.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 25 Numaralı Sicil (H. 1179-1180 / M. 1765-1767)
cilt: 76, sayfa: 384
Hüküm no: 456
Orijinal metin no: [193-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Sipah Kalemi talebelerinden Süleyman’ın evindeki kilitli dolaptan geceleyin paralarını çalanların yakalanmaları ve suçlarını itiraf etmeleri

İsakapısı kurbünde vâki‘ menzile duhûl eden sârikler

Ma‘rûz,

İsakapısı kurbünde Sancakdâr Hayreddin mahâllesinde sâkin Sipah Kalemi şâkirdlerinden el-Hâc Süleyman nâm kimesnenin geçen Çarşamba gecesi mahâlle-i mezbûrede vâki‘ menzilinde mâbeyn odasında mukaffel çekmece içinde mahfûz dört buçuk kîse akçesi zâyi‘ olmağla mazınneleri olup Üsküdar’da ahz ve işbu Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı âlîlerine ihzâr olunan mukaddemen hizmetkârı Süleyman b. Abdullah mezbûr el-Hâc Süleyman muvâcehesinde istintâk olundukda işbu hâzırlar olan Cüllâh Kalfası Hasan ve Horhor’da handa sâkin sipâhî Ali ile ittifâk edip vakt-i mezkûrda üçümüz ma‘an menzil-i mezkûra varıp işbu Cüllâh Hasan bana arka vermekle ben dahi duvar damına çıkıp ve dehlizin direk başına ip bağlayıp ve ipi sokağa salıverip mezbûr Hasan dahi dama çıkıp ve Sipâhî Ali geri gidip ve ben bahçede olan nerdübanı getirip ve dehlize dayayıp ve dehlize çıkıp ve oda penceresin bıçak ile açıp mâbeyn odasına girip ve kerpeden ile dolabın kilidini ve çekmeceyi dahi kırıp mezbûr el-Hâc Süleyman’a reddeylediğimiz bin beş yüz guruşluk mikdârı altın ve beyaz akçeyi alıp Hasan’ın dükkânında üçümüz taksîm eyledik deyü takrîr ve mezbûr Hasan dahi husûs-ı mezkûr minvâl-i meşrûh üzere olduğunu tasdîk edip lâkin Sipâhî Ali cevâbında meblağ-ı mezkûr kendi sandığı içinde çıkan beş yüz guruş mikdârı akçe için mezbûr Hasan binişi içine koyup bana hıfz eyle deyü vermekle ben dahi sandığa koyup içinde akçe olduğunu bilmez idim deyü husûs-ı mezkûrda ittifâkı olduğunu inkâr, lâkin ol mikdâr akçenin saklinden mahsûs olması emr-i mukarrer iken zâhir olmağla ol dahi mazınne-i töhmet olmağın mezbûrûn Süleyman ve Hasan ve Ali’den her biri müstahak oldukları ta‘zîrleri husûsunda emr ü fermân hazret-i men-lehü’l-emrindir.

Fî 2 Cemâziyelâhir sene [1]180.