İstanbul Mahkemesi 24 Numaralı Sicil (H. 1138-1151/M.1726-1738) cilt: 21, sayfa: 318 Hüküm no: 237 Orijinal metin no: [70a-2] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kaşıkçı esnafı kethüdâlığına Ahmed Çelebi b. Ali’nin tayini
Vesîkatü’n-nâibi’l-mansûb min tarafi’l-abdi’l-fakīr ileyhi sübhânehû azze şânühû Kethüdâzâde Mehmed el-kadı bi Dâri’s-saltanati’l-aliyye -ufiye anhu- El-emru hasbe-mâ zükire fîhi, harrerehu’l-fakīr ileyhi azze şânühû Ahmed el-müvellâ hilâfeten bi medîneti Kostantıniyye el-mahrûse -gufira leh- Mahmiye-i İstanbul’da kemik ve çimşir ve sâir nev‘den kaşık yonup işleyen üstâdlardan el-Hâc Ahmed b. Hamza ve Mustafa b. Abdullah ve Hüseyin b. Hasan ve Hasan b. Ahmed ve Ali b. Receb ve Mehmed b. Ömer ve Ali b. Mehmed ve Hüseyin b. el-Hâc Mahmud ve Süleyman b. Hasan ve Hüseyin b. Mustafa ve Mustafa b. Abdülkādir ve Mustafa b. Mehmed ve Hüseyin el-Hâc Mehmed ve Süleyman b. Hasan ve Hüseyin b. Mustafa ve Mustafa b. Abdülkādir ve Mustafa b. Ahmed ve Hasan b. Mehmed ve Ahmed b. Süleyman ve Resûl b. Ahmed ve Halil b. Mustafa ve Molla İbrahim b. Mustafa ve Ali b. Mehmed ve usta Ahmed b. Ali ve Mehmed b. Hasan ve Hüseyin b. Mehmed ve Mustafa Bey b. Mehmed ve el-Hâc Osman b. Abdullah ve Mustafa Bey b. Ramazan ve sâirleri meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde, yine kendi hırfetleri erbâbından işbu râfi‘ü’l-vesîka Ahmed Çelebi b. Ali nâm kimesne muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip bizim işlediğimiz kaşıkları alıp dükkânlarında kavaflık tarîki üzre bey‘ eden kavaf tâifesinin kethüdâsı olan işbu hâzır bi’l-meclis es-Seyyid Ahmed nâm kimesne bizim dahi kethüdâlığımızı edip lâkin kadîmden beri taşradan çimşir kaşık taslakları geldikde bizim beynimizde bi kadri tahsîsi’l-mu‘ayyene kethüdâ ma‘rifetiyle tevzî‘ ve taksîm olunmak mu‘tâd iken, mezbûr es-Seyyid Ahmed’in tesâmuh ve tekâsülünden zikr olunan taslakları bizim içimizden ve yâhud hâricden ba‘zıları hafiyyeten ziyâde bahâ ile alıp ve bizim halîfelerimizden dükkânda olmayıp müteferrik mahalde olan kimesnelere işledip taşra giden bâzirgân makūlesine ziyâde bahâ ile bey‘ etmeleriyle bizim ekserimiz mağdûr olduğu ecilden nizâm-ı hâlimiz için hâssaten bizim üzerimize içimizden bir kethüdâ nasb ve ta‘yîn olunmak lâzım ve mühim olmağın, merkūm Ahmed Çelebi cümlemizin muhtârı ve kethüdâlık umûruna her vechile kādir ve mu‘temedimiz olmağla üzerimize kıbel-i şer‘den tesviye-i hâlimiz için kethüdâ nasb ve ta‘yîn olunmak murâdımızdır dediklerinde fi’l-vâki‘ hâl bi’l-cümle mezbûrûnun bâlâda takrîr eyledikleri vech üzre olduğu ba‘de’t-tefahhus ve’l-istihbâr bî-garaz sikāt-i müslimîn ihbârıyla lede’ş-şer‘i’ş-şerîf zâhir ve müte‘ayyin olmağın, merkūm Ahmed Çelebi ber vech-i muharrer mezbûrûnun iltimâslarıyla üzerlerine kıbel-i şer‘den kethüdâ nasb ve ta‘yîn olunup istikāmet üzre hizmet-i kethüdâlığı görmek için mezbûra tenbîh olundukda ol dahi zikr olunan kethüdâlığı kabûl ve hizmet-i [70b] lâzımesini hasbe’l-mu‘tâd edâya ta‘ahhüd etmekle, işbu vesîka bi’t-taleb ketb olundu. Fî gurreti şehri Rebî‘ilâhir sene [1]139.
Şuhûdü’l-hâl: Veli Odabaşı b. Mustafa, İbrahim Odabaşı b. Mehmed, Halil b. Yakub, Musa Beşe b. Mustafa.
|