İstanbul Mahkemesi 25 Numaralı Sicil (H. 1179-1180 / M. 1765-1767) cilt: 76, sayfa: 177 Hüküm no: 144 Orijinal metin no: [69-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Tüccar’ın İstanbul’a getirdiği kahvenin gümrük emini vasıtasıyla mahzenlere konulması ve Mısır Çarşısı attarlarına düzenli olarak dağıtılması
Kahve nizâmı için i‘lâm
Hâlâ Gümrük Emîni Ağa defteriyle kahveye mahsûs olan hanlarda mahfûz kahvenin beher şehr attârâna lüzûmu mikdârı tevzî‘ tarîkiyle verilir ise muhtekir yedine düşmemekle bundan akdem olduğu gibi muzâyaka çekilmemeğe bâ‘is olur deyü otuz nefer yerli bazergânların iltimâsları gümrük emîni ağa takrîriyle arz olundukda ibâdullaha enfa‘ ve nizâm-ı beldeye evfak vechile bi’l-mülâhaza sûret-i nizâmı verilmek bâbında bu dâ‘îlerine hitâben fermân-ı âlîleri sâdır olmağla taraf-ı dâ‘îlerinden es-Seyyid Halil Efendi irsâl, ol dahi gümrüğe vardıkda gümrük emîni ağa takrîrinde mezkûr bazergânları ve attârlar kethüdâsı ve yiğitbaşısı ve yine attârândan yirmi mikdâr kimesneyi ağa-yı mûmâ-ileyhe ihzâr edip istintâk eylediğinde takrîr-i mezkûru bazergânları tasdîk ve gelip inhâ eyledikden sonra yine attârân tâifesinden el-Hâc Abdullah ve el-Hâc Mehmed ve Küçükpazarlı el-Hâc Mehmed ve Osman Çelebi ve Süleyman Usta ve Hüseyin Çelebi ve Halil Beşe ve el-Hâc Ahmed ve el-Hâc Mustafa ve Molla Abdurrahman ve Ahmed Beşe nâm kimesneler merkūm bazergânlardan ve kethüdâlarından ve onlar ile müttehid kendi hirfetlerinden ba‘zı kimesnelerden şikâyeti mutazammın bâlâlarına bu dâ‘îlerine hitâben fermân-ı âlîleriyle müzeyyen bir kıt‘a arzuhâl ile dâ‘îhâneye gelip mezbûr bazergânların kahvelerinin tevzî‘le verilmesinde murâdları berrânî ta‘bîr olunur tâife sermâyeleri mikdârı Mısır ve İzmir’den peyderpey getirdikleri kahveyi icâleten fâide-i kalîle ile bey‘ edegelmeleriyle bazergân kahvesinin bahası gālî olmamasına medâr-ı küllî olduğundan bazergânlar berrânîlere şimdilik her ne kadar müsâ‘ade gösterirler ise beher hâl tevzî‘a idhâl ile tazyîk ve kahve getirmeden ibâ ve tenfîr ve kendi kahvelerinin revâcına bir vesîle tedâriki olmağla tevzî‘ ref‘ ve kadîmden olduğu gibi herkes istediği kimesneden pazarını kat‘ ile dilediği mikdâr kahve almağa ruhsat verilirse İzmir’de yüz vakiyesi yüz elli altı guruşa bey‘ ü iştirâ olunmağla bu sûretde bunda dahi az vakitde bahası tenezzül bulacağı muhakkakdır deyü takrîr ederler. Lâkin bazergânlar takrîri üzere tevzî‘ bi’l-külliye ref‘ olunup ve kahveyi iştirâ eden kimesne ma‘lûm olmadığı sûretde muhtekir yedine düşmek mahzûru kezâlik ashâb-ı arzuhâl takrîri üzere tevzî‘ ibkā olunduğu sûretde merkūm bazergânların ve onlar ile müttehid olan Mısır Çarşısı’nın ittifâkları sebebiyle bahası tenezzül bulmamak ihtimâli mülâhazadan ba‘îd olmamağla imdi bazergânın ve berrânînin getirdiği kahveler gümrük emîni ağa ma‘rifetiyle merkūm hanlara vaz‘dan sonra attârâna öteden beri her ayda bey‘ etdikleri kahveleri berrânî ve bazergânlardan istedikleri kimesnelerden kendüleri bazârların kat‘ ve kaldırmak murâd eylediklerinde kethüdâları ve yiğitbaşıları ma‘rifetiyle ahz ve kethüdâları sebt-i defter edip her re’s-i şehirde ne mikdâr kahve masraf olduysa iştirâ edenlerin isimleri ve mikdârıyla defterini gümrük emîni ağaya teslîm ve mevcûddan fürû-nihâde olunup ve attârândan her ferde ne mikdâr kahve verileceği ma‘lûm oldukdan sonra ihtikâr etmemek için def‘a-i vâhidede iki üç aylıkdan ziyâde almamak ve ol mikdâr zamân mürûr etmeden kendüye kahve verilmemek ve attârândan kendü malıyla Mısır’dan getirdiği kahve var ise onu almak murâd ederken âhardan al deyü cebr olunmamak husûslarına gümrük emîni ağa kulları nezâret ve eğer kethüdâ ve yiğitbaşıları bu husûsu idâreye kādir değil ise yerine âhar kimesne ağa-yı merkūm ma‘rifetiyle ve cümle attârânın ihtiyârıyla sâbıkda olduğu vech üzere kâr-güzâr ve müstakīm kimesneler ta‘yîn olunmak husûsuna müsâ‘ade ve ağa-yı merkūme hitâben fermân-ı âlî sâdır olur ise bu sûretde kahve iştirâ eden kimesne ve yedindeki kahvenin mikdârı ma‘lûm olmağla ihtikâr mahzûru mündefi‘ ve istedikleri kimesnelerden bazârlarını kat‘ ile iştirâ ederse bahası tenezzül kabûl etmek ihtimâli dahi melhûz olduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu. Bâkī emr ü fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî 3 M sene 1180.
|