.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 44 Numaralı sicil (H. 1193-1194 / M. 1779-1780)
cilt: 78, sayfa: 138
Hüküm no: 103
Orijinal metin no: [30b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul kemhacılar esnafı nizamnamesine uyulması ve küthadalığın Ali Çelebi üzerinde ibka edildiği

İbkā-i kethudâ-yı kemhâcıyân

Âsitâne-i aliyye’de vâki‘ kemhâcı esnâfının kethudâsı es-Seyyid Ali Çelebi ve sâbık kethudâları Abdurrahman ve yiğitbaşıları Mehmed ve çavuşları el-Hâc Mustafa ve ihtiyârlardan Mehmed Emin Usta ve Hüseyin Usta ve İbrahim Usta ve Mehmed Usta ve diğer Mehmed Usta ve diğer Mehmed Emin Usta ve es-Seyyid Abdullah Usta ve es-Seyyid Mehmed ve Ahmed Usta ve diğer Mehmed Usta ve diğer Hüseyin Usta ve es-Seyyid Hüseyin Usta ve Bekdaş Usta ve Halil Usta ve diğer es-Seyyid Mehmed Usta ve diğer es-Seyyid Mehmed Usta ve diğer es-Seyyid Mehmed Usta ve Ahmed Usta ve zimmîlerden Arutin ve Karabet ve İpek ve Abraham ve İstefan ve Papa Yorgi ve diğer İstefan ve diğer Karabet ve Agop ve Kirkor ve Donik ve Tohari ve Bedros ve Serope ve Yuvan ve Nikogos ve diğer Kirkor ve Ligor ve Bağdasar ve Zonori ve İsayi ve diğer Serope ve diğer İstefan ve Kohas ve diğer Kirkor ve diğer Arutin ve Manuk ve Sahak ve diğer Bedros ve diğer Kirkor ve Serap ve Abraham ve Kazer ve David ve diğer Serope ve sâirleri meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde hâlâ Serâsercibaşı el-Hâc Halil Ağa b. Mehmed hazır olduğu hâlde her biri takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip hırfetemiz erbâbı kesret bulunduğundan nizâm-ı kadîmimize mugāyir harekât-ı nâ-bercâya tesâddî ve destgâhlarda işledikleri metâ‘larımızı esnâfımız erbâbından ba‘zıları kalb ve redî işleyüp noksan bahâ ile bey‘ ve füruht etmeleri beynimizde ihtilâle bâ‘is ve kendüler medyûn-ı müstağrak ve müflis ve ibâdullâh mağbûn ve mutazarrır olmağa sebeb-i küllî olmağla, yedimizde olan fermân-ı âlî ve hüccet-i şer‘iyye mûceblerince fîmâ-ba‘d esnâfımız erbâbı el-yevm destgâhlarında işledikleri altun oluk ta‘bîr olunan kumaş dokuz bin telden ve beldâr beş bin beş yüz telden ve peten dört bin dört yüz telden [ve] yalı kafesi [31a] dört bin dört yüz telden ve şirbâb dört bin sekiz yüz telden ve a‘lâ damgahâne dört bin dört yüz telden ve evsat damgahâne dört bin telden ve kaba damgahâne üç bin altı yüz telden ve her birinin arzı birer zirâ‘ ve ikişer rub‘ olup ve keremsûd kuşak üç bin telden ve puşurlı ta‘bîr olunan kuşak üç bin altı yüz telden ve tûli beş zirâ‘ ve arzı bir zirâ‘ işlenüp noksan işlenmeyüp ve göz işlenen kumaş bükām olmayup hâs göz olmak üzere işlenüp ve zikrolunan envâ‘-ı akmişe ve kuşakların telleri adedleri bâlâda tafsîl olunduğu üzere tamam olup kılabdanları alçak ve redî ve kalb olmayup ve ber-vech-i muharrer işlediğimiz metâ‘ımızı a‘lâ işleyüp göz işlenen kumaşlar hâs göz işlenüp ve redî işlenmeyüp ve kılabdanları alçak ve telleri noksan işlenmemek üzere müceddeden ahd ve mîsâk ve kavl ve ittifâk edip, min-ba‘d yedimizde olan senedâta ve nizâm-ı kadîme mugāyir ve mu‘âhedemize muhâlif hareket olunmayup ve esnâfımızdan biri işbu kavl ve ittifâk ve mu‘âhedemizin hilâfı hareket eder ise ma‘rifet-i şer‘le esnâfdan ihrâc ve destgâhı âhara verilmek üzere cümlemiz bi’l-ittifâk râzılar olup ve vech-i muharrer üzere olan mukāvele ve mu‘âhedemiz nizâm-ı kadîmimize ve yedlerimizde olan senedâta mutâbık ve muvâfık olup ibâdullâha dahi enfa‘ olmağla hüccet-i şer‘iyye olunmuşidi. El-hâletü-hâzihî içimizden ba‘zıları mu‘âhede-i mezkûremizin hilâfı hareket ve ibâdullâhı izrâra bâdî hâlât-ı gayr-ı marzıyeye cesâret eylediklerinde, hâlâ kethudâmız olan es-Seyyid Ali Çelebi hilâf-ı senedât işledikleri envâ‘-ı akmişeyi zikrolunan minvâl üzere işlemeyüp ibâdullâhı izrâra bâdî olur hâlâta teşebbüs edenlere vehâmet-i âkıbet-kârı tefhîm zımnında nush ve pend ve tenbîh eylediği içün kethudâ-yı mezbûrdan şikâyeti mutazammın kelimât-ı nâ-bercâya tesâddî ve azl ve yerine hevâlarına tâbi‘ kethudâ tedarükinde oldukları mesmû‘ olup lâkin kethudâ-yı mezbûr esnâfımızın kudemâsından örf ve âdetimize vâkıf ve hüsn-i sülûk sahibi olmağla evzâ‘ ve etvârından cümlemiz şâkir ve hoşnûd olmağla, kemâ-kân kethudâlıkda ibkā olunması matlûbumuzdur deyü iltimâs eylediklerinde, hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb bi-tevkī‘ihi’r-refî‘ü’l-müstetâb ‒ veffakallâhu te‘âlâ ilâ sebîli’s-savâb‒ efendi hazretleri dahi esnâf-ı mezkûrenin iltimâslarına binâen mezbûr es-Seyyid Ali Çelebi’yi kemâ-kân ibkā ve ke’l-evvel sadâkat ve istikāmet üzere esnâf-ı mezkûrenin umûrunu idâre ve rü’yete tenbîh buyurduklarında, ol dahi ber-vech-i muharrer edâ-i hizmete ta‘ahhüd etmeğin mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

Fî 9 Rebî‘ülevvel sene [1]194.

Şuhûdü’l-hâl: Molla Mehmed b. Salih, Mustafa b. Ahmed, Akşehirli Osman, Muhzırlar Kethudâsı Mehmed Ağa, İbrahim Kemahî.