no: 66 Orijinal metin no: [20a-2] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mustafa Çelebi b. Abdürrezzâk’ın duhan kethüdâlığına tayini
Mâ fîh kemâ fîh, harrerehu’l-fakīr ileyhi sübhânehû azze şânühû Kethüdâzâde Mehmed el-kadı bi Dâri’s-saltanati’l-aliyye -ufiye anhu- Duhân fermânı Mahmiye-i İstanbul’da Zindankapısı kurbunda ve Balıkpazarıkapısı kurbunda ve Unkapanıkapısı kurbunda ve Yeni câmi‘ etrâfında ve Hasır iskelesinde vâki‘ kârgîr mahzenlerde ve Aksaray kurbunda ve Yolgeçen hanında ve sâir mahallerde duhân evrâkı bey‘ edenlerden Mehmed Ağa b. Ahmed ve İsa Beşe b. Mustafa ve Ahmed Beşe b. Mehmed ve Ali Beşe b. Ahmed ve İbrahim Beşe [b.] Osman ve Hüseyin Beşe [b.] Mustafa ve Halil b. Mehmed ve el-Hâc Ahmed b. Mehmed ve es-Seyyid Ahmed b. Ali ve diğer el-Hâc Ahmed b. Mehmed ve Ahmed b. Hüseyin ve el-Hâc Hüseyin b. Abdullah ve Ali b. Ahmed ve Ahmed b. Abdullah ve el-Hâc Ahmed b. Mehmed ve sâirleri bi ecma‘ihim meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde her biri takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip mahmiye-i mezbûrede cemî‘ esnâfın kethüdâları olup lâkin bizim beynimizde kethüdâmız olmamakla hırfetimize ba‘zı Yahûd tâifesi ve sâir ecnâs-ı muhtelife duhûl edip ba‘zıları bey‘ ettikleri doğranmış duhân evrâkına çınar yaprağı katmağla pekmez ve asel ile ısladıp ve sâir hezâr hîle ile hırfetimiz erbâbını ifsâda müeddî ve mübtelâsı olan ibâdullâhı tağrîr ve ızrâr edip her vechile zabt u rabtdan kalmakla esnâfımız efrâdının esmâ ve eşhâsını bilir ve zabt u rabtda tekayyüd eder bir kethüdâ nasbına muhtâc olduğumuz ecilden nasb ve ta‘yîn olunmak matlûbumuzdur dediklerinde fi’l-vâki‘ hâl minvâl-i meşrûh üzre olduğu sikāt ihbârlarıyla zâhir ve müte‘ayyin olmağın mübtelâsı olan ibâdullâhı sıyâneten tâife-i mezbûrenin muhtârları her vechile uhdesinden gelmeğe kādir olan işbu sâhibü’l-kitâb Mustafa Çelebi b. Abdürrezzak nâm kimesne hırfet-i mezbûre erbâbına kethüdâ nasb ve ta‘yîn olundukda ol dahi kabûl ve hizmet-i lâzımesini edâya ta‘ahhüd ve iltizâm etmeğin, fîmâ ba‘d hırfet-i mezbûre efrâdının ale’t-tafsîl esâmîsi tahrîr ve defter edip birbirlerine kefîl olduklarından sonra kethüdâları dahi mecmû‘una kefîl olup bey‘ ü şirâlarında derâhim ve terâzilerini tashîh ve ayâr ettirip tarîk-i caddeden inhirâf etmemek üzre tenbîh ve içlerinden biri bey‘ ü şirâsında isti‘mâl eylediği derâhim ve terâzisinde hıyâneti zâhir olup muâhezede müsâmaha ederse kendi muâhez ve mu‘âteb olacağı kendiye tefhîm birle, mâ vaka‘a hıfzan li’l-makāl bi’t-taleb ketb olundu. Fî gurreti Zilka‘deti’ş-şerîfe sene [1]138.
Şuhûdü’l-hâl: Mehmed Ağa kethüdâ-yı muhzırân, Mehmed Çelebi b. Abdullah, Sâlih Çelebi b. Mehmed, Süleyman b. Hasan.
|