İstanbul Mahkemesi 25 Numaralı Sicil (H. 1179-1180 / M. 1765-1767) cilt: 76, sayfa: 181 Hüküm no: 149 Orijinal metin no: [71-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Esnafa zulmeden Fesçiler kethüdası Süleyman ve yardımcılarının cezalandırılmaları, Galata ve İstanbul Fesçiler esnafına ayrı ayrı kethüda tayin olunması
Fesçi esnâfı kethüdâlarından şikâyet ve şer‘an ta‘zîr i‘lâmı
Bâ-sah
Fırkateyn beynlerinde fî-mâ-ba‘d mu‘âşere ve îtilâf müstahsen olduğu bir müddetden beri aralarında vukū‘ bulan nizâ‘ ve şikāk ve ihtilâfdan müstebân olmağla bey‘i kendülere mahsûs olan mağrib metâ‘ını ta‘ahhüdleri üzere ibâdullaha rahîs baha ile fürûht eylemek diledikde müzâhim olmayıp devâm-ı nizâmlarına medâr olmak şurûtları derc olunarak bu def‘a ihtiyârları üzere bundan akdem olduğu misillü Galata fesçilerine başka ve İstanbul fesçilerine başka muhtârları olan kimesneler kethüdâ nasb olunmak üzere i‘lâm eyleyesin deyü [buyruldu].
Mahmiye-i İslambol ve havâlîsinde vâki‘ fesçiler esnâfı kethüdâsı olan Süleyman b. Ahmed meclis-i şer‘-i şerîfde fesçi olup sâdât-ı kirâmdan Şerîf Mehmed b. Ömer yetmiş dokuz Şevvâli’nin beşinci günü Tahtakale’de Ermeni Hanı sofasında bi-gayrı hakkın beni darb murâd etdikde ben dahi şer‘ullâh, emrullâh diyerek sayha edip hâzirûn olan esnâfımızdan istigāse eylediğimde mezbûre mu‘âvenet edenler biniş ile ağzımı kapayıp ve mezbûr Süleyman beni falakaya takdırıp ve değnek ile darb ve ırzımı hetk eyledi deyü müdde‘âsı li-maslahatin handa bulunup hâzır olan Kasımpaşa’da sâkin ve Tahtakale’de berber olan es-Seyyid el-Hâc Ali b. el-Hâc Mehmed ve Galata’da [72] Arab Çarşısı’nda Kazzâz es-Seyyid Ahmed b. Receb nâm kimesneleri ikāme, onlar dahi edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye etdiklerinden sonra yine esnâf-ı mezkûreden Ahmed b. Ali şehr-i mezkûrun sekizinci günü mahâll-i mezkûrda bi-gayrı hakkın işbu hâzırân bi’l-meclis mu‘înleri Mehmed ve diğer Süleyman beni falakaya takıp ahz etmeleriyle mezbûr dahi deynek ile darb ve ırzımı hetk eyledi deyü müdde‘âsını Tahtakale’de sâkin Hasan b. el-Hâc Ali ve Müftü Hanı’nda sâkin es-Seyyid Ahmed b. Abdülkadir nâm kimesneleri ikāme, onlar dahi kezâlik ba‘de-edâi’ş-şehâdeti’ş-şer‘iyye yine esnâf-ı mezkûreden el-Hâc Abdurrahman b. Mehmed mezbûr kethüdâ Süleyman’dan yetmiş dokuz Şa‘bân-ı şerîfinin on beşinci günü han-ı mezkûrda el-Hâc Yahya nâm kimesnenin odasında <> kelb ibnü’l-kelb deyü bana şetm ve falakaya takıp ve işbu hâzırân bi’l-meclis mezbûrân Mehmed ve diğer Süleyman dahi beni ahz etmeleriyle deynek ile darb ve ırzımı hetk eyledi deyü müdde‘âsına ikāme eylediği üç nefer kimesneler edâ-yı şehâdet edemeyip ve şâhid-i âhar ikāmetinden izhâr-ı acz ile istihlâf edip mezbûr Kethüdâ Süleyman’a yemîn teklîf olundukda nükûl ve ibâ etmekle mezbûr Şerîf Mehmed ve Ahmed’in şâhidlerini mahâllerinden tezkiye için kıbel-i şer‘-i şerîfden Mehmed Emin Efendi irsâl ol dahi mahâllerinden tezkiye etdikde udûlden olduklarını ba‘de’l-ihbâr Kasımpaşa’da sâkin ve Donanma-i hümâyûn kapudanlarından ve tâife-i mezbûrûnun keyfiyet-i hâllerine vukūfu olanlardan el-Hâc Mehmed Kapudan ve el-Hâc Bekir Kapudan ve sâir kimesnelerden mezbûr kethüdâ için Çerbini? tâifesinden olup vilâyetlerinde fesâd akīde ile şöhretlerine binâen Kıbtî misillü haraçgüzâr olanlardandır deyü haber verdiklerini ba‘de’l-inhâ yine esnâf-ı mezkûreden el-Hâc Ferhad ve el-Hâc Ömer ve el-Hâc Yusuf ve el-Hâc Cuma ve el-Hâc Kasım ve diğer Kasım ve el-Hâc Süleyman ve el-Hâc Ahmed ve Bazergân Ahmed