.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 44 Numaralı sicil (H. 1193-1194 / M. 1779-1780)
cilt: 78, sayfa: 151
Hüküm no: 118
Orijinal metin no: [34b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Tuzcu Ömer b. Abdurrahman’ın alacaklı olduğu damadı ve ortağı Molla Yusuf b. Mehmed ile yüz guruşa sulh olup ibralaştıkları

Sulh ve ibrâ

Mahmiye-i İstanbul’da vâki‘ Tuzcu esnâfından es-Seyyid el-Hâc Ömer b. Abdurrahman nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde dâmadı ve şerîki olan bâ‘isü’l-kitâb Molla Yusuf b. Mehmed nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edip mezbûr Molla Yusuf zimmetinde cihet-i karz-ı şer‘îden bâ-temessük iki yüz elli guruş alacak hakkım olup ve mahmiye-i mezbûre hısnı ebvâbından Zindânkapısı hâricinde Hasır iskelesinde vâki‘ Tuzcular çarşısında kara tarafında kâin bir bâb tuzcu dükkânı derûnunda mevcûde beyne’l-hiref gedik ta‘bîr olunur [35a] âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmemi bin yüz seksen sekiz senesi Muharremi’l-harâmı gurresinden ustalar ma‘rifetleriyle dâmadım mezbûra iki yüz otuz guruş semen-i makbûz mukābelesinde bey‘ eder olduğumda, biz ölünce görüp gözetmek şartıyla bey‘ etmiş olmamla bey‘-i mezkûr şart-ı müfsid ile olduğundan zimmetinde cihet-i karzdan alacağım olan meblağ-ı mezkûrun iki yüz otuz guruşunu gedik semeni olan meblağ-ı mezkûra takās olunup bâkīsi olan yirmi guruş ile gedik ta‘bîr olunan âlât-ı ma‘lûmenin reddini taleb ederim deyü da‘vâya tesâddî eylediğimde, mezbûr Molla Yusuf cihet-i karzdan iki yüz elli guruş bana deyni olduğunu ikrâr ve i‘tirâf ve şart-ı mezkûru inkârından mâ‘adâ zikrolunan tuzcu dükkânında re’s-i mâlı olup benim makbûzum olmak üzere beş yüz guruş ile müddet-i ma‘lûmede fâide olmak üzere hâsıla oldu deyü sekiz yüz guruşun nısfını benden da‘vâ, ben-dahi mezbûr Molla Yusuf’un ancak yüz altmış guruş re’s-i mâlı ve fâide nâmıyla hâsıla olan iki yüz seksen dört guruşdan yüz kırk iki guruş hissesi olduğunu ve meblağeyn-i mezkûreynin hesâbını kendü ile rü’yet eylediğimizde, zimmetimde ancak yirmi yedi guruş alacağı zuhûr ve meblağ-ı mezkûr yirmi yedi guruşu dahi kendüye edâ edip zimmetimde asla hakkı yokdur dediğimde, ol dahi inkâr etmekle beynimizde münâza‘ât-ı kesîre ve muhâsemât-ı vefîre vâkı‘a olmuşidi. El-hâletü-hâzihî beynimize muslihûn tavassut edip beni da‘vâ-yı mezkûremden mezbûr Molla Yusuf ile yüz guruş bedel-i makbûza sulh eylediklerinde, ol dahi sulh-i mezkûru ba‘de’l-kabûl mâ‘adâ müdde‘âya ve işbu târih-i kitâba gelince beynimizde cereyân eden cemî‘ ahz ü i‘tâ ve mu‘âmelât-ı şettâ ve hukūk-ı ma‘lûmeye ve mechûleye müte‘allika âmme-i de‘âvî ve mutâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsamâtdan ben dâmadım mezbûr Molla Yusuf’un zimmetini ibrâ-i âmm-ı kātı‘ü’n-nizâ‘ ve ıskāt-ı tâmm-ı râfi‘ü’l-hısâm ile ibrâ ve ıskāt, ol dahi beynimizde cereyân eden âmme-i de‘âvî ve mutâlebât ve kâffe-i eymân ve muhâsemâtdan kezâlik benim zimmetimi ibrâ-i âm ile ibrâ ve ıskāt ve her birimiz âharın ber-vech-i muharrer ibrâsını kabûl eyledik dediğini mezbûr Molla Yusuf tasdîk etmeğin mâ-vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.

Fî gurre-i Rebî‘ülâhir sene [1]194.

Şuhûdü’l-hâl: Tuzcular Kethudâsı es-Seyyid el-Hâc Mustafa, Abdullah Efendi b. Mustafa, Mustafa Usta b. Ali, es-Seyyid Mustafa Usta b. Süleyman, Hüseyin Usta b. Mehmed.