|
İstanbul Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1201-1203 / M. 1786-1787) cilt: 80, sayfa: 67 Hüküm no: 30 Orijinal metin no: [7b-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Dikici esnafından es-Seyyid Süleyman b. es-Seyyid Ali’nin diğer dikici usta ve şakirdlerine karışmaması konusunda uyarılması
İstanbul’da Kapan-ı Dakîk kurbünde dikici esnâfından Yiğitbaşı Ahmed Usta ve Bektaş Usta ve Mehmed Usta ve Halil Usta ve Hasan Usta ve Mehmed Usta ve diğer Mehmed Usta ve âhar Mehmed Usta ve es-Seyyid İbrahim Usta ve Ömer Usta ve Ali Usta ve Veliyyüddin Usta ve zimmî Ermenî ustalarının yiğitbaşıları Karabet ve Kirkor ve Asvador ve Gümüş ve Semail ve Mihail ve Avanes ve Kirkoser ve Agob ve Sirupe ve Rum dikici ustalarının yiğitbaşıları İstefan ve Nikola ve Manol ve İstavri ve Kiryako ve Yenaki ve Mihal ve Bedros ve Bedros ve Panakosda ve Sahak ve Bogos ve Agob ve Sava ve Savador ve Kasbar nâm ustalar meclis-i şer‘-i kavîmde hâlâ dikicibaşı es-Seyyid Osman Ağa hâzır olduğu hâlde esnâf-ı mezbûre ustalarından olup derûn-ı arzuhâlde mezkûrü’l-ism es-Seyyid Süleyman b. es-Seyyid Ali muvâcehesinde her biri takrîr-i kelâm edip mezbûr es-Seyyid Süleyman Kapan-ı Dakîk kurbünde dikici usta [8a] ustalarından olup lâkin bir vecihle kendi hâlinde ırzıyla mukayyed olmayıp dâ’imâ ef‘âl ve akvâliyle bizi tekdîr ve ta‘cîz eylediğinden mâ‘adâ şâkird ve kalfalarımızı sû-i kasd ile ayardıp her birini idlâl ve münker olan mahallere götürüp bi’d-defâ‘at kendiye tenbîh olunmuşiken ısrâr etmekle şer ve mazarratından emniyet ve râhatımız bi’l-külliye meslûbe olmağın mezbûr es-Seyyid Süleyman san‘atını mahall-i âharda işleyip fîmâ-ba‘d bizim çarşımızda işlemeyip ve ber-vech-i muharrrer bizlere ve kalfa ve şâkirdlerimize ta‘addî ve ta‘arruz etmemek üzre mezbûr es-Seyyid Süleyman’a tenbîh olunmak murâdımızdır deyû iştikâ eylediklerinde mezbûr es-Seyyid Süleyman ırzıyla mukayyed olarak âhar mahalde san‘atıyla iştiğâl ve fîmâ ba‘d mahall-i mezkûrda işlemeyip ve ber minvâl-i muharrer ta‘addî ve ta‘arruz etmemek üzre ta‘ahhüd ve eğer yine içlerine duhûl sevdâsıyla ta‘arruz ve ta‘addîye tasaddî eder ise te’dîb olunmağa râzı olup bu vecihle kat‘-ı münâza‘a eyledikleri huzûr-ı âlîlerine i‘lâm olundu.
Fî 20 Saferü’l-hayr sene 1202.
|