ve Molla Mehmed ve Molla İbrahim ve Molla Mustafa ve el-Hâc Salih ve Mehmed Emin nâm on beş nefer kimesneler mezbûr Kethüdâ Süleyman muvâcehesinde mezbûr Süleyman ve mu‘înleri mezbûr Mehmed ve diğer Süleyman ve Salih ve bunlar re’yiyle yiğitbaşı olan Acem Kölesi Ali her destesi on iki dâne olan fesin destesini bazergândan yedişer guruşa iştirâ ve kendi eylediği masârıfı için ikişer guruş zammıyla dokuz guruşa ve üçer guruşa iştirâ etdiği şalları dörder buçuk guruşa ve on dörder guruşa iştirâ eylediği ihrâmları on altışar guruşa bize ve esnâfımıza tevzî‘ ve hattâ bu esnâda on üç bin deste fes tevzî‘ edip ve yiğitbaşı defteriyle her destesine kırk beşer para zamla hâlâ akçesi zimmetimizde olup Gırbal? ta‘bîr olunan âle’l-âde fesin destesini on guruşa iştirâ etmiş iken dânesini seksener ve yüzer paraya ve a‘lâ olup Bin Murad işi? ta‘bîr etdiğimiz fesin dânesini ellişer ve altmışar paraya ve evsat olup Bin Osman Destârı ta‘bîr etdiğimiz fesin dânesini kırk beşer ve ellişer paraya ve ednâ olup Şerîf Ömer ve Kādirî ta‘bîr etdiğimiz fesleri otuz yedişer ve kırkar paraya bey‘ etdirdip râzı olmayanların dükkânlarını kapayıp ve mu‘înlerinden kimi da‘vâcı ve kimi şâhid olup kenâr mahkemelerden haklarında i‘lâmlar alıp ve kimini vech-i meşrûh üzere falaka ve değnek ile darb ve kimini mu‘înleri vesâtetiyle tahzî‘ ve Mısır’a gidecek kalyonlara götürüp ve kapudanlarıyla ma‘hûd olmağla anbarına indirip ve ayağına bukağı bend ve ol vechile vilâyetine nefy ve teb‘îd etmek âdeti olup hattâ iki ay mukaddem iki nefer kimesneyi İzmir tarafından vilâyetine neyf etdiğinden gayrı kendi dahi fürû-mâye ve bed asıl olup diyâneti dahi olmamağla bir takrîble geçen seneden beri üzerimize kethüdâ olmağla bed-lisân ve mezâliminden bir vechile emn ü rahatımız kalmamağla mezbûr azl ve fî-mâ-ba‘d içimizden birinin ta‘zîri mûcib töhmeti zuhûr etdikde İslambol kādıları efendiler huzûrunda şer‘an sâbit olursa ma‘rifet-i şer‘le ta‘zîri icrâ olmak şartıyla yerine sâbıkā kırk seneye karîb kethüdâmız olan el-Hâc Mehmed nâm kimesne kethüdâ nasb olur ise değnek ve falaka ile mezâlimi bi’l-külliye üzerimizden ref‘ ve fesin bazergânıyla pazarı esnâsında ihtiyârımızdan on ve on beş kimesne [73] bulunup ve ma‘rifetleriyle kat‘ ve iştirâ olundukdan sonra onu on bir fâide ile dükkânlarımızda bey‘ ve yine esnâfımızdan olup bizden iştirâ ve cevâmi‘ ve esvâkda yayıp bey‘ edenler onu on bir buçuk fâide ile ibâdullaha bey‘ olunduğu sûretde pek a‘lâsı kırk beşer ve a‘lâsı kırk ve evsatı otuz beşer ve ednâsı yirmibeşer paraya tenezzül kabûl ve cümlemiz bu vechile bey‘ etmeğe râzı olup ta‘ahhüd ederiz deyü mezbûrun sû-i hâlini ihbâr ve azlini istid‘â ve istirhâm eylediklerinden mâ‘adâ fi’l-hakīka esnâf-ı mezkûreden Çerbini? olan tâife fesâd akīde ile meşhûr ve ahvâlleri mezmûm olmağla öteden beri Tunuslulardan sünnî ve sıhhat i‘tikād ile meşhûr olanları kethüdâ olageldiği kendülerle muhtelif olup hâllerine vukūf-ı tâmmı olan sikāt-ı sahîhatü’l-kelimât haber verip lâkin bâlâda tahrîr olunan üç nefer müdde‘îlerin vech-i şer‘î üzere sâbit olan müdde‘âları muktezâsınca mezbûr Kethüdâ Süleyman’a ve husûs-ı darbda mu‘înleri olan Mehmed ve diğer Süleyman’dan her birine şer‘an ta‘zîr lâzım gelmekle mezbûrân Mehmed ve diğer Süleyman ve Salih fî-mâ-ba‘d esnâfları umûruna aslâ karışmayıp ve kethüdâ Süleyman ve yiğitbaşı-yı mezbûr dahi azlolunmak husûsları re’y-i âlîlerine mevkūf olduğu huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî 7 min-Muharremü’l-haram sene [11]80.
|